Mesajı Okuyun
Old 26-05-2007, 01:32   #3
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas : 2001/5619
Karar : 2002/3128
Tarih : 29.04.2002
ÖZET : Olayımızda TTK.nun 25.maddesinde ön görülen süreler içinde aynı kanunun 20/3.maddesinde belirtilen usulle yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayıp ihbarının yapılması herhangi bir şekle bağlı tutulmamış ise de, uyuşmazlık halinde yasada ön görülen sürelerde ve anılan 20/3.madde de ön görülen biçimde yapılmış olduğunun usulen kanıtlanması gerekir. Sair bir anlatımla bu yön isbat koşuludur.
(6762 sayılı TTK. m. 20, 25)
KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki istirdat-menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı, davalıdan yirmi adet koltuk takımı satın aldığını, malların ayıplı çıktığını iddia ederek, mal bedeli olarak verdiği çeklerin iptalini, ödenmeleri halinde istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacıya sattığı mallarda herhangi bir ayıp bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dinlenen davacı tanıkları beyanına göre satım konusu malların ayıplı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, davalıdan 20.6.1999 günlü sipariş fişi ile malların imal edildiği Eskişehir´de beğendiği yirmi adet koltuk takımını satın alarak İstanbul´a naklettiği, bir kısmını da kendi müşterilerine sattığı anlaşılmaktadır.
Satım konusu malların İstanbul´a naklinden ve davacının kendi müşterilerine satışından, dava tarihi 30.1.2000´e kadar TTK.nun 25.maddesinde ön görülen süreler içinde aynı kanunun 20/3.maddesinde belirtilen usulle yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayıp ihbarının yapılması herhangi bir şekle bağlı tutulmamış ise de, uyuşmazlık halinde yasada ön görülen sürelerde ve anılan 20/3.madde de ön görülen biçimde yapılmış olduğunun usulen kanıtlanması gerekir. Sair bir anlatımla bu yön isbat koşuludur. Bu hususlar gözetilmeden mahkemece yalnızca davacı tarafından gösterilen tanık beyanlarına itibar edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, istirdada ve borçlu olunmadığının tespitine karar verilen bedelin karşılığı olan malların iadesine karar verilmemesi de kabul şekli itibariyle doğru değildir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde iadesine, 29.4.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.