Mesajı Okuyun
Old 03-04-2008, 12:12   #3
gokceyilmaz92

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2001/6-106
K. 2001/111
T. 29.5.2001
� DOLANDIRICILIK SUÇU ( Kredi Kartından Üretilmiş Sahte Slipleri Kullanarak Bankadan Para Alan Sanıklar )
� BANKA VEYA KREDİ KURUMUNU VASITA KILMAK SURETİYLE DOLANDIRICILIK SUÇU ( Kredi Kartından Üretilmiş Sahte Slipleri Kullanarak Bankadan Para Alma )
� KREDİ KARTLARINDAN ÜRETİLMİŞ SAHTE SLİPLERİ KULLANARAK BANKADAN PARA ALMA ( Dolandırıcılık Suçu )
� AĞIRLATICI NEDEN NİTELİĞİ ( Dolandırıcılık Suçunun Banka Vasıta Kılınarak İşlenmesi )
765/m.504/3

ÖZET : Kredi kartlarından üretilmiş olan sahte slipleri kullanarak bankadan para alan sanıkların eylemi TCY'nın 504/3. madde ve bendinde tanımlanan banka veya kredi kurumunca vasıta kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturur.

DAVA : Dolandırıcılık suçundan sanıklar Ahmet ile Aliş Suavi'nin TCY.nın 504/3, 80, 522 ve 59. maddeleri uyarınca 4'er yıl 6'şar ay 13'er gün ağır hapis ve 30.544.111.110'ar lira ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına, 3'er yıl süreyle kamu hizmetlerinden yasaklanmalarına ilişkin ( İstanbul Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesi ) nden verilen 7.11.2000 gün ve 194/291 sayılı hüküm sanıklar vekilleri tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay Altıncı Ceza Dairesince 28.3.2001 gün ve 1371/3723 sayılı ilamla onanmıştır.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 10.5.2001 gün ve 182339 sayı ile; TCY.nın 504. maddesinin üçüncü bendinde yazılı cezayı ağırlaştırıcı nedenin gerekçesi bentte yazılı kurumlara duyulan güven nedeniyle hile ve desisenin daha kolay yapılacağı, mağdurun araştırma eğiliminin ortadan kaldırılacağı, dolayısıyla da mağdurun daha kolay kandırılacağıdır.

İtiraza konu olayda sanıklar sahte olarak ürettikleri slipleri P... şubesine ibraz ederek haksız menfaat sağlamışlardır. Katılan P... dışında olaydan zarar gören yoktur. Sanıkların, kart sahiplerinin kandırılmasına yönelik bir eylemleri olmadığından, bankaya duyulan güven nedeniyle bir kimsenin kandırılması, dolayısıyla da bankanın vasıta kılınması sözkonusu olamayacağından; sanıkların eylemlerinde TCY.nın 504/3. maddesinde yazılı suçun unsunları bulunmamaktadır." görüşü ile itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının kaldırılarak, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesine talep etmiştir.

Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Emrullah Erdinç'in temyiz isteği Özel dairece reddedilmiş olduğundan ve bu karara yönelik itiraz da bulunmadığından inceleme sanıklar Aliş Suavi ve Ahmet haklarındaki hükümlere inhisar ettirilmiştir.

Sanıkların banka aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık suçundan cezalandırılmalarına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık suçun niteliğine ilişkindir.

TCY.nın "Mal Aleyhine İşlenen Cürümler" başlığını taşıyan onuncu babının 503 ve 504. maddelerinde düzenlenen dolandırıcılık suçu, "bir kişiyi kandıracak nitelikte hile ve desiseler yaparak hataya düşürüp onun ve başkasının zararına, kendisine veya bir başkasına haksız çıkar sağlamaktır." Bu suçun unsurları Yasanın 503. maddesinde düzenlenmiş olup, oluşabilmesi için;

a ) Fail tarafından hile ve desise yapılmalıdır. Mağdurun inceleme eğilimini etkisiz kılacak nitelikte bir takım hareketlerde bulunulmalıdır. Örneğin failin maddi bulguları gizlemesi, mevcut bulguları ortadan kaldırması veya bu bulguların ortaya çıkmasını engellemesi ve bunları saklaması gerekir.

b ) Yapılan hile ve desise bir kimseyi kandırabilecek nitelikte olmalıdır. Hile ve desisenin kandırcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, failin durumu, mağdurla olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, gizlenen veya değiştirilen belgelerle gerçek olduğundan bahisle gösterilen belgelerin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

c ) Mağdurun veya başkasının zararına, kendisi veya başkası lehine haksız bir çıkar sağlanmalıdır. Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hile ve desise yapmalı, verilen zarar ile sanığın eylemi arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır. Zarar, nesnel kişisel ölçüler gözönünde bulundurularak belirlenecek ekonomik zarardır. Hile ve desise kullanılarak hataya sevk edilmeden önceki ve sonraki mal varlığı tespit edilmek suretiyle zarar belirlenecektir.

Yasanın, 21.11.1990 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 3679 sayılı Yasanın 16. maddesiyle değiştirilen 504. maddesinde ise, toplumdaki ekonomik, sosyal ve toplumsal gelişmelerle birlikte suç eğilimi de gözönünde tutularak zararın ağırlığı veya kullanılan hile ve desisenin niteliği de dikkate alınmak suretiyle dolandırıcılık suçunun ağırlatıcı nedenleri sekiz bent halinde yeniden düzenlenmiş olup, bunlardan biri de anılan maddenin üçüncü bendinde öngörülen, dolandırıcılığın, "Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesinin haberleşme araçlarını veya banka veya kredi kurumlarını veya herhangi bir kamu kurum ve kuruluşunu vasıta olarak kullanmak suretiyle" işlenmesidir.

Değişiklik gerekçesinde, "dolandırıcılık fiilinin, ......, banka veya bir kredi kurumunun veya herhangi bir kamu kurum ve kuruluşunun vasıta olarak kullanılması suretiyle işlenmesi halinde kandıncı niteliği fazla olacağından, bu durum nitelikli hal olarak kabul edilmiştir'' denilmektedir. Fıkrada belirtilen banka veya kredi kurumları ile kamu kurum veya kuruluşlarının vasıta olarak kullanılmasında, maddede belirtilen kurumlara duyulan güven uyarınca, hile ve desise daha kolay yapılmakta, mağdurun araştımıa eğilimi ortadan kaldırılmakta, fiilin kandırcı niteliği daha fazla olmaktadır.

Somut olayda sanıkların eylemlerinde bir barıkanın aracı olarak kullanılıp kullanılmadığı, suçun mağdurunun kim olduğu husustarının açıklığa kavuşturulması bakımından kredi kartı sisteminin işleyiş biçiminin incelenmesi gereklidir.

Kredi kartı, bankalar ve kart çıkarmaya yetkili kuruluşların müşterilerine belirli limitler dahilinde açtıkları krediler ile nakit kullanmaksızın mal veya hizmet alımı veya nakit kredi çekme imkanı sağlamak için verdikleri ödeme aracıdır. Nakitsiz mal ve hizmet satın alma olanağı veren kredi kartlarının ilk uygulaması Amerika Birleşik Devletlerinde 1894 yılında başlamıştrr. Bu uygulama başlangıçta sadece kartı çıkaran firmanın işyerinden mal ve hizmet satın alma olanağı sağlamaktayken, 1950 yılında Diners Club'un kurulması ve "universal card" diye de nitelendirilen her yerde geçerli bir kartın oluşturulması, yine 1951-1953 yılları arasında yüzü aşkın bankanın kredi kartı çıkarması ile birlikte, kredi kartı uygulaması ABD'de büyük yoğunluk kazanmıştır. Sonraları kredi kartı kurumları arasında birleşmeler yaşanmış, neticesinde kurum sayısında azalma olurken, kredi kartı kullanımı ülke sınırlarını aşıp dünya çapında yaygınlaşarak uluslararası boyut kazanmış, ayrıca bu kartlar ile nakit çekme olanağı da sağlanmıştır.

Bugün için Amerika Birleşik Devletlerinde tüm dünyada da yaygın bir örgüte sahip bulunan başlıca dört büyük kredi kartı kurumu faaliyet göstermektedir.

Bunlar Diners Club, Amerikan Express Card, Bank-Americard. ( günümüzdeki Visa-Card'ın temelini oluşturmaktadır ) ve Master-Card'dır. ( Prof. Dr. Ömer Teoman, Hukuki Yönden Kredi Kartı Uygulaması, İst:-1996, 2. bası, sy.17 ).

Almanya'da ise, Amerikan kredi kartlarının tamamlayıcısı olarak "Eurocard" sistemi geliştirilmiştir ( Sedat Yetim, Kredi Kartları ve Tüketici Kredileri, SPK Yayınları, 1997, sy. 55 ).

Bunların dışında, dünyanın çeşitli ülketerindeki kredi kartı kurumları tarafından çıkartılan, ancak ülkemizde yaygın kullanım olanağı bulunmayan farklı isimlerde çok sayıda kredi kartları da mevcuttur.

Kredi kartlarının hizmete sunulması ve kullanımı ile ilgili olarak esas itibariyle üç taraflı bir bir sistem bulunmaktadır. Bu sistemde, kredi kartını çıkaran banka veya kurum, kart hamili ve üye işyerinden oluşan üç taraf vardır. Kart hamili, anlaşmalı işyerinden mal ve hizmet şeklindeki gereksinimlerini karşılarken, bedeli nakden değil ilgili satış belgelesini imzalayarak ödemiş sayılır. Buna mukabil satıcı ise, sattığı mal ve hizmetin bedelini, kredi kartını çıkaran kurumdan tahsil eder. Hamil de anlaşma koşullarına uygun olarak mal ve hizmet bedelini daha sonra kartı çıkaran kurum veya bankaya ödeyerek kart sistemindeki işlem akışını tamamlar.

Bu sistemde mal ve hizmet satımı sonrasında satıcı, kendisine ibraz edilen kredi kartını harcama belgesi ile birlikte ya "imprinter" adı verilen bir aygıtın içine yerleştirir, ya da kısaca POS adı verilen "Satış Noktası Terminali"nden geçirir.

İmprinter mekanik bir cihaz olup, üye işyeri başka bir deyişle satıcı bu cihazı kullanarak kredi kartının ön yüzündeki kabartma bilgileri ( kart hamilinin adı soyadı, kartın geçerlilik süresi, kart numarası gibi ) satış belgesinin üzerine geçirir, ayrıca satış tutarı ve tarihi gibi bilgiler de işletmenin görevlisi tarafından satış belgesinin üzerine elle yazılır.

POS adı verilen satış noktası terminali ise elektronik bir aygıttır. Bu aygıt, kredi kartının arka yüzündeki manyetik şerit bilgilerini okuyarak, uyarı listesi kontrolünü ve provizyon ( otorizasyon ) işlemini on-line olarak gerçekleştirir. İşlemin sonucunda aygıt, tamamen kendisinin düzenlediği harcama belgesini çıkarır.

Bu şekilde imprinter ya da POS aygıtı kullanılarak elde edilen harcama belgesi kart hamiline imzalatıldıktan sonra üye işyeri tarafından kartı çıkaran kuruma ibraz edilir, sözleşme ile belirlenen komisyon düşülerek, kalan bedel tahsil edilir.

Mal ve hizmet alımında kullanılan kredi kartını çıkaran kurumun, aynı zamanda mal ve hizmet satımını gerçekteştiren üye işyeri ile sözleşme yapmış olan kurum olması halinde üç taraflı bu sisteme başka banka ve kuruluşların girmesine gerek kalmaksızın sistem işlemektedir. Ancak mal veya hizmet alımında kullanılan kredi kartını çıkaran banka ya da kuruluşun, üye işyeri ile sözleşme yapan banka veya kuruluştan farklı olması halinde ya da Türkiye'deki bir banka tarafından çıkarılan bir kartın yurtdışında kullanılması, yine yurtdışındaki bir banka tarafından çıkarılan kredi kartının Türkiye'de kullanılması durumlarında ödemelerin takası konusunda bir takım işlemler yapılması ve sisteme sözleşmelerle başka banka ya da kuruluşların girmesi zorunlu hale gelmektedir.

"Yurtdışındaki bankalar veya kuruluşlar tarafından çıkarılan kredi kartlarıyla ülkemizde yapılan mal ve hizmet alımlarında ise, üye işyeri anlaşmalı olduğu bankaya veya kuruluşa başvurarak harcama bedelini tahsil etmekte, bu banka veya kuruluş da, kredi kartını çıkaran yurtdışındaki banka ya da kuruluştan bu bedeli geri almaktadır. Başka bir ifade ile, yurtdışındaki yabancı banka tarafından verilen kredi kartı ile Türkiye'de yapılan mal ve hizmet alımının bedelini uluslararası düzeyde akdedilen sözleşmeler ve üye işyeri sözleşmeleri gereği üye işyerine ödeyen Türk bankaları bu işlemlerde aracılık yapmaktadırlar.

Sübutu ve oluşu konusunda uyuşmazlık bulunmayan somut olay bu açıklamalar ışığında incelendiğinde;

Sanıklardan Aliş Suavi'nin yabancı uyruklu değişik kişilere yine çeşitli yabancı ülke bankalarından verilen Visa ve Master kartlarının sahtelerini piyasadan para karşılığı elde ettiği, tanıdıkları aracılığıyla temin ettiği imprinter ( el slip makinesi ) cihazını kullanarak bu kredi kartlarından sahte slip üreterek bankalarla "üye işyeri" sözleşmesi bulunan kişi ve kuruluşlarla anlaşıp sahte slipleri bunlara satmayı amaçladığı, hakkındaki mahkumiyet hükmü kesinleşen Emrullah Erdinç'e sahte sliplere müşteri bulması karşılığında menfaat vaadettiği, Emrullah'ın da önceden tanıştığı ve P.....A.Ş.'nin Elmadağ Şubesi ile "üye işyeri" sözleşmesi bulunan D... Oto Nakliyat Turizm Hiz. Tic. Ltd. Şti'nin ortağı ve sorumlu müdürü olan sanık Ahmet'e öneride bulunduğu, teklifi kabul eden sanık Ahmet'in banka tarafından kendisine verilen şifreyi sanık Aliş Suavi'ye bildirdiği, sanık Aliş'in de şifreyi kullanarak telefonla bankadan bu kredi kartları ile ilgili provizyon sormuş gibi işlem yaptığı ve günde 3-4 tane olmak üzere, gecçek mal ve hizmet alımı karşığında düzenlenmiş gibi toplam 31 adet sahte slip üreterek sanık Ahmet'e teslim ettiği, onun da sahte slipleri katılan P... A.Ş.'nin Elmadağ Şubesine ibraz ederek bu yolla 15 günlük süre içinde peyderpey 15.708.400.000 lira parayı tahsil ettiği, paranın bir kısmını da anlaşmaları gereği sahte sliplerin bedeli olarak sanık Aliş Suavi ile bu işlemlerde aracılık yapan hükümlü Emrullah Erdinç'e verdiği anlaşılmaktadır. Çıkardıkları kredi kartlarının sahteleri imal edilerek dolandırıcılık suçunda kullanılan yabancı ülke bankaları bu eylemden zarar gördüklerinden, dolandırıcılık suçunun mağdurlarıdır. Sanıklardan Ahmet'in ortağı ve sorumlu müdürü olduğu üye işyerine sözleşme gereği ödeme yapan katılan P.......A.Ş.'nin olaydaki konumu ise, yabancı bankaların çıkardığı kredi kartlarının sahteleri ile gerçekleştirilen dolandırcılık suçuna konu olan işlemlerde aracılık yapmaktan ibarettir. Bu nedenle sanıkların dolandırcılık suçunu bankayı vasıta olarak kullanmak suretiyle gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığının dolandırcılık suçunda bankanın aracı kılınmaması nedeniyle TCY.nın 504/3. maddesinde yazılı nitelikli dolandırcılık suçunun unsurlarının gerçekleşmediğine yönelen ve yerinde görülmeyen itirazının reddi gerekir.

SONUÇ : Açıklanan nedenle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının ( REDDINE ); dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 29.5.2001 günü oybirliği ile karar verildi.