Mesajı Okuyun
Old 18-09-2006, 09:10   #112
Merhaba

 
Varsayılan Kadın cinayetine fetva

Şükrü KÜÇÜKŞAHİNskucuksahin@hurriyet.com.tr

hurriyet.com.tr 18 eylül 2006




Kadın cinayetine fetva


KADIN Merkezi (KA-MER) Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 23 ilde kadın, kadına yönelik şiddet, namus cinayetleri gibi konularda çalışmalar yapıyor.

Başkan Nebahat Akkoç ve arkadaşları, Ankara’ya gelerek hem dernekleri hem de çalışmaları ile ilgili bir sunum yaptılar.

Bu konularda duyarlılığı olan herkese çarpıcı gelecek bilgiler verdiler.

Aralarında ’damdan düşmüş’ bir kadının da yer aldığı sunumu yapan Ka-Mer üyelerinin yaşadıkları karşısındaki yorgunlukları yüzlerinden okunuyor.

Doğrusu yorulmak için onlar gibi olayların içinde yer almanız bile gerekmiyor, anlatılanlar yetiyor, artıyor da.

CİNAYET ARALIĞI KISALDI

Akkoç’un verdiği rakamlara göre son iki yılda Ka-Mer’e başvuran kadın sayısı, önceki yıllara göre ikiye katlanmış.

Ama ilginç bir gelişme olmuş.

Daha önce aile meclisinin kararından sonra infaz ilk beş ay içinde gerçekleştirilirken, kamu ve sivil otoritenin duyarlılığı artmaya başlayınca, engellenmesin diye, cinayetler ilk bir ayda işlenmeye başlanmış.

Bu acımasızlığa ve gözü karalığa Akkoç’un bir ilavesi daha var:

"Cinayetin işleneceğini köyün imamı, muhtarı ve öğretmeni de dahil herkesi biliyor. Bilmedikleri sadece zamanı; ama hepsi susuyor."

Anlayacağınız ortada toplu failli seri cinayetler söz konusu. Akkoç’un şu sözleri de bu düşüncemi destekliyor:

"Cinayeti işleyecek bile belli. Kardeş diyelim. Cinayete kadar kimse bu kardeşle konuşmuyor. Görünmemek için çatılardan geçip evine giden kardeşler var. Ayrıca o güne kadar kimse aile ile konuşmuyor, alışveriş yapmıyor."

Cinayetlerde bunlar kadar önemli ve düşündürücü bir yön daha var.

Akkoç, aile meclislerinden alınan bu kararların, mutlaka dini otorite olarak görülen birine onaylatıldığını, fetva alındığını söylüyor.

Akkoç, bu kişinin Diyanet’le bağlantısı olmadığının ise altını çiziyor.

ALLAHLIK MÜDÜRLER

Ka-Mer’e başvuran 125 kadın arasında tek bir üniversite mezunu yer almazken, 42’sinin okuryazar olmaması sorunun eğitim boyutunu ortaya koyuyor.

Akkoç, bu nedenle ’eğitim’ diyor; ama başka önerilerde de bulunuyor.

İmam-öğretmen-muhtar duyarlılığı bile çok cinayeti önleyebilir, diyor.

Akkoç, Diyarbakır Valisi Efkan Ala ile polisten övgüyle söz ediyor.


"Polis beklenenden daha kısa zamanda duyarlılığını ortaya koydu. Hiçbir şey yapamazsa, tehlike altındaki kadını nezarette konuk ediyor" diyor.

Ancak Akkoç, Sosyal Hizmetler İl Müdürlerinin bazıları için, "Allahlık" tanımını yeğliyor.

En az 50 garip örnek verebileceğini söyleyen Akkoç, devam ediyor:

"Yaptıklarını anlamak mümkün değil. Kadıncağız canını zor kurtarmış. Biz de bir süreliğine götürüp sosyal hizmetler müdürlüğüne bırakmışız. Akşama kadının il müdürleri tarafından kocasına teslim edildiğini görüyoruz."

Sunum gösterdi ki bu seri cinayetleri önlemek için alınacak çok yol var.

Ancak bu yolda muhafazakár kesimin siyaset adamlarına, din önderlerine, yazar-çizerlerine daha büyük sorumluluk düştüğü de ortada.

Bu kesim de namus cinayetlerine karşı sesini daha fazla yükseltmeli.

Örneğin; Diyanet İşleri Başkanı (dileriz hiç olmaz) bir kurbanın cenaze namazını bizzat kıldırsa, "Bu cinayetin dinle hiçbir alakası yok" mesajını en net vermiş olmaz mı?