Mesajı Okuyun
Old 15-02-2006, 13:29   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

GENEL TAVSİYE 3.sayfa


(r) Aile içi şiddeti yenmek için alınacak tedbirler arasında şunlar yer almalıdır:
(i) Gerektiğinde cezalandırma ve aile içi şiddet olaylarında sivil giderimler
(ii) Kadın aile bireyinin öldürülmesi veya saldırıya uğraması durumunda namus savunmasının yasalardan çıkarılması
(iii) Aile içi şiddet kurbanlarının güvenliği ve emniyetini sağlamak için sığınak, danışmanlık ve rahabilitasyon programları gibi hizmetler
(iv) Aile içi şiddet suçluları için rehabilitasyon programları
(v) Ensest veya cinsel tacizin meydana geldiği aileler için destek hizmetleri
(s) Taraf devletler aile içi şiddet,cinsel taciz ve önleyici,cezalandırıcı ve iyileştirici tedbirlerin kapsamını rapor etmelidirler
(t)Taraf devletler kadınların cinsel şiddete karşı etkin korunması için gerekli diğer önlemler arasında yasal tüm önlemleri almalıdır.
(i) Aile içi tecavüz,cinsel saldırı,işyerindeki tacizleri içeren tüm şiddet biçimlerine karşı kadınları korumaya yönelik sivil çözümler ve cezai yaptırımları içeren etkili tedbirler
(ii) Kadınların ve erkeklerin rolü ile ilgili tutumu değiştirecek eğitim programlarını ve halkı bilgilendirmeyi içeren koruyucu tedbirler.
(iii) Barınma,danışma,rehabilitasyon ve şiddet tehlikesi altındaki ya da şiddet kurbanı olan kadınlar için destek hizmetleri içeren koruyucu tedbirler.
(u) Taraf devletler cinsiyete dayalı şiddetin tüm biçimlerini rapor etmeli ve bu raporlar mağdur kadınlar üzerinde bu şiddetin etkileri ve her şiddet biçiminin tekrarlanma oranı hakkında ulaşılabilecek tüm bilgiyi içermelidir.
(v)Taraf devletlerin raporları kadınlara yönelik şiddetin üstesinden gelmek üzere alınan koruyucu,önleyici yasal tedbirler ve bu tedbirlerin etkileri hakkında bilgi içermelidir.

GENEL TAVSİYE NO. 20 (11. Oturum, 1992)
Sözleşmeye Çekinceler
1. Komite, 4 no.lu Genel Tavsiye’nin 28.2 maddesine göre taraf Devletlerin, Sözleşmeye yönelik çekinceleri karar altına aldıkları dördüncü toplantıyı anımsatmaktadır.
2. Komite, 1993 tarihli Dünya İnsan Hakları Konferansı hazırlıklarıyla bağlantılı olarak taraf Devletlere şunları tavsiye etmiştir:
(a) Sözleşmeye yönelik çekincelerin yasal etkisi ve geçerliliği sorununu, diğer insan hakları anlaşmalarına konulan çekinceler çerçevesinde ortaya çıkarmak;
(b) Bütün insan hakları anlaşmalarının yerine getirilmesini desteklemek amacıyla bu gibi çekincelerin yeniden düşünülmesi/muhakeme edilmesi;
(c) Diğer insan hakları anlaşmalarıyla karşılaştırmalı olarak, Sözleşmeye konulan çekinceleri ortaya çıkaran bir prosedürü dikkate alınması.

GENEL TAVSİYE NO 21 (13. Oturum, 1994)
Evlilik ve Aile İlişkilerinde Eşitlik
1. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine dair Sözleşme (Ek 34/180 sayılı Genel Kurul kararı), aile ve toplum içinde erkek ve kadının insan hakları açısından eşit olduğunu onaylamaktadır.
2. Ayrıca diğer sözleşme ve deklarasyonlar da, kadının aile içindeki durumuna ve statüsüne büyük bir önem vermektedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ([III] 217/A sayılı Genel Kurul kararı), Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Anlaşması (ek, [XXI], 2200 A sayılı karar), Evli Kadınların Vatandaşlığına dair Sözleşme (ek, [XI], 1040 sayılı karar), Evliliğe Rıza, Evlilik için Asgari Yaş ve Evliliğin Tesciline dair Sözleşme (ek [XVII] 1763 A sayılı karar), ve sonraki Tavsiye ([XX] 2018 sayılı karar) ve Nairobi Kadının İlerlemesine dair Planlama Stratejileri
3. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine dair Sözleşme, yukarıda anılı sözleşme ve bildirgelerde de düzenlenen, kadınların devrolunamaz haklarını yeniden dile getirmektedir. Fakat bu Sözleşme, kadının temel haklarının uygulamasının kısıtlanmasında kendisinin bu rolün anlamlı bir parçası olması; kadın ve erkek davranış biçimi; mantık çerçevesinde gelişen gelenek ve kültürün öneminin tanınması yolunda daha ileri bir adım atmaktadır.
Arka plan
4. Genel Kurulun 44/82 sayılı kararıyla 1994 yılı, Uluslararası Aile Yılı olarak kabul edilmiştir. Ulusal kutlamaları cesaretlendirmek ve desteklemek gibi işlemlerin yanı sıra Komite, aile içinde kadınların temel haklarına uygun olarak, anlamlı bir baskı oluşturma fırsatını elde etmeyi dilemektedir.
5. Uluslararası Aile Yılı’nın seçiminde dikkat çekici nokta şudur; Komite, aile içinde kadının statüsüne değgin Sözleşmenin özel anlam taşıyan üç maddesinin analiz edilmesi dilemektedir:
Madde 9
1. Taraf Devletler, vatandaşlığın kazanılmasında, değiştirilmesinde veya korunmasında kadın ve erkeğe ile eşit haklar tanıyacaklardır. Özellikle, kadının bir yabancıyla evlenmesi ya da evlilik sırasında kocanın vatandaşlığını değiştirmesinin, kadının da otomatik olarak vatandaşlığı değiştirmesine, vatansız kalmasına ya da kocanın vatandaşlığına geçmek için zorlanmamasını sağlayacaklardır.
2. Taraf Devletler, çocukların vatandaşlığı konusunda kadın ve erkeğe eşit haklar sağlayacaklardır.
Yorum
6. Vatandaşlık, topluma tam katılım için kritik bir noktadır. Genel olarak Devletler, ülkelerinde doğan herkese vatandaşlık verirler. Ayrıca, kişiye vatansızlık gibi insancıl nedenlerle vatandaşlık tanınabilir ya da bir anlaşma sonucu vatandaşlık kazanılabilir. Doğumla veya sonradan kazanılmış vatandaşlık statüsünden yoksun olan kadınlar, oy verme veya kamu hizmetlerinde görev alma hakkından yoksun bırakılmaktadır. Söz konusu kadınların kamu olanaklarından yararlanması ve ikamet yeri seçme hakkı da engellenebilmektedir. Yetişkin kadınlar vatandaşlığı değiştirebilme hakkına sahip olmalıdırlar. Kadınların vatandaşlığı, koca ya da babanın vatandaşlığını değiştirmesi ya da evlilik veyahut evliliğin sona ermesi gibi nedenlerle keyfiliğe bağlı olmamalıdır.
Madde 15
1. Taraf Devletler, yasa önünde kadın ve erkeğe eşit haklar tanıyacaklardır.
2. Taraf Devletler, medeni haklar temelinde kadınlara erkeklerinkine benzer hukuki ehliyet ve bu ehliyeti kullanmak için eşit fırsatlar tanıyacaklardır. Özellikle, kadınlara sözleşme yapma ve mülk idaresinde eşit haklar verecek ve mahkemelerde davanın her aşamasında eşit muamele edeceklerdir.
3. Taraf Devletler, kadınların hukuki ehliyetlerini kısıtlamaya yönelik hukuki sonuç doğuran her çeşit sözleşme ve benzeri özel işlemlerin tamamının geçersiz olduğunu kabul ederler.
4. Taraf Devletler, kadın ve erkeğe hukuki olarak ikametgâh seçme ve nakletmede eşit yasal hak tanıyacaklardır.
Yorum
7. Kadın, bir sözleşmenin unsurlarından biri ya da mali kredi sahibi olamadığında veya bu işlemleri sadece kocası ya da bir erkek akrabasının rızası ya da kefaletiyle yapabildiğinde, yasal özerkliğini kullanması engellenmiş demektir. Böylesi bir kısıtlama, kadının malın tek sahibi olmasını engeller ve benzeri diğer sözleşmelerin unsuru olmasına ya da kendi işinin yasal sahibi olmasına olanak tanımaz.
8. Bazı ülkelerde kadının dava açma ya da hukuki danışmanlık alma ya da mahkemelerden tazminat isteme hakları kısıtlanmıştır. Diğer bazı ülkelerdeyse, kadının bir tanık olarak konumu ya da tanıklığına verilen önem bir erkeğe göre daha az saygı görmektedir. Böylesi yasa ve gelenekler kadının haklarını etkili bir şekilde kullanmasını ya da malın eşit paylaşım hakkını elinde tutmasını sınırlar ve toplumun değerli, sorumluluk sahibi ve bağımsız bir üyesi olma hakkını azaltır. Ülkeler kadının medeni haklarını yasayla sınırladığı ya da kişiler ve kurumlar aynı şeyi yaptığında, kadının erkekle eşit haklara sahip olmasını engeller, bağımsızlığını ve kendini gerçekleştirme yeteneğini kısıtlar.
9. İkametgâh, yukarıda anılan ülkelerin gelenek hukukunda bulunan soyut bir kavramdır. Burada kastedilen, kişinin ikamet etme ve yargı yetkisini kabul ettiği ülkedir. Çocuğa, esas olarak ebeveyni sayesinde ikamet verilmektedir; Yetişkinlik çağında ise ikametgâh, kişinin normal olarak yaşadığı ya da sürekli olarak yaşamak istediği yeri gösterir. Taraf Devletlerin inceleme raporları da şunu göstermektedir; bir kadının ikametgâhını seçmesine yasa tarafından her zaman izin verilmeyecektir. İkametgâh, aynı vatandaşlıkta olduğu gibi, yetişkin bir kadının evlilik durumuna bağlı olmaksızın kendi isteğiyle değiştirilebilir olmalıdır. Kadının ikametgâhını seçme hakkı üzerine getirilen her türlü sınırlama, -benzer şekilde erkeklere de uygulandığı gibi- kadının yaşadığı ülkedeki mahkemelere başvuru hakkını sınırlandırabilir ya da özgürce bir ülkeye giriş çıkışına engel olabilir.
10. Başka bir ülkede yaşayan ya da çalışan göçmen kadınların –erkeklerde olduğu gibi- eşlerini, çocuklarını ve partnerlerini yanlarına alma haklarına izin verilmelidir.
Madde 16
1. Taraf Devletler, evlilik ve aile ilişkileri konusunda kadınlara karşı ayırımı önlemek için gerekli bütün önlemleri alacaklar ve özellikle kadın erkek eşitliği ilkesine dayanarak kadınlara aşağıdaki hakları sağlayacaklardır:
a- Evlenmede erkeklerle eşit hak,
b- Özgür olarak eş seçme, serbest ve tam rıza ile evlenme hakkı,
c- Evlilik süresince ve evliliğin son bulmasında aynı hak ve sorumluluklar,
d- Medeni durumlarına bakılmaksızın, çocuklarla ilgili konularda ana ve babanın eşit hak ve sorumlulukları tanınacak, ancak her durumda çocukların menfaatleri en ön planda gözetilecektir.
e- Çocuk sayısına ve çocukların ne zaman dünyaya geleceklerine serbestçe ve sorumlulukla karar vermede ve bu hakları kullanabilmeleri için bilgi, eğitim ve diğer vasıtalardan yararlanmada eşit haklar,
f- Her durumda çocukların çıkarı en üst düzeyde tutularak ulusal yasalarda mevcut veli, vasi, kayyım olma ve evlat edinme veya benzeri müesseselerde eşit hak ve sorumluluklar,
g- Aile adı, meslek ve iş seçimi dahil karı ve koca için eşit kişisel haklar,
h- Ücret karşılığı olmaksızın veya bir bedel karşılığında malın mülkiyeti, iktisabı, işletmesi, yönetilmesi, yararlanılması ve elden çıkarılmasında eşlere de eşit haklar,
2. Çocuğun erken yaşta nişanlanması veya evlenmesinin hiçbir kanuni etkisi olmayacak ve evlenme asgari yaşının belirlenmesi ve evlenmelerin resmi olarak kaydının zorunlu olması için yasama dahil gerekli tüm önlemler alınacaktır.
Yorum
Kamusal ve Özel Yaşam
11. İnsanın tarihsel olarak kamusal alanda ve özel yaşamdaki çalışmaları farklı şekillerde gözlemlenmiş ve buna uygun düzenleme yapılmıştır. Bütün toplumlarda özel ve yerel yaşamda geleneksel rollerini yerine getirmiş kadınların bu çalışmalarına uzun zaman ikincil çalışma muamelesi yapılmıştır.
12. Sözü edilen kadın çalışmalarının, toplumsal yaşamın sürdürülmesinde paha biçilmez yararı olması nedeniyle farklı ve ayrımcı yasalara ya da geleneklere başvurulmasının hiçbir koşulda haklılığı yoktur. Taraf Devletlerin raporları, halen bazı ülkelerde hukuksal eşitliğin olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla kadınlar, kaynakların kullanımında ve, evlilik ve toplumsal yaşamda eşitlik statüsünden yoksun bırakılmaktadır. Hukuksal eşitliğin var olduğu durumlarda bile, tüm toplumlar ikincil olarak değerlendirilen farklı rolleri kadınlara uygun görmektedir. Sonuç olarak, Sözleşmenin 24., 2., 5. maddelerinde ve özellikle 16. madde de yer alan adalet ve eşitlik prensipleri ihlal edilmektedir.
Çeşitli aile biçimleri
13. Aile kavramı ve biçimi devletten devlete, hatta aynı devlet içindeki dinler arasında bile değişmektedir. Aile hangi biçimde şekillenirse şekillensin ve söz konusu ülkedeki yasal sistem, din, gelenek ve töre ne olursa olsun, hukuksal alanda ve özel yaşamda aile içinde kadınlara davranış, Sözleşmenin 2. maddesinin gerektirdiği gibi bütün insanlara tanınan eşitlik prensipleriyle uyumlu olmalıdır.
Çok eşli evlilikler
14. Taraf Devletlerin raporları çok eşliliğin halen birçok ülkede uygulandığını göstermektedir. Çok eşli evlilikler, kadının erkekle eşit olma hakkını ihlal ettiğinden kadın ve ona bağımlı olanlar (çocuklar gibi, ç.n) için ciddi duygusal ve maddi sonuçlara neden olabilir. Bu tür evlilikler cesaretlendirilmemeli ve yasaklanmalıdır. Komite, endişeyle şunu belirtmektedir: Anayasaları eşit hakları garanti eden bazı taraf Devletler, özel hukuka ya da geleneksel hukuka uygun olarak çok eşli evliliklere izin vermektedirler. Çünkü bu, kadınların anayasal haklarını ihlal etmekte ve Sözleşmenin 5. maddesinin (a) hükmüne aykırılık oluşturmaktadır.
Madde 16/1 (a) ve (b)
15. Ulusal anayasalar ve yasalar Sözleşmeyle, gelenekle, töreyle uyum içinde olsa bile, gerçek yaşamda bu hukuk kaynaklarını uygulamasındaki başarısızlık Sözleşmenin ihlali anlamında olduğunu birçok ülke dile getirmektedir.
16. Kadının özgürce eş seçme ve evlilik yaşamına başlama hakkı, onun yaşamı, onuru ve bir insan olarak eşitliği bağlamında merkezi bir önem taşımaktadır. Taraf Devletlerin raporlarının incelenmesi şunu ortaya koymaktadır: Bazı ülkeler, gelenek, dinsel inanç ya da etnik köken temelinde zoraki evliliklere ya da yeniden evlenmelere izin vermektedir. Diğer devletler para karşılığında kadının evlenmesine izin vermekte ve kadının yoksulluğu onları ekonomik güvence amacıyla yabancılarla evliliğe zorlamaktadır. Kadının evlenip evlenmeyeceği, ne zaman ya

devamı sonraki sayafadadır.