Mesajı Okuyun
Old 08-02-2006, 10:01   #39
ibrahimbey

 
Varsayılan

Sayın merhaba;

sanırım siz beni anlamaya başladınız ve ben de sizi daha iyi anlamaya başladım. Bu çok sevindirici.

Ancak; yine de bir kaç noktada size katılmıyorum.

1) Demişsiniz ki; "Bu durumda, tartışma konusu mahkeme kararında, mahkeme üyelerinin ve devamında bu kararı onayan Yargıtay üyelerinin, bu “alfabe” yi, bu temel ilkeleri tümden unutarak ya da göz ardı ederek, yalnızca “"canım kadın şikayet ettiğine göre, delili de yok, ama vardır bir sebep ki şikayet etmiştir" mantığıyla hareket ettikleri sabittir. " Evet bu çok açıktır. Onlar gibi hukukçu olan bir çok hukukçu da, bu kararı yanlış bulmaktadır. Hemen hatırlatmak isterim, zamanında bahsettiğiniz kurumlar tarafından İDAM EDİLMESİNE KARAR VERİLEN VE İDAM EDİLEN BİR ÇOK KİŞİ HAKKINDA şimdi ağıtlar yakılmakta ve iadei itibar edilerek, o kurumların verdikleri bazı kararların ne kadar hukuktan ve insanlıktan uzak olduğu çok açık olarak ortaya çıkmaktadır. Onlar hukukçu ise ben de hukukçuyum ve kendileri dahi bir çok kararlarını kendileri geri almaktadırlar.

Bir cinayet suçunda, aslında suçu işlemiş olan ve fakat hakkında hiç delil olmaması nedeniyle sanık nasıl beraat ediyorsa, bu suçta da delil yokluğundan beraat gerekir. Suç olarak ve sonuçları olarak çok daha ağır bir durumda "şüpheden sanık yararlanıyor" ise, bahsedilen olayda yararlanmaması nedendir ki? Bunu anlamam mümkün değil.

Bahsettiğiniz kadın - erkek eşitliği ve devletin bunu sağlamada aktif rol oynaması hususlarına katılmamak mümkün değildir.

Ancak, bu eşitlik ve kadının ezilmesini önlemek "müştekisi kadın olan cinsel suçlamalarda, sanığın hiçk bir delil olmadan cezalandırarak" değil, televizyonlardaki reklamlarda ve hayatın bir çok alanında kadını "meta" "bonus" olarak sunulmasını engellemek ve kadınların da buna karşı çıkmasıyla sağlanabilir.
KADINLARIN, REKLAMLARDA VE DİZİLERDEKİ, RESMEN VE AÇIK AÇIK KADINI "META" "BONUS" OLARAK NİTELEYEN POZİSYONLARINA KARŞI ÇIKMAMALARI MANİDARDIR? BU ORTAMLARDA (örn.reklamlarda), KADININ AÇIK OLARAK CİNSELLİĞİ VE VÜCUDU KULLANILMAKTADIR. VE KADINLAR BUNA KARŞI ÇIKMAMAKTADIRLAR? NEDEN? (Yoksa, kadınlar bu durumdan hoşnut mudurlar, yoksa onlar bu durumdan çıkarları olduğunu mu düşünmektedirler? sorularıma aklıma sürekli gelmektedir. Çünkü anlaşılmaz bir çelişkidir) Kadınları korumak için, önce onların imajını, "cinsel obje" "meta" "bonus" olmaktan çıkarmak gerekmez mi? Bunu sağlarsak, bu tür suçların, bataklığını kurutmuş olmaz mıyız?

Konuya tekrar dönersek, Ceza hukukunda, mağduru kadın olan ve cinsel suçlarda, ceza hukukunun en temel ilkelerini terketmek, bence kabul edilemez bir durumdur ve çok büyük haksızlıklara, adaletsizliklere ve mağduriyetlere yol açabilir.

Bu evrensel ilkeleri, Yargıtay'ın 5 üyesinin değiştirmesi de o kadar kolay bir şey değildir.

Bir an için, konusu yapılan suçlamada mahkum olan avukatın gerçekten de suçsuz olduğunu düşünelim. Neden bunu hiç düşünmüyorsunuz? Milyonda bir ihtimal de olsa suçsuz olduğunu düşünün ve böyle bir suçtan mahkum olduğunu düşünün? Bu avukatın yerine kendinizi koyun, ya da bir yakınınızı? İnsan hakları mahkemesinden alacağınız on bin euro neyi karşılar ki? İnsanın yıkılan onurunu geri getirebilir mi?

Ne yazık ki, madi vakıaları, bire bir mahkemeye yansıtmak , daha doğrusu iddia edilen her olayı, mahkemede ispat etmek tarih boyunca mümkün olmamıştır. Bunu gidermek için bir çok yöntem denenmiştir. Örneğin delil yokluğu bulunan durumlarda, delil elde etmek için işkence kullanılmıştır. Ancak, bu tür yöntemlerin, inanılmaz adli hatalara ve facialara yol açtığı görülmüştür ki, bunlar kesinlikle yasaklanmıştır.

Her işlenen suçta, mutlaka sanığı, her ne olursa olsun, hukuğun en temel ilkeleri bir kenara itilerek bulmaya çalışmak, çok sakıncalıdır ve YASAKTIR.

Günümüz ceza hukuku, eğer yasalara uygun ve evrensel ceza hukuku ilkelerine uygun bir delil yok ise, GERÇEKTE SUÇ İŞLEMİŞ DE OLSA, SANIĞIN BERAAT ETMESİNİ KABULLENMEKTEDİR.

Bunu kabullenmeyebilirsiniz, ama bu böyledir.


Saygılarımla.


(Not: Yazılarımda bazen, sizi ya da diğer katılımcı arkadaşlara yönelikmiş gibi hitaplar olabilir. Ancak hiç bir şekilde maksadım tartışmak, yönelmek değil. Maksatım, fikir fırtınasıdır. Tüm yazı yazan arkadaşlarıma da, cevap verdikleri için minnettarım ve yazılanlarından istifade ediyorum)