Mesajı Okuyun
Old 04-02-2008, 03:27   #10
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Aşağıdaki karara göre teminat olarak yatan para üzerine haciz konulması mümkündür. Teminat mektubu farklı bir hukuki işlem türü olup farklı kurallara tabi olduğu konusunda tartışma yoktur. Para olarak yatan teminat borçlunun 3. kişideki alacağı olup haczi mümkündür. Davacının karşı taraftan alacağı olsa dahi ilamda davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden ihtiyati haciz konulduğundan, bu alacak takas ve mahsup da edilemeyeceğinden, yapılan ihtiyati haciz işleminde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.


T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 1994/5583
Karar: 1994/6890
Karar Tarihi: 21.11.1994
ÖZET: 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 166ncı maddesinde avukatın hapis hakkı ve avukatlık ücretinin rüçhanlı bulunmasıyla ilgili bir hüküm yer almakta ise de, bu maddedeki hapis hakkının uygulanabilmesi için teminatın avukatın kendi elinde bulunması gerekir. Avukatta bulunmayan mal, para ve diğer her türlü kıymetler üzerine hapis hakkı konulamayacağına ve mahkeme nezdindeki parada avukat elinde sayılamayacağına göre anılan kanunun 166ncı maddesi uyarınca davacının hapis hakkının varlığından da sözedilemez. Kaldı ki icra takibine konulan alacak da yine avukatlık ücretine ilişkin bir alacak olduğundan rüçhan hakkı bu nedenlede düşünülemez. Bu durumda açılan istihkak davasının reddedilmesi gerekir.
(1136 S. K. m. 166)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün, temyizen tetkiki davalı alacaklı vekili tarafından istenmiş, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla ve eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya tekrar gelmekle okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacının, müvekkilinin Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada avukatı olarak dosyaya yatırdığı (2.000.000) liralık teminat üzerine haciz konulduğunu oysa bu paranın müvekkili tarafından değil kendisince temin edildiğini ileri sürerek açtığı istihkak davası kabul edilmiş, karar davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.

Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/184 esas ve 1993/216 karar sayılı ilamında, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve (2.000.000) liralık teminatın davacı (B. G.'e) iadesine karar verildiği görülmektedir. Sözkonusu teminat davalının muhtemel zararlarının karşılanması bakımından dosyaya yatırılan bin meblağdır. Dava sonunda verilen iade kararı davacı B.'in vekiline değil bizzat davacıyadır. Bu teminat iade olunmadan, üzerine haciz konulmuş ve bunun üzerine eldeki dava açılmıştır. Para makbuzunda davacı vekilinin adının yazılmış olması bu paranın onun tarafından yatırıldığını göstermez, zira davacı zaten vekille temsil edildiğinden teminat makbuzunda yatıran olarak avukatın isminin gösterilmesi normal bir işlemdir. Bu nedenle merci hakimliğince teminat parasının avukata ait olduğuna dair gerekçede bir isabet bulunmamaktadır.

Öte yandan 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 166ncı maddesinde avukatın hapis hakkı ve avukatlık ücretinin rüçhanlı bulunmasıyla ilgili bir hüküm yer almakta ise de, bu maddedeki hapis hakkının uygulanabilmesi için teminatın avukatın kendi elinde bulunması gerekir. Avukatta bulunmayan mal, para ve diğer her türlü kıymetler üzerine hapis hakkı konulamayacağına ve mahkeme nezdindeki parada avukat elinde sayılamayacağına göre anılan kanunun 166ncı maddesi uyarınca davacının hapis hakkının varlığından da sözedilemez.

Kaldı ki icra takibine konulan alacak da yine avukatlık ücretine ilişkin bir alacak olduğundan rüçhan hakkı bu nedenlede düşünülemez.

Bu durumda açılan istihkak davasının reddedilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü doğru görülmediğinden kararın bozulması icabeder.

Sonuç:Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın temyiz eden davalı alacaklı O. Z. K. yararına BOZULMASINA, istek halinde ödediği temyiz peşin harcının kendisine iadesine, 21.11.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************