Mesajı Okuyun
Old 02-02-2009, 21:38   #3
arbitrator

 
Varsayılan İİK.m.268

4949 sayılı yasayla getirilen değişiklik sonrasında, 268 nci madde'de bir sıkıntı oluştu.
Eskiden "önceki tarihli ihtiyati haczin" kendisinden sonra konulan "kesin hacze iştiraki" düzenlenmişti. Bu uygulama döneminde malı ihtiyaten de olsa haczeden kimse, kendisinden sonra konulan kesin hacze iştirak edebiliyor ve borçlunun mal kaçırmasının önüne geçerek bedelinden hem kendisi yararlanabiliyor, hem de başkalarının yararlanmasına imkan sağlıyordu.
Anılan değişiklikle ihtiyati haciz sahibi alacaklının ilk (kesin) hacze iştiraki için 100 ncü madde şartlarını da taşıması şartı getirildi.
Peki bu durumda ne oldu?
1. Malı ihtiyaten haczeden ve böylelikle kaçırılmasını engelleyen kimse, 100 ncü madde şartlarını taşımadığı takdirde malın satış bedelinden yararlanamaz hale geldi. Hazır muhafaza edilmiş malı bulan ve takibi kesinleşmiş herhangi bir alacaklı, mala kesin (icrai) haciz koyarak, bütün satış bedelini tek başına alabilme şansına kavuştu. Bir diğer deyişle, ihtiyati haciz sahibi alacaklı kendi emeğinden yararlanamazken, kesin haciz sahibi alacaklı hazır muhafaza altına alınmış malı haczederek bedelini alır hale geldi.
2. Peki 100 ncü madde şartlarını taşıyan kimse? Onun da ihtiyati haciz koymasına gerek yok, çünkü zaten para vezneye girene kadar bile haciz koysa, ilk hacze iştirak edecek.
Bence 268 nci maddenin 100 ncü maddeye yaptığı atıf bir an evvel kaldırılmalıdır. Bu suretle ihtiyati haciz bir anlam ifade eder hale getirilmelidir. Şu anda ihtiyati haczin pratik hiç bir faydası bulunmamaktadır.
Saygılarımla.