Mesajı Okuyun
Old 28-08-2009, 22:37   #10
ebrus

 
Varsayılan

Yargıtayı kararını adaletli bulmakla birlikte davacı hanımın eşi hakkında sanki yaşadığı mutsuzlukta hiçbir kusuru yokmuş gibi davranmasını ve durumu acıklaştırmasını anlamayamadım. Tabiiki eşini kaybetmesi acı bir olay ama yani kendisini aldatmış bir ve bence en acısı BAŞKA BİR KADINA AŞIK OLMUŞ!!! bir adamı neredeyse günahsız, baştan çıkarılmış, hayat ve ilişki tecrübesi olmayan biriymiş gibi lanse etmesi garip bir durum. Evet bence de bir erkeğin yada bir kadının evli olduğunu bile bile onunla duygusal ve cinsel bir bağ kuran ve bunu devam ettiren kadın yada erkek sonuna kadar kusurludur. Ben bunu aşkla da açıklayamam bu konuda katıyım. Ancak davacı eş önce kocasını bir güzel boşamalı ve aynı boşanma davasında kocasından da manevi tazminat istemeli daha sonra da diğer hanıma bahsi geçen davayı açmalıydı. Gerçek şu ki diğer hanım evli erkekle ilişki kurarak başka bir hanımı mutsuz etmiş, ağır ve yıkıcı bir acı yaşatmıştır. Empati yaparak bunu anlayabiliyorum. Belki içindeki kaybetmişlik duygusunun tatmini anlamında bahsi geçen davayı açması anlaşılabilir. Ve evet bende bir hakim olsaydım kararım Yargıtay kararı ile aynı yönde olurdur. Çünkü bilerek isteyerek başka birinin mutsuzluğuna sebep olunmuştur, sadakat kuralları çiğnenmiş, ailenin ve evlilik birliğinin kutsallığına saldırılmıştır. Ancak sadece bir hanım olarak düşündüğümde beni başkasına aşık olarak aldatmış ve terketmiş bir adamı asla ne kendi gözümde ne de toplum nazarında aklayacak hiçbir bahane bulmaz ve diğer kadını da suçlamazdım. Zaten adam o kadına aşık olduğu anda bana göre o evlilik bitmiştir, adama yol verir ne adamla ne de kadınla uğraşırdım. Yani zaten okadın yada başka bir kadın yüzünden gidecekse bir adam sonrasında intikam duyguları yada acı nedeniyle uğraşmayı ve dava açmayı anlamsız buluyorum. Çünkü miktarı ne olursa olsun hiçbir manevi tazminat davası ilkeleri olmayan insanları ilkeli hale getirmeyeceği gibi aldatan bir kocanın diğer kadından daha da kusurlu olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Önemli olan olgunca bu gerçeği kabul edebilmekte ve ayrıca insanlar arasındaki duygusal ilişkileri maalesef genel geçer kurallarla yada yasa maddeleriyle düzenlemek gibi bir durum söz konusu olamıyor!!!. Yinede Yargıtayın kararını adaletli buluyorum.