Mesajı Okuyun
Old 25-05-2009, 19:42   #7
Adli Tip

 
Varsayılan

Sayın Nusret;


Mevzuatımızda birçok düzenlemenin kaleme alınışında sorunlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta benim, Sitemizde, İş Kanununun 21. Maddesine ilişkin müstehzi bir mesajım da vardı:
http://www.turkhukuksitesi.com/showp...94&postcount=1


Somut olaya ilişkin düşüncelerim elbette ki tartışmaya ve eleştiriye açıktır. Düşüncelerimi Yargıtay kararıyla teyit etme şansım yok. Böyle bir uyuşmazlığa rastlamadım. Öyle sanıyorum ki, somut olay Yargıtay’ın önüne gelse, bizim yaptığımız bu tartışmalara girmeden, tarafların niyetlerini irdelemeye çalışacaktır.

Yasa maddesi, "İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır." diyor.
Bizim usul hukukumuzda, "kesinleşen kararın tebliğ edilmesi" diye bir şey yoktur. Kural olarak (kesinleşmemiş) kararlar tebliğ edilir. Tebliğ edilen kararın, niteliği gereği (Temyiz edilemeyen ya da direnme kararı verilemeyen kararlar gibi) kesin bir karar olması ayrık bir durumdur. Bu kararlar da ya temyiz incelemesi tamamlanarak ya da temyiz edilmeksizin temyiz süresi geçirilerek kesinleşir.
Bir işlem için "kesinleşmiş mahkeme kararı"na ihtiyaç duyan taraf da mahkeme kaleminden, kararın kesinleştiğine dair şerh koydurarak mahkeme kararını kullanır.

Ayrıca usul hukukumuzda, tefhimin tebliğ hükmünde olduğu istisnai durumlar vardır.

Bu bağlamda, işe iade davasında taraflara kesinleşmiş mahkeme kararının tebliğ edilmesi, ancak ve sadece kararın temyiz edilmesi ve Yargıtay'ın kararı onaması ya da yeni ve kesin hüküm kurması halinde mümkün olmaktadır. Bunun dışında (henüz) kesinleşmemiş kararlar tefhim ya da tebliğ edilir.

Daha önce taraflara tebliğ ya da tefhim edilmiş bir karar, temyiz edilmeden kesinleştiğinde, yeniden tebligat yapılmaz.

Nitekim; işe iade için başvuran işçinin "kesinleşme şerhini havi kararla başvurması gerektiği", "başvurunun süresinde yapıldığını ispat etmesi gerektiği" şeklindeki düşünceler uygulamada kabul görmemiştir. Yasada bu yönde bir hüküm olmamasına rağmen, başvurunun süresinde yapıldığını araştırma görevi işverenlere yüklenmiş durumdadır.


21. maddedeki 10 işgünlük ve 1 aylık sürelerin amacı feshin akıbetinin belirsizliğini uzatmamaktır.

Temyizin muhabereyle yapıldığı durumlar elbette olabilmektedir. Ama bunun için belirli bir bekleme süresi var mı? Kaç gün?
Davacı kararı temyiz etmediğinden, doysada da davalının temyizi görünmediğinden, işverene başvurusunu yapar. İşveren kararı temyiz etmişse, bu durumu zaten işe iade başvurusuna cevaben belirtir. Kendisi de kararı temyiz etmediyse, temyiz süresinin bitiminden sonra yapılmış başvuruya cevaben, “kesinleşmiş kararın tebliğinden önce başvurmuşsun, kabul etmiyorum.” Diyemez.



Bilindiği üzere uygulamada (genellikle) taraflar kendi aleyhlerine sonuçlanmış bir davanın kararını tebliğe çıkartmamaktadır.

Ben “işçi vekilleri mahkeme kalamine yatağı döşeği sersinler beklesinler” demiyorum. Ancak "Karar temyiz edildiyse, nasıl olsa Yargıtay Kararı bana tebliğ edilir. Temyiz edilmediyse de, müsait bir zamanımda gidip alırım, başvuruyu da sonra yaparım." demesinler.

Mahkeme kalemleri de tebligatı resen yapmadıklarından, "davacı işçi ne zaman isterse, kararı tebliğe çıkarır, süre de o zaman başlar" gibi bir düşünceyi ben açıkçası çok uygun bulmuyorum.


Saygılarımla,