Mesajı Okuyun
Old 12-06-2007, 16:27   #20
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım,
Davanın ve kararın dayanağı KMK 18.maddedir.

KAT MALİKLERİNİN BORÇLARI:
I - GENEL KURAL :
MADDE 18 - Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri veortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirinirahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim plânı hükümlerineuymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler.
Bu kanunda kat maliklerinin borçlarına dair olan hükümler, bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma (Süknâ) hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir suretle devamlı olarak faydalananlara da uygulanır; bu borçları yerine getirmeyenler kat malikleriyle birlikte, müteselsil olarak sorumlu olur. Giderlere ve sigorta primlerine ait 20 nci madde hükmü saklıdır.

Bu kararın uygulamasına ilişkin örnekler sunuyorum
T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/5647

K. 2005/8544

T. 3.10.2005

• TAŞINMAZIN TAHLİYESİ TALEBİ ( Canlı Müzik Yayını Yapıldığı İleri Sürülen Dava Konusu Bağımsız Bölümde Oluşan Gürültünün Rahatsızlık Verecek Boyutlarda Olup Olmadığının Açıkça Saptanması Gereği )

• BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ( Bilirkişi İncelemesinin Müzik Yayınının Yapıldığı Bir Sırada Gerçekleştirilmesi Gereği - Gürültü Çıkarma Nedeniyle Tahliye Talebi )

• GÜRÜLTÜ ÇIKARMA ( Canlı Müzik Yayını Yapıldığı İleri Sürülen Dava Konusu Bağımsız Bölümde Oluşan Gürültünün Rahatsızlık Verecek Boyutlarda Olup Olmadığının Açıkça Saptanması Gereği )

• TAHLİYE ( Canlı Müzik Yayını Yapıldığı İleri Sürülen Dava Konusu Bağımsız Bölümde Oluşan Gürültünün Rahatsızlık Verecek Boyutlarda Olup Olmadığının Açıkça Saptanması Gereği )

634/m.18


ÖZET : Dava dilekçesinde davalının taşınmazdan tahliyesi istenilmiştir. Tanık anlatımları ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde canlı müzik yayını yapıldığı ileri sürülen dava konusu bağımsız bölümde oluşan gürültünün rahatsızlık verecek boyutlarda olup olmadığının açıkça saptanabilmesi için bilirkişi incelemesinin müzik yayınının yapıldığı ( ses cihazlarının çalışır durumda olduğu ) bir sırada gerçekleştirilmesi gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde davalının taşınmazdan tahliyesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı Seval Günbak vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı dava dilekçesinde tapuda işyeri ( dükkan ) olarak gösterilen zemin kat 2 nolu bağımsız bölümün davalı tarafça cafe olarak kullanıldığını buradan çıkan gürültünün diğer bağımsız bölümlerde oturanlara rahatsızlık verdiğini ileri sürerek kiracı davalının bu bağımsız bölümden tahliyesini istemiştir.
Kat Mülkiyeti Yasasının 18.maddesi hükmüne göre kat malikleri gerek bağımsız bölümlerini gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kurallarına uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek ve birbirinin haklarını çiğnememekle karşılıklı olarak yükümlüdürler. Bu yükümlülük bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma ( sükna ) hakkı sahiplerine ya da bu bölümlerden herhangi bir nedenle sürekli olarak yararlananlara da uygulanır ve kat maliki ile birlikte müteselsilen sorumlu olurlar. Somut olayda kat irtifaklı anataşınmazın dükkan nitelikli 2 nolu bağımsız bölümün maliklerinden Sevgi Günbak'ın bu bağımsız bölümü diğer davalı Mehmet Alkan'a kiraladığı ve buranın Cafe olarak işletildiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında dinlenen tanıklar Cafe'de yapılan canlı müzik yayınının anataşınmazın diğer bağımsız bölümünde oturanlara rahatsızlık verecek boyutlarda olduğunu açıkça bildirmişlerdir. Yerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda ise inceleme sırasında ses yayın cihazı olmadığından sesle ilgili gerekli ölçümlerin yapılamadığı belirtilmiş gürültünün rahatsız edici boyutlarda olması durumunda bağımsız bölümde ters tavan ve ses kesici perde yapılarak yalıtımın sağlanması suretiyle rahatsızlığın giderilebileceği görüşüne yer verilmiştir.
Tanık anlatımları ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde canlı müzik yayını yapıldığı ileri sürülen dava konusu bağımsız bölümde oluşan gürültünün rahatsızlık verecek boyutlarda olup olmadığının açıkça saptanabilmesi için bilirkişi incelemesinin müzik yayınının yapıldığı ( ses cihazlarının çalışır durumda olduğu ) bir sırada gerçekleştirilmesi, ölçümün buna göre yapılıp, sonuçta bu bağımsız bölümden ( cafe'den ) çevreye yayılan gürültünün anataşınmazdaki diğer bağımsız bölümde oturanları rahatsız edecek boyutlarda olup olmadığı saptanıp, bunun giderilmesi için alınması gereken önlemlerin açıkça belirlenmesi ve önlemlerin alınmasına karar verilmesi, gürültünün alınacak önlemlerle giderilmeyeceğinin anlaşılması durumunda ise gürültü çıkaran faliyete son verilmesine hükmedilmesi gerekirken yetersiz araştırmaya ve eksik incelemeye dayalı olan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 03.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/7789

K. 2004/9967

T. 21.12.2004

• TAHLİYE TALEBİ ( Kiracının Bağımsız Bölümünde İşçilerini Barındırdığı ve Bu Kişilerin Binaya Rahatsızlık Verdiği İddiasına Dayalı - Rahatsızlık Veren Eylemler Tespit Edildiğinde Gerekli Önlemlerin Alınmasına Karar Verilmesi Gerekirken Davanın Reddinin İsabetsiz Olduğu )

• KİRACININ APARTMANDA OTURANLARI RAHATSIZ ETMESİ ( Rahatsızlık Veren Eylemler Tespit Edildiğinde Gerekli Önlemlerin Alınmasına Karar Verilmesi Gerekirken Davanın Reddinin İsabetsiz Olduğu - Tahliye Talebi )

• KAT MÜLKİYETİNDE BAĞIMSIZ BÖLÜMÜ KULLANANLAR ( Eklentileri ve Ortak Yerleri Kullanırken Doğruluk Kurallarına Uymak ve Diğerlerini Rahatsız Etmemek Zorunda Olduğu - Tahliye Talebi )

634/m.18,33


ÖZET : Gerek kat malikleri ve gerekse bağımsız bölümü her ne sebeple olursa olsun sürekli biçimde kullananlar, bağımsız bölümü, eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kurallarına uymak ve diğerlerini rahatsız etmemek zorundadır. Eldeki davada, kiracı olan kişinin bağımsız bölümünde işçilerini barındırdığı ve bu kişilerin binaya rahatsızlık verdiği iddia edilmiştir. Rahatsızlık veren eylemler tespit edildiğinde gerekli önlemlerin alınmasına karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddi isabetsizdir.
DAVA : Dava dilekçesinde, apartmanda oturanları rahatsız eden davalının mecurdan tahliyesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Dava dilekçesinde, davalının kullandığı bağımsız bölümünde işçilerini yatırması ve bu işçilerin diğer bağımsız bölümlerde oturanların kapı zillerini çalmaları ve aralarında yaptıkları yüksek sesli konuşmalarla apartman sakinlerini rahatsız ettikleri ileri sürülerek sözü edilen rahatsızlıkların giderilmesi açısından davalının bu bağımsız bölümü boşaltmasına ( tahliyesine ) karar verilmesi istenilmiş, mahkemece tahliye koşulları bulunmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Kat Mülkiyeti Yasası'nın 18. maddesi hükmüne göre kat malikleri gerek bağımsız bölümlerini gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kurallarına uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla karşılıklı olarak yükümlüdürler.
Aynı maddenin ikinci fıkrası hükmü uyarınca da kat maliklerinin borç ve yükümlerine ilişkin olan hükümler bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir biçimde sürekli olarak yararlananlara da uygulanır. Somut olayda davalının kiracı sıfatı ile oturup kullanmakta olduğu 3 nolu bağımsız bölümde işçilerini barındırdığı, bu işçilerin diğer bağımsız bölümlerde oturanlara rahatsızlık verdiği ileri sürüldüğüne göre, mahkemece yapılacak inceleme ve tarafların gösterecekleri delillerin toplanması sonucu rahatsızlık verici eylem ve davranışların varlığının saptanması durumunda Kat Mülkiyeti Yasası'nın yukarıda sözü edilen 18. maddesi ve 33. madde hükümleri çerçevesinde diğer bağımsız bölümlerde oturanları rahatsız edici eylemlerin giderilmesi konusunda gerekli önlemlerin alınmasına; böyle bir durum söz konusu değilse ancak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, rahatsızlık konusunda herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan eksik inceleme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Aslında karardan anlaşıldığı kadarıyla kat maliklerinin kiracı Mehmet'den bir şikayetleri yok.Bilakis yerin asıl kiracısı Mehmet'e teslimine karar verilmesini istemişler.Davacıların problemi yerin Ahmet tarafından kullanılmasının önlenmesi ve Ahmet'ten gayrımenkulün teslim alınıp (yanı Ahmet'in kapı dışarı edilip) gayrımenkulü Mehmet'e teslim etmek.
Böylece karar uygulandığında Ahmet bu karar ve infaz aleyhine yeniden gayrımenkule girmek isterse aynı ilamın tekrar infazı ve şikayeti sözkonusu olacak.Vallahi çok akıllıca...
Bence ilamın infazında bir tereddüt yok.Yani tereddüt olmamalı demek istedim.
Çıkacak problemler açısından değerlendirdiğimizde;
Sayın İcra22
1-;Dükkana gidildiğinde Ahmet yok ise boş iken teslim alınır ve Mehmet'e teslim edilir ve tutanak bu şekilde hükme bağlanır.
Mehmet taşınmazı teslim almaktan çekinirse bu takdirde infazda terrüddüt oluştu denir ve mercii hakimliği'ne başvuruda bulunulur.(Yani Mehmet tarafından teslim alınana kadar yediemine teslim yapılabilirr mi vs . vs. ihtimallerde değerlendirilmelidir.
Bence bu mümkün ama Mehmet'in kira borcu işlediğine göre bu takdirde Mehmet'i bulup gel taşınmazını teslim al deyip muhtıra çıkarmak da yarın bir gün tazminat sorumluluğundan kurtulmak açısından önemlidir.
Bence (aksi beyanlara da açığım) İİK 26 maddeyi dahi uygulayabilirsiniz.2-Burada Ahmet değil taşınmazın Ahmet'ten alınıp Mehmet'e teslim edilmek istendiği açıktır.Bana göre hüküm kısmında Türkçmezi elden geldiği kadar az kullanılmaya çalışılmıştır.Dava dilekçesi ve karar birlikte değerlendirilmelidir.
Yani Ahmet herhangi bir kimseye teslim edilmemelidir.


3-Sorunun cevabı 2. maddedin içinde ve her hakkı saklıdır.

4-Sayın Müdürüm,
Sizin de bildiğiniz gibi ilam aynen infaz edilecek ve infaz dahi yoruma yer vermeyecektir.İlamın uygulanmasında terüddüt var ise sorumluluk doğmaması açısından derhal Mahkemeye başvurun gerekirse taraflar bu konuda size yol gösterebilecek şekilde (aynı zamanda kendilerine) davalaşsınlar!
Asillerin işin içinden çıkamadığı yerde tüm sorumluluğun ( hukuki ve cezai ) size yüklenmesini doğru bulmuyorum.Taraf da sorumluluk taşımalıdır.Mahkemenin bu kararının infazda tereddüt uyandıracağı belli iken neden temyiz konusu edilmemiştir anlayamadım.Ancak yoruma dayalı bir hüküm var ise icra memuru yorumda bulunamayacağından mahkemenin yorumunu tercih etmelisiniz diye düşünüyorum.

SaygılarımlaT.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/6510

K. 2005/9748

T. 5.5.2005

• İLAMLARIN İCRASI ( İnfaz Edilecek Bölümlerinin Yorum Tahmin ve Takdir Yoluna Gidilmeksizin Anlaşılır Biçimde Açık Ve Net Olması Gereği )

• İNFAZ EDİLECEK BÖLÜMÜN AÇIK VE NET OLMASI ( İlamların İnfaz Edilecek Kısmı - Yorum Tahmin ve Takdir Yoluna Gidilmeksizin Anlaşılır Biçimde Olması Gereği )

• YORUM TAHMİN VE TAKDİR YOLUNA GİDİLEMEMESİ ( İlamların İnfaz Edilecek Bölümleri Hakkında )

2004/m.32



ÖZET : İlamların infaz edilecek bölümlerinin "yorum, tahmin ve takdir" yoluna gidilmeksizin anlaşılır biçimde açık ve net olması gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İlamların infaz edilecek bölümleri hüküm bölümünde yer alan kısımlarıdır. Ancak, ilamla hükmedilse dahi hüküm bölümünün infazı kabil olması zorunlu olup yorum, tahmin, takdir yoluyla infaz kabiliyeti olmayan ilam hükmünün infazı sağlanamaz. Bu nedenle takip dayanağı ilamın hüküm bölümünün 5. bendinde yer alan ( tarafların talep ve kabulleri gereğince küçük Sina'nın yuva ve Semra'nın okul masraflarının davacı baba tarafından karşılanmasına ilişkin hükmün infaz kabiliyeti yoktur. ( HGK.nun 8.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K. ) Zira her zaman tek taraflı olarak temin edilebileceği okul taksitleri ve dershane ücretlerine ilişkin belgelere ( kaldı ki ilamda dershane ücreti de yer almamaktadır. ) dayanılarak ( ayrıca alacak ilama bağlanmaksızın ) ilamların icrası yoluyla takip yapılamaz. Açıklanan nedenlerle borçlu şikayetinin kabulüne karar vermek gerekirken reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 05.05.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/24114

K. 2006/588

T. 26.1.2006

• İLAMLARIN İNFAZI ( İcra Mahkemesince İlamın İnfaz Edilecek Kısmı Yorum Yoluyla Belirlenemeyeceği )

• İCRA MAHKEMESİ HÜKMÜ ( Hüküm İçeriğinin Aynen Uygulanması Zorunlu Olduğu - Sınırlı Yetkili İcra Mahkemesince İlamın İnfaz Edilecek Kısmı Yorum Yoluyla Belirlenemeyeceği )

2004/m. 32, 35


ÖZET : İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Başka bir anlatımla, hüküm içeriğinin aynen uygulanması zorunludur. Sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez. Açıklanan hususlar nazara alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İcra takibinin dayanağı ilamın hüküm fıkrasının incelemesinde, davacının Maliye Bakanlığı personeline, Gelir İdaresini Geliştirme Fonu'ndan yapılan ek ücret ödemelerinden yararlandırılması nedeniyle davacının idareye başvuruda bulunduğu 16.08.1999 tarihinden itibaren davacıya ödenmesi gereken ek ücretin davalı idarece hesaplanarak aynı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödemesine ve 18,64.- YTL yargılama giderinin davalı idareden alınmasına karar verildiği, ilamın bu niteliği itibariyle yargılama gideri dışında eda hükmünü içermediği anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu'nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-5178 - 1997n76 sayılı kararında da vurgulandığı üzere ( İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla, hüküm içeriğinin aynen infazı zorunludur. O nedenle sınırlı yetkili İcra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez. ) Bu durumda yargılama gideri dışındaki alacağa yönelik itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 26.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.