Mesajı Okuyun
Old 28-02-2007, 17:57   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/14028
K. 2005/14140
T. 20.12.2005
• TEDBİR NAFAKASI ( Boşanma Davası Açılmaksızın İstemde Bulunulması - Nafaka Miktarının Kamu Düzenine İlişkin Olmadığı/Davalının Nafaka Miktarına İlişkin Kabulü Geçerli Olacağı )
• BOŞANMA DAVASI AÇILMAKSIZIN TEDBİR NAFAKASI İSTEMİNDE BULUNULMASI ( Davalının Nafaka Miktarına İlişkin Kabulü Geçerli Olacağı - Nafaka Miktarının Kamu Düzenine İlişkin Olmadığı )
• NAFAKA MİKTARINA İLİŞKİN KABUL ( Geçerli Olacağı/Nafaka Miktarının Kamu Düzenine İlişkin Olmadığı - Boşanma Davası Açılmaksızın Tedbir Nafakası İstenmesi )
1086/m. 95, 236
4721/m. 169
ÖZET : Boşanma davası açılmaksızın davalının evlilik birliği gereklerini yerine getirmediği ileri sürülerek eş ve müşterek küçük çocuk için tedbir nafakası isteminde bulunulmuştur. Ayrıca açılmış işbu davada, nafaka miktarı kamu düzenine ilişkin bir husus olmayıp, hakimin takdir yetkisinin bulunması da anlaşma ile nafaka miktarını belirlemelerine engel değildir. Ayrıca davacının anlaşmaya rağmen bu davayı açıp sürdürmesinde de hukuki yararı vardır. Nitekim davalının kabulünde olan nafakayı ödememesi halinde, elinde mahkemece ilam bulunmayan davacının alacağını tahsil etme imkanı olmayacaktır. O halde davalının nafaka miktarına ilişkin kabulü geçerli olup, mahkemece kabul doğrultusunda hüküm kurulması gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davada, davalının evlilik birliği gereklerini yerine getirmediği ileri sürülerek eş ve müşterek küçük çocuk için toplam 1.100.-YTL tedbir nafakası istenilmiş; mahkemece, ( davalının netice-i talebi kabulüne rağmen ) nafakanın hakim tarafından takdiri gerekeceği; davalının kabul beyanının mahkemeyi bağlayıcı sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kural olarak, feragat ve kabul, kati bir hükmün hukuki sonuçlarını hasıl eder ( HUMK md. 95 ). Ayrıca, hakim huzurunda iki taraftan birinin veya vekilinin ikrarı geçerlidir ( HUMK md. 236 ). İstisnalardan biri olarak, Aile Hukukuna ilişkin anlaşmalı boşanma kapsamında tarafların boşanma, velayet ve mali sonuçlar yönünden yaptıkları anlaşma hakim tarafından onaylanmadıkça mahkemeyi bağlayıcı bir sonuç doğurmaz ( TMK md. 166/3 ).

Somut olayda ise, boşanma davası açılmaksızın tedbir nafakası isteminde bulunulmuştur. Ayrıca açılmış işbu davada, nafaka miktarı kamu düzenine ilişkin bir husus olmayıp, hakimin takdir yetkisinin bulunması da anlaşma ile nafaka miktarını belirlemelerine engel değildir. Ayrıca davacının anlaşmaya rağmen bu davayı açıp sürdürmesinde de hukuki yararı vardır. Nitekim davalının kabulünde olan nafakayı ödememesi halinde, elinde mahkemece ilam bulunmayan davacının alacağını tahsil etme imkanı olmayacaktır. O halde davalının nafaka miktarına ilişkin kabulü geçerli olup, mahkemece kabul doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken yasal olmayan gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.