Mesajı Okuyun
Old 25-03-2009, 20:18   #5
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.gülistanerdoğan
sayın ufuk bugün bana da biri gelip bu konudaki bir mahkeme kararı getirdi.kararda aralarında aktif husumet olduğundan dolayı mahkemenin reddine karar verilmiş.ancak köylüler çok mağdur durumda köyün ortak kullanım alnında olan yerler bu kişiler tarafından rıza dışı ele geçirilmiş ancak iyiniyetli köylülerin aleyhine bir karar çıkmış köylüler ne yapsın?hangi yola başvursun .

Sayın Meslektaşım;

İletinizi yeni gördüm..

Yukarıdaki karardan başka bir karar daha ekliyorum.

Yapılması gereken bu örnek yargıtay kararları ile hükmü temyiz etmek..

Olmadı karar düzeltme istemek.

Dosyayı ayrıca incelemeniz de yararlı olacaktır. Benim kişisel kanatim de muhtar dışındaki köy sakinlerinin dava açabileceği yönünde.

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/404
Karar: 2002/655
Karar Tarihi: 04.02.2002

ÖZET : Köy muhtarının ya da köy derneğinin seçeceği bir temsilcinin dava açmaması halinde, köy halkının mera olduğu ileri sürülen yerden yararlanma hakkı tamamen ortadan kalkmaktadır. Böyle bir sonucun kabulü hukuka ve hakkın özüne aykırı düşeceği için meradan doğrudan yararlanabilecek köy halkından bir yada birkaç kişinin dava açarak, meradan yararlanma haklarının korunmasını istemede hukuki yararlarının varlığının kabulü ile davacılık sıfatlarının da tanınması gerekir.

(4721 S. K. m. 683) (743 S. K. m. 618) (1086 S. K. m. 38, 39) (4342 S. K. m. 3)

Dava: Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 21.6.2001 gününde verilen dilekçe ile meraya müdahalenin önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen 13.8.2001 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili 21.6.2001 tarihli dilekçesiyle, köye ait merayı davalının çitle çevirerek bahçe haline getirdiğini beyanla müdahalesinin önlenmesini istemiştir.

Davalı ise, nizalı yerin kendisine ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, meradan ferden yararlanan şahısların köye tanınan intifa hakkına istinaden bu haktan müstefit olduklarını, ancak şahsi olarak dava açmayacakları nedeniyle sıfat yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.

Dava meraya müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir. Mera, yaylak ve kışlaklara ilişkin uyuşmazlıklarda kimlerin dava açabileceğine ilişkin yasal bir düzenleme yoktur. Yürürlükte bulunan 3402 sayılı Kadastro Kanunu ve 4342 sayılı Mera Kanununda davacılık sıfatı düzenlenmemiştir. Genel hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında mahkemeden hukuki korunma istenmesinde, korunmaya değer bir yararı bulunan, yani hukuki yararı olan kişinin davacılık sıfatının varlığının kabulü gerekir.

Köy muhtarının yada Yargıtay'ın yerleşmiş İçtihatlarına göre köy derneğinin seçeceği bir temsilcinin dava açmaması halinde, köy halkının mera olduğu ileri sürülen yerden yararlanma hakkı tamamen ortadan kalkmaktadır. Böyle bir sonucun kabulü hukuka ve hakkın özüne aykırı düşeceğinden meradan doğrudan yararlanabilecek köy halkından bir yada birkaç kişinin dava açarak, meradan yararlanma haklarının korunmasını istemede hukuki yararlarının varlığının kabulü ile davacılık sıfatlarının da tanınması gerekir. Somut olayda davacıların mera olduğu ileri sürülen yerden yararlanması engellenen kişiler olarak aktif dava ehliyeti vardır. Bu nedenle mahkemece davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 4.2.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Saygılarımla,