Mesajı Okuyun
Old 08-01-2010, 10:27   #10
ali ekmekçi

 
Varsayılan

zamanaşımı sorunu ....
2918 sayılı yasa
Zamanaşımı

Madde 109 - Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.

Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.

Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır.

Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.

818 sayılı yasa 60/II maddesi
Şu kadar ki zarar ve ziyan dâvası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsî dâvaya da o müruru zaman tatbik olunur.

ve ayrıca
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/3-109
K. 2009/178
T. 6.5.2009
• HAKSIZ FİİL DOLAYISIYLA TAZMİNAT ( Dava Edilen Kısım Alacağın Son Kısmı Olmadığından Görev Konusunun Belirlenmesinde Alacağın Tamamının Göz Önünde Bulundurulması Gerektiği )
• GÖREVLİ MAHKEMENİN BELİRLENMESİ ( Haksız Fiilden Doğan Tazminat - Dava Edilen Kısım Alacağın Son Kısmı Olmadığından Alacağın Tamamının Göz Önünde Bulundurulması Gerektiği )
• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Dava Edilen Kısım Alacağın Son Kısmı Olmadığı ve Alacağın Tamamı da Münazaalı Bulunduğu Takdirde Alacağın Tamamı Göz Önünde Tutularak Mahkemenin Görevli Olup Olmadığının Öncelikle Saptanması Gerektiği )
765/m.102, 455
818/m.60
1086/m.4,8
2918/m.109
ÖZET : Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava edilen kısım, alacağın son kısmı olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı bulunduğu takdirde alacağın tamamı göz önünde tutularak mahkemenin görevli olup olmadığının öncelikle saptanması gerekir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.

Somut olayda, dava edilen kısım, alacağın son kısmı olmadığından, usulün anılan hükmü uyarınca görev konusunun belirlenmesinde alacağın tamamının göz önünde bulundurulması gerekir. Bu durumda mahkemece; öncelikle davacıdan saklı tuttuğu tazminat miktarının ne olduğu sorulmalı ve saklı tutulan miktar ile birlikte önceden dava edilen 3.000,00 YTL.nin toplamı HUMK. 8/1 maddesi gereğince 2006 yılı için katsayı artış oranına göre hesaplanan 5.490,00 YTL’ yi geçtiği takdirde davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 01.02.2007 gün ve 2006/1107 E.- 2007/1169 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 08.11.2007 gün ve 2007/15583 E.-16654 K.sayılı ilamı ile;

( ... Davacı vekili dilekçesinde, davalıların murisinin kullandığı araçta yolcu olarak seyir halinde iken kaza yapması sonucunda davacının sağ omzunda hareket kısıtlılığı olacak şekilde yaralandığı ( murisin ise kaza nedeniyle hayatını kaybettiği ) ve malül kaldığını belirterek 1.000-YTL. maluliyet, 2000-YTL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; trafik kazasının 2.5.2000 tarihinde meydana geldiğini, davacının aynı davalılar aleyhine aynı tazminat istemine ilişkin olarak Kütahya İş Mahkemesine 26.11.2001 tarihinde dava açtıkları ve mahkemece verilen görevsizlik kararından sonra dosyanın takip edilmediğini, bu davanın ise 18.4.2006 tarihinde açıldığını; 2918 sayılı Yasanın 109/2-b, B.K.nun 60.md. öngörülen zarar ve faili öğrenme tarihinden itibaren öngörülen iki yıllık ve bir yıllık zamanaşımı sürelerinin dava tarihi itibariyle dolduğu gerekçe gösterilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Oysa, Borçlar Kanununun 60.maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, tazminat davası ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olursa o zamanaşımı uygulanır. B.K.mad.60/2 uyarınca, ceza davası zamanaşımının uygulanabilmesi için, ceza davasında tazminat istenmesi gerekmediği gibi, eylemi işleyen hakkında ceza davasının açılmış ya da mahkumiyet kararı verilmiş bulunması da gerekli değildir. Yalnızca haksız eylemin suç niteliğini taşıması yeterlidir. O halde, zararlandırıcı eylemin suç niteliği varsa, o suç için Ceza Yasasının öngördüğü dava zamanaşımı süresi uygulanır.

Bu nedenle; mahkemece, uzamış zamanaşımı süresi dikkate alınmak suretiyle işin esası incelenmek ve sonucu dairesinde hüküm kurmak gerekirken, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru görülmediği... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı A... T... vekili 18.04.2006 harç tarihli dava dilekçesinde; Dava dışı M... T...’ün kullandığı minibüsün içerisinde davacı A... T... ve arkadaşları olduğu halde, 02.05.2000 tarihinde seyir halinde iken, davalıların murisi A... K... ’nın kullandığı aracın, minibüse çarpması sonucunda meydana gelen kazada, A... K... ve aynı aracın içinde bulunan A... K...’nun öldüğü, minibüsün içinde bulunan davacının ise sağ omzunda hareket kısıtlılığı olacak şekilde yaralandığını ve malül kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik;1.000-YTL. maddi, 2000-YTL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar N... K..., N... B... ( K... ), O... K... vekili 11.05.2006 tarihli cevap dilekçesinde; davanın, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.

Yerel Mahkemece, 2918 sayılı Yasanın 109/2-b ve B.K.nın 60.maddelerinde öngörülen zarar ve faili öğrenme tarihinden itibaren iki yıllık ve bir yıllık zamanaşımı sürelerinin dava tarihi itibariyle dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Özel Dairece, yukarıda belirtilen gerekçe ile karar bozulmuş, mahkemece; olayda ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği, ancak TCK.455/2-son, 102. maddelerinin öngördüğü 5 yıllık zamanaşımı süresinin dahi dolduğu gerekçesiyle ilk hükümde direnilmiştir.

Davacı, dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin dava hakkını saklı tutarak maddi tazminatın bir kısmını ( 1000,00 YTL. ) dava etmiş, toplam maddi tazminat talebinin ne kadar olduğunu yargılama aşamasında açıklamadığı gibi, mahkemece de davacıya açıklattırılmamış, bu hususta bilirkişiden rapor da alınmamıştır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 4. maddesinin ikinci fıkrasına göre, dava edilen kısım, alacağın son kısmı olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı bulunduğu takdirde alacağın tamamı göz önünde tutularak mahkemenin görevli olup olmadığının öncelikle saptanması gerekir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.

Somut olayda, dava edilen kısım, alacağın son kısmı olmadığından, usulün anılan hükmü uyarınca görev konusunun belirlenmesinde alacağın tamamının göz önünde bulundurulması gerekir.

Bu durumda mahkemece; öncelikle davacıdan saklı tuttuğu tazminat miktarının ne olduğu sorulmalı ve saklı tutulan miktar ile birlikte önceden dava edilen 3.000,00 YTL.nin toplamı HUMK. 8/1 maddesi gereğince 2006 yılı için katsayı artış oranına göre hesaplanan 5.490,00 YTL’ yi geçtiği takdirde davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekir.

Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı HUMK.’un 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 06.05.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

iyi çalışmalar...