Mesajı Okuyun
Old 30-01-2003, 11:12   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın.Önlenmesi Söz.(CEDAW) İht..Prot.Tavs.Kararlarr

CEDAW ve İHTİYARİ PROTOKOL

Prof. Dr. Feride Acar
B.M. CEDAW Komitesi Başkan Yardımcısı


Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW)
İhtiyari Protokolü 30 Temmuz 2002 tarihinde TBMM tarafından onaylanmış ve 02
Ağustos 2002 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. Gerekli prosedürün
tamamlanarak ilgili belgelerin 29 Ekim 2002’de BM’e verilmesiyle birlikte
Türkiye bu tarihten itibaren dünyada CEDAW İhtiyari Protokolü’ne taraf olan 48.
ülke konumuna gelmiştir. Kurallar gereği söz konusu Protokol belgelerin BM’e
teslim edildiği tarihten 3 ay sonrası olan 29 Ocak 2003’te yürürlüğe girecektir.
Bu durumun getirdiği yenilikleri anlayabilmek amacıyla CEDAW Sözleşmesi ve
İhtiyari Protokolün içeriğini gözden geçirmek uygun olcaktır.



CEDAW Nedir?

Birleşmiş Milletlerce 1979’da kabul edilen ve Türkiye’nin 1985 yılından bu yana
taraf olduğu “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi”
(CEDAW) Birleşmiş Milletler bünyesinde yer alan altı tane temel insan hakları
sözleşmesinden biridir. Bugün 168 devletin taraf olduğu bu sözleşme, kabulünden
bu yana uluslararası ortamda sürekli artan bir ilgi ve desteğin odağı olmuştur.
Günümüzde pek çok kişinin “Uluslararası Kadın Hakları Bildirgesi” olarak da
tanımladığı CEDAW, kadınlara karşı yapılan her türlü cinsiyete dayalı
ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve kadınların insan haklarını korumak amacına
yönelik yasal standartları bir araya getiren ve taraf ülkeler üzerinde bağlayıcı
niteliği olan tek uluslararası hukuk aracıdır.

CEDAW sözleşmesi kadınlara karşı ayrımcılığın tarih boyunca ve günümüzde dünyada
gösterdiği yaygınlık ve çeşitliliğin doğal bir sonucu olarak içeriği itibariyle
çok yönlü ve geniş kapsamlı bir metindir. Sözleşme, taraf devletlerde kadınların
kanun karşısında eşitliğinin sağlanmasının ötesine geçerek, kadınların (medeni
hallerine bakılmaksızın) siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamda
erkeklerle eşit konumda olmaları ilkesini benimsemekte, devletleri bu amaçları
hızla gerçekleştirmek için özel geçici önlemler almaya yöneltmekte ve kadınlarla
erkekleri ayırımcı kalıp yargılarla tanımlayan geleneksel ve kültürel davranış
kalıplarını ve tutumları dönüştürmek için önlem almaya zorlamaktadır. Bu
bağlamda CEDAW sözleşmesi hem yasalarda, hem de gerçek yaşamdaki ayırımcılığın
ortadan kaldırılması, kamu yaşamında olduğu gibi özel yaşam ve özellikle aile
ilişkilerinin ayırımcı kalıp yargılar ve davranışlardan arındırılmasını
öngörmektedir.

Kabulünden bu yana CEDAW’ın taraf ülkelerce uygulanması, devletlerin bu
sözleşmenin uygulanmasını denetlemek üzere oluşturulmuş olan 23 bağımsız
uzmandan oluşan CEDAW Komitesi’ne dört yılda bir verdikleri raporlar yolu ile
olmaktadır. Bu raporlarda taraf devletler sözleşmeyi uygulamak ve ülkelerindeki
kadınlara yönelik yasal yada kültürel temelli ayırımcı uygulamaları ortadan
kaldırmak için aldıkları önlemleri, diğer bir değişle, raporun kapsadığı dönemde
CEDAW’ı ülkelerinde uygulamak yolunda kat ettikleri mesafe ve karşılaştıkları
engelleri Komite’ye bildirmektedirler.


Sözleşmenin uygulanmasını daha etkili kılabilmek ve CEDAW’ın ruhunda ve metninde
yer alan kadınlara karşı her türlü ayırımcılığı ortadan kaldırmak yolunda
dünyada daha hızlı ve sağlam adımlar atabilmek amacı ile 6 Ekim 1999’da
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, CEDAW İhtiyari Protokolünü kabul etmiş ve aynı
yılın Aralık ayında ilk yirmi ülkenin taraf olması ile İhtiyari Protokol
yürürlüğe girmiştir.

İhtiyari Protokol Nedir?

İhtiyari Protokol CEDAW’ın taraf ülkelerce daha etkin uygulanmasını sağlamak
amacı ile mevcut denetleme mekanizmalarına ek olarak iki önemli ve yeni araçı
kadınların kullanımına açmaktadır. Bunlar “kişisel başvuru” hakkı ve Komite’nin
“inceleme” yetkisidir.

İhtiyari Protokol, CEDAW sözleşmesi ile tanınmış olan haklarının ihlal edildiği
iddiasını taşıyan kişilere veya böyle kişilerden oluşan gruplara, CEDAW
Komitesine doğrudan başvuru yapma hakkını tanımaktadır. Söz konusu başvurular
böyle kişiler adına üçüncü şahıslarca yapılıyorsa, şikayet sahibinin onayını
taşımak zorundadır. Bu tür kişisel başvuru haklarının tanındığı diğer
uluslararası mekanizmalarda olduğu gibi, CEDAW İhtiyari Protokolü’nde de başvuru
öncesinde ulusal yargı yollarının tüketilmiş olması gerekmektedir. İhtiyari
Protokol çerçevesinde yapılacak başvuruların yazılı ve imzalı olması gerekmekte
ve şikayet konusu olan hususun CEDAW Sözleşmesi kapsamında korunan haklarla
sınırlı olması gerekmektedir. Ayrıca, başka uluslararası yapı ve süreçlerce
incelenmiş veya incelenmekte olan, yada şikayet konusu olan olgunun taraf
devletin İhtiyari Protokolü kabulünden önce vuku bulduğu durumlara ilişkin
şikayetlerin, CEDAW Komitesince ele alınması mümkün değildir.

CEDAW Komitesince kabul edilen başvuruların incelenmesi Komitenin İhtiyari
Protokolün belirlediği çerçeve içerisinde oluşturulan iç tüzüğü gereğince
yapılacaktır. Bu bağlamda kişisel başvuruların Komitece ele alınması sürecinde
şikayete konu olan devletin açıklama getirme ve görüş bildirme hak ve
yükümlülüğü vardır. Komitece değerlendirilen başvurular sonunda taraf devlet,
Komite tarafından oluşturulacak görüş ve önerileri göz önüne almak ve bunlar
doğrultusunda hareket etmek durumundadır. Diğer bir deyişle Komite bir mahkeme
değildir. İhtiyari Protokolün tatbiki herhangi bir tazminat yada cezayı mümkün
kılmamaktadır. Amaç CEDAW Sözleşmesinin etkili uygulanması için taraf devletleri
yönlendirmektir. Taraf devletlerin kendilerine iletilen Komite görüş ve
önerilerini uygulayıp uygulamadıklarını izlemek amacı ile İhtiyari Protokol,
Komiteye kısa ve uzun dönemde bu konuları takip etme olanağını tanımaktadır. Bu
bağlamda Komite sonuçlandırdığı herhangi bir kişisel başvuruya ilişkin taraf
devletin müteakkip uygulaması hakkında o devletin düzenli CEDAW raporu
çerçevesinde de bilgi talep edebilmektedir.

İhtiyari Protokolün getirdiği ikinci önemli yenilik CEDAW Komitesi’ne tanınan
“inceleme” hakkıdır. Bu çerçevede Komiteye verilen yetki, İhtiyari Protokole
taraf olan ülkelerde CEDAW’da belirlenen hakların “vahim” veya “sistematik”
ihlali olduğu yönünde güvenilir bilgi alındığı zaman Komite tarafından o devlete
yönelik bir inceleme başlatabilme hakkıdır. Böyle bir inceleme için konuya
ilişkin doğru ve sağlıklı bilgi alma amacı ile Komite tarafından ilgili devletin
iş birliği ve ülkeye ziyaret gibi talepler yapılabilecektir. İnceleme sonucunda
CEDAW Komitesince oluşturulacak görüş ve öneriler şikayetçi taraf ve ilgili
devlete bildirilecektir.

Görüldüğü gibi İhtiyari Protokol, CEDAW Sözleşmesinin taraf devletlerce daha
etkili uygulanabilmesi yolunda atılmış çok ciddi bir adımdır. Ancak bu, bütün
uluslararası hukuk araçlarında olduğu gibi herşeyden çok taraf devletlerin ve
sivil toplumun söz konusu belgeyi kullanma niyet ve becerileri ile sınırlı bir
adımdır. Bu açıdan da İhtiyari Protokolün yalnızca kağıt üzerinde kalan bir
belge olmaması, gerçek kadınların gerçek hayatlarını etkileyen ve kadınların
insan haklarının “yaşanmasında” gerçek bir adım olabilmesi için herşeyden önce
topluma iyice duyurulabilmesi, sağladığı imkanların, niteliğinin ve sınırlarının
iyi anlaşılması gerekmektedir.

Türkiye ve İhtiyari Protokol

Türkiye Cumhuriyeti hem uluslararası yükümlülüklerini ciddiye alan bir
devlettir, hem de kadınların insan haklarının tanınması, korunması ve
ilerletilmesi yönünde, kadın hareketi ve kadın hakları konusunda çalışan sivil
toplum örgütleri ile sağlıklı ve örnek nitelikli bir dayanışma içinde olmuştur.
Böylesi bir alt yapının varlığı İhtiyari Protokolü, bu uluslararası aracın
yürürlüğe girmesinden sonra kısa sayılabilecek bir zaman süresinde Türkiye’de
kadınların kullanabilecekleri bir araç haline getirmiştir.

CEDAW Komitesi üyesi olarak ve Birleşmiş Milletler’de İhtiyari Protokolün
hazırlanması sürecinde Türkiye’yi temsil eden delegasyonda yer alarak İhtiyari
Protokol “çorbasında tuzu olan” bir kişi olarak, Protokolün ülkemizde kadınların
insan haklarının korunması ve kadınlara karşı ayırımcılığın ortadan kaldırılması
yolunda CEDAW Sözleşmesi’nin içerik ve ruhuna uygun adımlara vesile olmasını
diliyorum.

CEDAW ve STK Gölge Raporu




Birleşmiş Milletler ve STK’lar

Hükümetlerarası dialog ve ortak sorunların çözümü için bir ortam oluşturmak
amacıyla 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler (BM), ilk yıllarından beri
sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde olmuştur. BM Anayasasının 71inci
Maddesi, STK’ların BM ile olan ilişkisinin kurumsal çerçevesini tanımlıyarak BM
ve STK işbirliğini yasallaştırmıştır.

Bu işbirliği, özellikle kadın erkek eşitliği konusuna ilişkin uluslararası
politika ve hukuk çerçevesinin gelişiminde büyük önem taşımıştır. BM’nin
kuruluşu sürecinde aktif olarak çalışan kadın grupları, BM’in temel ilkeleri
arasına cisiyete dayalı eşitlik anlayışının girmesini sağlamışlardır. Bu
bağlamda, BM Anayasasının dört maddesi (Madde 1(3), 55, 68, 76) "…ırk, cinsiyet,
dil, din farkı gözetmeksizin..." ifadesi ile cinsiyet duyarlılığı kazanmıştır.
Yine kadın gruplarının çabaları ile Evrensel İnsan Hakları Beyannemesinde (1948)
“...all men...” ifadesi “all human beings are born free and equal” şeklinde
değiştirilerek, cinsiyet ayrımcılığını yansıtan dil en baştan engellenmiştir.

Kadın grupları, sembolik düzeydeki bu katkılarının yanı sıra, BM’de kadın erkek
eşitliği için gerekli olan kurumsal yapının oluşması yönünde de öncülük
etmişlerdir. Böylece, 1946 yılında Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC) bünyesinde
kadın sorunlarını ele almak ve kadın hakları ile ilgili politika üretmek üzere
Kadının Statüsü Komisyonu (CSW) kurulmuştur. Komisyonun kurulmasıyla, BM’de
kadın konusu ilk yıllardan itibaren öncelikli gündem maddesi olmuş ve daha
sonraki yıllarda atılacak olan önemli adımların önü açılmıştır.

CEDAW’ın Oluşumu ve STK’lar

Kadın kuruluşlarının çabası ve hükümet delegeleri ile yakın işbirliği yapmaları
sonucu altı yıllık yoğun bir çalışma ve müzakerelerden sonra, kadın haklarının
evrensel hukuku olan CEDAW sözleşmesi BM Genel Kuruluna sunulmuş ve 1979 yılında
onaylanarak 1981’de yürürlüğe girmiştir. Böylece, kadın erkek eşitliği konusu BM
bünyesinde hem siyasi (CSW) hem de yasal (CEDAW) çerçeve kazanmıştır. Bugün,
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 170 ülke CEDAW’a taraftır (bunların 47'si
Aralık 1999’da yürürlüğe giren İhtiyari Protokolü de onaylamışlardır).

CEDAW’a taraf devletler, 4 yılda bir ülkelerinde CEDAW ilkeleri gereği yapılan
düzenlemeleri ve bu doğrultudaki gelişmeleri yansıtan bir rapor hazırlıyarak
CEDAW Komitesine sunmakla yükümlüdürler. STK’lar raporlama sürecinde gerek resmi
raporun hazırlanmasında gerekse gölge rapor hazırlıyarak önemli rol oynarlar.
Ayrıca, CEDAW mekanizmasını yakından izleyerek hükümetlerinin taahütlerini
yerine getirmekte önemli bir baskı grubu oluştururlar.

Aşağıda gölge raporlarının hazırlanıp Komiteye ulaştırılması yönünde bazı pratik
bilgiler sunulmaktadır.

CEDAW Gölge Raporunun Hazırlanılması

Hükümet raporları genelde başarılı ve olumlu gelişmeler üzerinde yoğunlaştıkları
için sorunları yeterince yansıtmazlar. Bu nedenle, Komite STK raporlarına büyük
önem verir. Ancak, Komitenin değerlendirmesi resmi rapor temel alınarak
yapılacağı için STK’lar bu raporu dikkatlice inceledikten sonra gölge raporunu
hazırlamalıdırlar.

Gölge raporların hazırlanmasında STK’lar (ulusal ve uluslararası) arasında
iletişim ve işbirliği önemlidir. İşbirliği sonucu, mutabakata dayalı bir gölge
rapor hazırlanabileceği gibi, farklı öncelikleri olan ayrı ayrı raporlar da
hazırlanabilir. İkinci seçenek tercih edilecek olur ise, farklı raporlarda yer
alan ortak gürüşler derlenerek, STK mutabakat gürüşü (NGO consensus view) gibi
bir başlıkla 2-3 sayfalık bir rapor ayrıca Komiteye sunulabilir. (Koordinasyon
ve işbirliğini yansıtması bakımından çok etkili olacağını düşündüğüm bu yöntem
benim şahsi önerim, daha önce böyle bir uygulamanın olup olmadığını bilmiyorum.)
Ana rapor 20-30 sayfa arasında olmalı ve ana hatlarını içeren 3 sayfalık bir
özet hazırlanmalıdır.

Raporun İçeriği:
· Raporda yer alacak sorunlara çerçeve (context) teşkil edecek genel bilgilere
yer verilmeli;
· Sorunlar önceliklerine göre sıralanmalı ve CEDAW maddelerine göre sunulmalı;
· Pekin Eylem Platformu ve Pekin+5 sonuç belgesine atıfta bulunulmalı;
· İleri sürülen görüşler istatistik, gazete haberleri, araştırma sonuçları ve
somut örneklerle desteklenmeli;
· Sorunların kaynağının ya da uygulamada ortaya çıkan engellerin niteliğinin
anlaşılmasına katkıda bulunacak analizlere yer verilmeli;
· Ele alınan her sorun için engeller teşhis edilmeli ve çözüm önerileri
sunulmalı. Çözüm önerileri somut olmalı ve söz konusu aktörler, eylemler vs
belirtilmelidir. Öneriler geliştirilirken CEDAW Genel Önerileri ve Komitenin
ülkenin bir önceki raporuna ilişkin gözlemleri dikkate alınmalı ve ilgili
maddelere referans verilmelidir.

Raporun formatı (bu bir öneridir):
1. Tanıtım sayfası (başlık, yazar(lar), tarih)
2. Özet (raporda yer alan görüşlerin ana hatlarını içeren 3 sayfalık bir özet,
ana rapordaki sayfa numarasına referans verilmeli)
3. İçindekiler
4. Giriş (genel çerçeve ve raporun hazırlanışı ile ilgili bilgi)
5. Ana bölüm (antlaşma maddelerıne göre sorun ve çözüm önerilerinin sunumu)
6. Sonuç
7. Ek(ler) (şayet gerekiyorsa kanun maddesi gibi içeriğe ilişkin destekleyici
bilgiler olabileceği gibi raporun hazırlayan STK’ların isim ve haberleşme
bilgisi)

Raporun Sunumu ve CEDAW Oturumuna Katılım

Komite her CEDAW oturumunun birinci haftasında bir toplantısını STK
temsilcilerini dinlemeye ayırır. Bu toplantıya katılarak gölge raporu sunmak ve
Komite üyeleri ile bire bir görüşmelerde bulunmak yararlı olmaktadır. Ancak,
raporun Komite üyelerine, özellikle ülke raportörüne (DAW, IWRAW, UNIFEM ya da
Komite başkanından öğrenilebilir) ve Komite başkanına daha önceden ulaştırılması
gerekir. Ülke raportörü, ülke ile ilgili tüm belge ve raporları inceleyip
Komiteye bir analiz sunmakla görevlidir. Ayrıca, sonuç metnini de raportör
kaleme alır. Dolayısıyla, raportörle etkileşim içinde olmakta yarar vardır.

Oturuma katılacak olan STK’lar dağıtılmak üzere yanlarında 24 adet rapor
bulundurmalılar. DAW (Division for the Advancement of Women) oturumun başında
rapoların dağıtımı konusunda yardımcı olmaktadır, dolayısıyla, raporlar DAW
başkanına ulaştırılmalıdır.

Carolyn Hannan, Director
Division for the Advancement of Women
DC – 2, Rm. 1250
Tel. 1-212-963 9750 / hannan@un.org
(sekreteri - Marie Antoine 963 6903)

Birleşmiş Milletler binasına girebilmek için yine DAW’a baş vurmak gerekiyor:

Amina Adam, Chief
Coordination and Outreach Unit, DAW
Tel. 963 3169; adama@un.org

Yararlı Web Sayfaları

1- DAW – http://www.un.org/womenwatch/daw
2- UNIFEM – http://www.unifem.undp.org
3- IWRAW (International Women’s Rights Action Watch) – http://www.igc.org/iwraw
4- UNCHCR (UN High Commissioner for Human Rights) – http://www.unchcr.ch

(Bir BM kurumu olan UNIFEM ile bir STK olan IWRAW gölge raporlarının
hazırlanması ve CEDAW oturumuna katılım konularında STK’lara destek
sağlamaktadırlar. Bunlarla temasa geçmekte yarar olabilir.)



Yakın Ertürk
(DAW eski başkanı)
ODTÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi
ve Kadın Çalışmaları Ana bilim Dalı Başkanı
erturk@metu.edu.tr