Konu: AÇik Fatura
Mesajı Okuyun
Old 12-11-2007, 13:00   #4
avukatsel

 
Varsayılan

Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten başlayarak sekiz günlük sürede içindekiler (munderecat)

hakkında bir itirazda bulunmamış ise onu kabuletmiş sayılır. (Y. 15. HD. 19.01.1978,

E:1977/1857, K:1978/63)

- - · - -

Salt faturanın bildirilmesi alacak hakkı doğurmaz; satış sözleşmesine dayanan davacı tacir, bu iliş

kiyi ve malın teslimini kanıtlamalıdır. (Y. 11. HD.03.04.1978, E:1978/1788, K:1978/1687)

- - · - -

Sözleşme hükmüne göre yerine getirilmesi gereken eda hakkında yasa ya da yetkili yerlerin kabul

ettiği en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır, fazla edalar

hata ile yapılmamış olsa bile geri alınır.



Faturaya süresinde itiraz edilmediğinde içindekilerin kabul edilmiş sayılacağına ilişkin yasa hükmü

geçerli sözleşmeler içindir. (Y. 11. HD. 23.05.1978, E:1978/2652, K:1978/2717)

- - · - -

Ticari işletmesi gereği bir şey imal etmiş olan tacirden diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini

isteyebilir.



Faturayı alan kimse aldığı tarihten başlayarak sekiz gün içinde içeriği hakkında bir itirazda

bulunmamışsa bunun içeriğini kabul etmiş sayılır. Ancak, postayla gönderilen faturadan önce

davacının ihtarnamesine karşılık davalı ihtara cevabında borcu olmadığını ileri sürmüş olmakla

davacının bu açık ve seçik itiraza karşın faturayı davalı adresine göndermesi davalı yönünden bağ

layıcı nitelikte değildir. (Y. 15. HD. 17.07.1982, E:1982/997, K:982/1484)

- - · - -

Davaya dayanak yapılan irsaliyedeki imza inkâr edilmesine göre, 21.7.1979 tarihli irsaliye alt

ndaki imzanın kime ait olduğu davacıya açıklattırılmak davalıya ait olduğunu bildirdiği taktirde

imza istiktapı yapılması cihetine gidilmek, davalının işçisine veya yardımcısına ait olduğu anlaşıldığ

ı taktirde ilgilinin duruşmaya çağrılarak bilgisinin alınması, davalının kardeşinin çağrılıp savunmada

geçen iddialar hakkında sorgulanması, faturaların davalıya tebliğ edilmesi halinde olayda Ticaret

Kanunun 23/2. maddesinin uygulama olanağının bulunup bulunmadığı hususlarının soruş

turulması ve doğacak sonuca göre karar vermekten ibadettir. (Y. 3. HD. 24.03.1992,

E:1991/5327, K:1992/6288)

- - · - -

Fatura davalıya tebliğ edilmiş ve sekiz gün içerisinde itirazda bulunmamışsa, TTK’nın 23/2.

maddesi uyarınca münderecatını kabul etmiş sayılır. Ancak, bu durum sadece faturada belirtilen

miktarların kesinleşmesi sonucunu doğurur. Yoksa işin de yapılmış olduğunun kabulünü

gerektirmez. (Y. 15. HD. 23.11.1992, E:1992/4618, K:1992/5448)

- - · - -

Davacı tacir olmadığına ve ticari defterleri de bulunmadığına göre mukabil davacının, mukabil

davalıya mal satıp teslim ettiğini ve alacaklı bulunduğunu HUMK. m.288 ve TTK’nın 23/2.

maddelerine uygun şekilde ispatlaması gerekir. (Y. 19. HD. 06.11.1992, E:1992/10441,

K:1992/5741)

- - · - -

Davacı satıcı, davalı alıcının almış olduğu ekmek bedelinin ödemediğini ileri sürmüş ve davalıda,

faturalarla bedelin ödendiğini savunmuştur. Taraflar delilerini ibraz etmiş ve incelenen belgelerin

suret olduğu anlaşılmıştır. Taraflar bu delillere dayanmış olmasına göre, delillerin asılları

getirtilmeli ve faturaların kapalı olup olmadığı belirlenmelidir. Kapalı fatura ibrazı halinde, bu

faturaların davalı alıcı tarafından ödendiğinin kabulü gerekir. aksi halde, yani faturalar açık ise, bu

taktirde de, satış bedelinin ödenmediğinin kabulü ile ispat külfetinin davalıya düştüğünün kabulü

zorunlu olur. (Y. 11. HD. 15.09.1997, E:1997/5184, K:1997/5705)

- - · - -

Mahkemece iade konusu mallar olduğu ve bu malların faturada gösterildiği benimsenerek hüküm

kurulduğu halde, karar yerinde tartışılmaksızın fatura tutarı üzerinden değil, fatura bedelinin

katma değer vergisi düşülerek noksan miktar üzerinden indirim yapılması,



Ayrıca, davalı tarafından ödeme savunmasının ispatı için davacı tarafa yemin teklif edilmiş, son

oturumda davacı taraf yemin etmeye hazır olduğunu belittiği halde, bu konuda herhangi bir

gerekçe gösterilmeksizin yemin teklifinin gözardı edilmesi suretiyle davalı yanın savunma hakkını

n kısıtlanması doğru değildir. (Y. 11. HD. 29.09.1997, E:1997/6088, K:1997/6304)