Mesajı Okuyun
Old 05-10-2007, 14:28   #6
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2001/6-70

K. 2001/77

T. 1.5.2001

• ÖZEL EVRAKTA SAHTECİLİK SUÇU ( Ele Geçirdiği Açığa İmzalı Senedi Doldurarak Bono Haline Getirip Kullanan Sanık )

• EVRAKTA SAHTECİLİK ( Ele Geçirdiği Açığa İmzalı Senedi Doldurarak Bono Haline Getirip Kullanan Sanık )

• AÇIĞA İMZALI SENEDİ DOLDURARAK BONO HALİNE GETİRİP KULLANAN SANIK ( Özel Evrakta Sahtecilik Suçu ) • İMZALI BOŞ SENEDİ DOLDURARAK KULLANAN SANIK ( Özel Evrakta Sahtekarlık Suçu )
765/m.509/1-2,342/1

6762/m.692,693

ÖZET : 1. TCY.sının 509. maddesinin 2. fıkrasında düzenletimiş olan suç, Yasanın altıncı babının üç ve dördüncü fasıllarının bütününe yollamada bulunulmuş olduğundan niteliği itibariyle belgeye duyulan güveni korumaya yönelik bir Sahtecilik suçudur.
2. TCY.sının 522, 523 ve 524. maddelerinin bu suç failleri hakkında uygulanma olanağı yoktur.
DAVA :Sahtecilik suçu sanıkları Nusret, Cengiz ve Zekeriya'nın değişen suç vasfına göre TCK.nun 64. maddesi delaletiyle 509/1 ve 522. maddeleri uyarınca 1'er yıl 6'şar ay hapis ve 3.078.000'er lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin ( Ankara İkinci Ağır Ceza Mahkemesi )nden verilen 2.6.2000 gün ve 275/151 sayılı hüküm sanıklar vekilleri ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay Altıncı Ceza Dairesince 27.2.2001 gün ve 1708/1847 sayı ile;
"Oluşa, dosya içeriğine ve mevcut delillere göre, sanıkların eylemlerinin TCK.nun 509/2 yolu ile aynı Yasanın 342/1. maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozutmuştur.
………….
Öğretide Sulhi Dönmezer; "..... tercih ettiğimiz görüş, bu hükümle sadece cezaya değil ve fakat aynı zamanda 342. maddenin bütününe yollama yapılmış bulunduğudur. Kanun koyucu için sadece cezaya atıf yapmak için 509. maddeye atıf yapılmasına gerek yoktu; kanun koyucu kulağı tersten gösterecek yerde 342. maddedeki cezayı buraya nakledebılirdi. 0 halde atıf bir tür uyarı niteliğindedir, bu gibi hallerde emniyeti suistimal değil sahteciliğin söz konusu olduğuna işaret edilmek ve böylece tereddütler kaldırılmak istenmiştir. Kaldı ki, burada söz konusu olan suçun yapısı emniyeti suistimalden çok farklıdır; enmiyeti suistimal suçunun ön şartı, şeyin, asıl malik ya da zilyedi tarafından suçluya önceden tevdi olunmasıdır. Burada ise herhangi bir tevdi yoktur; imzalı boş kağıt, imza sahibinin iradesi hilafına ele geçirilmektedir." ( Sulhi Dönmezer, Kişilereve Mala Karşı Cürümler, 11. bası, sy. 453 )
Sahir Erman ; "Açığa imzayı taşıyan kağıt faile verilmiş olmalıdır. Bu itibarla fail, başkasına verilmiş olan böyle bir kağıdı dolduracak olsa, sözkonusu suçu değil tamamen veya kısmen sahte resmi veya özel evrak tanzim etmek cürmünü işlemiş olur.
Bu ön şarttan anlaşılmıştır ki, böyle bir "verme"nin bulunmadığı bütün hallerde, açığa imzayı taşıyan Kağıt failin eline geçmişse, bu ele geçme "bertakrib" vuku bulmuş sayılır ve fail hakkında, 509. maddenin 2. fıkrası uyarınca evrakta sahtekârlığa ilişkin hükümler uygulanır." ( Sahir Erman, Sahtekârlık Suçları, İstanbul-1987, sy. 570 )
Ayhan Önder; "509. maddenin 2. fıkrasında......... fail hakkında belgenin niteliğine göre resmi veya özel evrakta sahtekârlık suçunun cezasının verileceği gösterilmiştir. Belirtelim ki, emniyeti suistimal cürümlerinin düzenlediği fasıl ıçınae Kanunumuzun tespit ettiği bu suç tipine yer veren herhangi bir yabancı kanuna rastlamadık. Failin, imzalı boş kağıdı zarar görenin iradesi -boş kağıt itimat ilişkisi dışında failin elinde olsa dahi- dışında hukukça hükmü haiz bir senet haline getirmesi evrakta sahtekârlıktır." ( Ayhan Önder, Şahıslara ve Mala Karşı Cürümler, sy. 431 )
Faruk Erem ise; "Açığa imzalı kağıt, faile, imza sahibi tarafından değil, üçüncü bir şahıs tarafından imza sahibinin muvaffakatı olmasızın "tevdi" edilmişse suç sahtekârlıktır." ( Faruk Erem, Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku, 3. bası, Ankara 1985, sy. 730 ) diyerek, TCK.nun 509/2. maddesinde yazılı suçun "sahtecilik" suçu olduğu yolunda benzer görüşler ileri sürmüşlerdir.
Gerek açıklanan yargısal kararlarda vurgulanan gerekse yukarıdaki alıntılarda belirtilen ve öğretide geniş katılım bulan görüş doğrultusunda, TCK.nun 509/2. maddesinde yazılı suç, niteliği itibariyle bir sahtecilik suçu olup, koruduğu hukuki yarar belgeye duyulan güvendir. sahtecilik suçu olmasının doğal sonucu olarak da, mala karşı suçlarda ortak hükümler olan TCK.nun 522, 523 ve 524. maddelerinin bu suç failleri hakkında uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olayı değerlendirecek olursak;
Sanık Nusret'in İsmet'e ait bir kısım gayrımenkulleri 1994 yılında haricen satın aldığı ve bedelini ödediği, İsmet'in de adı ve soyadını yazarak pul üzerine ve açığa imza attığı, diğer kısımlarını ise boş bıraktığı matbu bono kağıdını tapuda resmi satış işlemi yapılıncaya kadar geçerli ve ödenen bedele teminat olmak üzere Nusret'e verdiği, bilahare tapuda resmi satış gerçekleştirilmesine, karşılıklı alacak ve borçları kalmamasına ve İsmet tarafından iadesi istenmesine karşın sanık Nusret'in imzalı boş kağıdı İsmet'e ve onun 24.3.1998 tarihinde vefat etmesinden sonra da mirasçılarına iade etmediği, İsmet'in ölümünden sonra imzalı boş bono kağıdının varlığından haberdar olarak doldurup kullanmak üzere kendisine vermesini isteyen sanık Cengiz'in arzusu doğrultusunda, ihtiyaç duyduğu bedeli yazarak doldurması ve tahsil etmesini söyleyerek sanık Cengiz'e verdiği, Cengiz'in de durumdan bilgi sahibi olduğu belirlenen diğer sanık Zekeriya'yla anlaşıp miktar kısmına 153.000.000.000 lira bedel, alacaklı kısmına ise kendi adını yazıp, boş olan diğer kısımları da doldurarak TTK.nun 692 ve 693. maddelerinde yazılı koşulları taşıyan bir bono haline getirmek suretiyle sanık Zekeriya'ya ciro ettiği, bu sanığın da suça konu bonoyu takibe koyduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, açığa imza sahibi tarafından kendisine tevdi olunmayan imzalı yazısız kağıda imza sahibinin rızası dışında zilyet olup, resmi belgeden sayılan bono biçiminde düzenleyen sanık Cengiz'in, kendisine tevdi olunan imzalı boş kağıdı; zilyetliğinden vazgeçerek, hukukça hükmü haiz olacak biçimde doldurup kullanması için sanık Cengiz'e veren sanık Nusret'in ve bertakrib ele geçirildiğini bildiği imzalı boş kağıda hukukça hükmü haiz muamele yazılmasına fikren ve eylem olarak iştirak ederek bu belgeyi kullanan sanık Zekeriya'nın eylemleri TCK.nun 509/2. maddesi delaletiyle 342/1. maddesinde yazılı sahtecililk cürmünü oluşturmaktadır. Yargıtay C. Başsavcılığının, sanık Nusret'in suçunun sabit olmadığına, Sanıklar Cengiz ile Zekeriya'nın eylemlerinin ise TCK.nun 509/1. maddesinde yazılı suçu oluşturduğuna ilişen itirazı bu yönüyle isabetli bulunmadığından reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının ( REDDlNE ), dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 1.5.2001 günü oybirliği ile karar verildi.