Sayın meslektaşlarımın bir sorum olacak;

x Acentesi y Sigorta Firması ile acentelik sözleşmesi kapsamında çalışırken, hiç bir gerekçe gösterilmeden acentelik sözleşmesi mayıs 2007 tarihinde feshedilip x hakkında uhdesinde prim alacağı bulundurduğu gerekçesi ile suçduyurusunda bulunulup prim alacakları için de icra takibi başlatılıyor. İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla bir kısım tahsilat yapılıyor.

İcra takibine x tarafından yapılan itiraz üzerine, y tarafından Asliye Ticaret Mahkemesinde itirazın iptali davası açılıyor. Açılan itirazın iptali davası önce kabul edilip takibin devamına karar veriliyor. Dosya Yargıtay'da iken devam eden ceza dosyasında x'in uhdesinde prim alacağı bulunmadığı yönünde hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda x ceza dosyasında beraat ediyor ve karar Yargıtay denetiminden geçerek 2016 yılında onanıyor.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Ticaret Mahkemesi dosyasını, ceza mahkemesi kararı doğrultusunda bozuyor ve ilk derece mahkemesi de ekim 2017 tarihinde; x'in uhdesinde prim alacağı bulunmadığı her ne kadar acentelik sözleşmesinde belirlenen süre içerisinde ödeme yapılmadıysa da taraflar arasındaki uzun süredir bu sürelerde ödeme yapılmasına itiraz edilmemiş olması ve yerleşmiş uygulamaya uygun sürede ödeme yapıldığı gerekçesiyle faiz alacağının da bulunmadığı, x'in acentelik sözleşmesinin haklı bir sebep olmadan feshedildiğine karar veriliyor (karar henüz kesinleşmedi Yargıtay'da).

x yargılamanın devam ettiği 10,5 yıl süresince banka hesaplarına konulan (mahkeme harçları vb sebebiyle) blokeler sebebiyle ticari hayatını devam ettiremiyor ve sözleşmesi haksız feshedilmeseydi elde edeceği kar için (müspet zararı) tazminat davası açmak istiyor.

Acentelik sözleşmesinin feshedilmesinin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmiş. Ancak x'in acentelik sözleşmenin haksız feshedildiğine ilişkin mahkeme kararı yeni ve henüz kesinleşmemiş. Müspet zararın tazmini için açılacak tazminat davası zamanaşımına uğramış mıdır?

İlginiz için şimdiden teşekkür ederim.