Mesajı Okuyun
Old 07-12-2007, 20:09   #5
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Senetle alakalı ceza davası açılınca ...iddianeme ile icra takıbı durur diye bılıyorum..HUMK ta bununla ılgılı bır hukum mevcuttu ama şu an hatırlayamadım..icra dosyasına iddianemeyı sunun.....

Alıntı:
Alacaklı ceza davasından önce veya sonra sahteliği iddia edilen senede dayanarak ilamsız veya ilamlı (İİK.m.38) bir icra takibi yapmış ise; " Borçlu , ceza davasına şahsi hak bakımından müdahale ederek sahte senedin iptalini istemiş ve ceza mahkemesinde senet hakkında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ise, SENET CEZA DAVASI SONUÇLANINCAYA KADAR HİÇBİR İŞLEME DAYANAK YAPILAMAZ ! " (HUMK.m.317 c.2) Yani icra takibi kendiliğinden durur! Başka bir deyimle,ceza davasının sonuçlanması ,icra takibi için bekletici sorun yapılır ! (Bkz.Baki KURU HM Usulü 5.baskı 2.cilt Sh.1511, 1512 vd.)
Bu yeterlı olur heralde

Sayın meslektaşım, ne yazık ki yeterli değil.
HUMK.nun 317.maddesi ceza mahkemesinin senedin geçerliliği ya da icra takibi ile ilgili bir karar verebilmesini sağlamaz. CMK, CMUK'daki "şahsi hak talebi" hakkında bir hüküm içermemektedir. Dolayısıyla ceza yargılamasında katılan şahsi hak talebinde bulunamayacaktır. Ceza mahkemesi de icra takibi ya da senedin geçerliliği hakkında herhangi bir karar veremez.
Aşağıdaki yeni tarihli bir Yargıtay kararında görüleceği gibi, ceza davasının açılmış olması ancak açılacak ayrı bir hukuk davasında ceza davasının ön mesele olarak ele alınmasına (ve talep halinde takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine) yarayacaktır.

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/151
K. 2006/3212
T. 21.2.2006

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : İİK.nun 170/a-2. maddesi gereğince icra mahkemesi müddetinde yapılan bir itiraz nedeniyle kendisine intikal eden işlerde takibin dayanağı olan kambiyo senedinin bu vasfı taşıyıp taşımadığını kendiliğinden gözeterek takibi iptal edebilir.
Somut olayda, takip dayanağı bonoda vade tarihi rakamla ( 14.02.2003 ) , yazı ile ise ( Dört Şubat İkibin Üç ) şeklinde gösterilmiş ve bononun birbirini takip eden iki ayrı vadeyi içerdiği saptanmıştır. Bu durumda, TTK.nun 615/son maddesi gereğince dayanak belge kambiyo senedi vasfını taşımadığından mahkemece re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya aykırıdır.
Ayrıca, kabule göre de; takip dayanağı senedin sahte olduğundan bahisle ceza davası açıldığına göre HUMK.nun 317. maddesinde öngörülen koşullar araştırılmadan ve ceza davasının ön mesele olarak kabulünün gerekip gerekmediği düşünülüp tartışılmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi de isabetsiz bulunmuştur ( HGK.nun 06.02.2002 tarih 2002/19-18 E. 2002/48 K.)

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.