Mesajı Okuyun
Old 25-02-2007, 15:54   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ali ümit aksu
Kiralanan yer mesken ise aile oturuyorsa tahliye taahhüdü de yeni MK döneminde alınmışsa eşin de izası gerek miyor mu taahhütnamede?MK gözden geçirilmeli.

Sayın ali ümit aksu,

Gözden kaçırılabilecek bir hususa değinmişsiniz.TMK 194 üncü maddeye göre eşlerden birisi aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez. "Buna göre kiracı olmayan eş, kiracı eşin kira sözleşmesini feshetmesine karşı konulmuştur.Bunun sonucu olarak kiralayanın kira sözleşmesini feshetmesi bu madde hükmüne göre, diğer eşin rızasına bağlı değildir. Kiralayan kira sözleşmesini yasada öngörülen fesih sebeplerinden biri gerçekleştiğinde(temerrüt, yazılı tahliye taahhüdü, ihtiyaç, yeniden imar ve inşa, kiracınının aynı şehir ve belediye sınırları içinde oturabileceği konutun bulunması, akde aykırılık gibi) kira sözleşmesini feshedebilir. Kiracı olmayan eşin buna karşı koyması mümkün değildir." Medeni Kanun'umuzun Getirdiği Yenilikler- Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu; 2003 Basımı;S.43.

Sayın Kılıçoğlu'na göre, tahliye taahhütnamesi eşin rızasına bağlı değildir. Ancak kötüniyetli eş, kiralayanla anlaşarak(Ki kiralayanın işine geleceği aşikardır)bir tahliye taahhüdünde bulunması mümkündür. Bu nedenle yazarın görüşüne katılmıyorum. Aslında ayrı bir forum altında tartışılması gereken bir konu bu...

Soruya dönersek;

Tutukluluk halinde prosedürün nasıl işleyeceği İcra İflas Kanununun 54 üncü maddesinde belirlenmiştir:

Alıntı:
KANUN NO: 2004
İCRA VE İFLAS KANUNU

4 - TUTUKLULUK VE HÜKÜMLÜLÜK HALİNDE

MADDE 54 - (Değişik: 538 - 19.2.1965 / m.25) Mümessili olmıyan bir tutuklu veya hükümlü aleyhine takipte, mümessil tâyini vesayet makamına ait olmadıkça, icra müdürü bir mümessil tâyin etmesi için kendisine münasip bir mühlet verir ve takibi bu sürenin bitmesine bırakır. Bu mühlet içinde temsilci tâyin edip icra dairesine bildirmiyen tutuklu veya hükümlü hakkında takibe devam olunur.

Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde bu mühlet içinde de haciz yapılabilir.

Konuya ilişkin bir de Yargıtay kararı aktarıyorum:

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/10799
K. 2001/11582
T. 26.6.2001
• HÜKÜMLÜ ALEYHİNE TAKİP ( Bir Yıl Veya Fazla - Vasi Tayin Edilinceye Kadar Durması )
• VASİ TAYİNİ ( Bir Yıl Veya Fazla Hükümlü - Takibin Vasi Tayin Edilinceye Kadar Duracağı )
• TUTUKLU VEYA HÜKÜMLÜ ALEYHİNE TAKİP ( Bir Yıl Veya Fazla - Vasi Tayin Edilinceye Kadar Durması )
743/m.357
2004/m.54
ÖZET :Borçlu bir yıl veya daha fazla hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkum olmuş ise, icra memuru, hükümlüye bir vasi tayin edilmesini vesayet makamından ister. Vasi tayin edilinceye kadar hükümlüye karşı başlamış olan takip durur.

DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR : İİK.nun 54. maddesi gereğince; mümessili olmayan bir tutuklu veya hükümlü aleyhine takip yapılması halinde mümessil tayini vesayet makamına ait olmadıkça, icra müdürü bir mümessil tayin etmesi için kendisine münasip bir mühlet verir ve takibi bu sürenin bitmesine bırakır. MK.nun 357. maddesi gereğince borçlu bir yıl veya daha fazla hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkum olmuş ise, icra memuru, hükümlüye bir vasi tayin edilmesini vesayet makamından ister. Vasi tayin edilinceye kadar hükümlüye karşı başlamış olan takip durur. Somut olayda hükümlü borçluya Ankara 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 24.12.1996 tarih ve 1996/491-1229 sayılı karan ile vasi tayin edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda şikayet kabul edilerek icra memurunca vasiye ödeme emri tebliğ ettirilmesi gerektiğine karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 26.6.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Saygılarımla