Mesajı Okuyun
Old 26-11-2019, 09:59   #1
Turgut Aşcı

 
Varsayılan Sayıştay Yargısında Davaların Birleştirilmesi

Yürürlüğü sona eren mevzuatımız uyarınca yargılamaya esas raporlar, yargılama ile ilgili tüm hususlar tek bir rapor bünyesinde toplanarak oluşturuluyordu. Bu raporların yargılanması sonucunda da saymanların bir yıllık hesap ve işlemlerinin tamamı yargılanmış oluyordu. Bilindiği gibi yeni mevzuatımızla sayman hesaplarının bütün olarak yargılamasından vazgeçilerek, sadece kamu zararlarının yargılanması kabul edildi. Diğer bir deyişle Dairelerimizin yargılama faaliyetleri kamu zararlarının yargılanması ile sınırlandırılmış oldu. Böyle olunca ayrı hesap ve işlemlerden doğan kamu zararlarının aynı rapor bünyesinde yargılanmalarına gerek kalmadı. Anayasa Mahkemesinin yargı fonksiyonumuz ile ilgili olarak almış olduğu son kararına göre Dairelerimizin birer hesap mahkemesi olduğu ve yargılamaya esas raporların da dava dosyası niteliğinde oldukları kabul edilmiştir*. Sayıştay yargısına intikal ettirilen kamu zararları birer davadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre açılan her dava için bir yargılama dosyası açılmaktadır. Anılan Kanuna göre aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemedebirleştirilmektedir. (6100/m.166) Geçmişte olduğu gibi yeni uygulamalarımızda da aynı hesap ve işlemlerden doğan birden fazla kamu zararı fıkralar halinde (a, b, c, … şeklinde) ayrılarak aynı sorgu ve rapor maddesinde birlikte konu edilmekte, yani birleştirilmektedir. Bununla birlikte farklı maddelerin aynı rapor bünyesinde toplanması davaların birleştirilmesi anlamında olmadığından Usul Hukukuna aykırı olmaktadır. Nitekim bu aykırılık ilâmların tebliğe hazırlanması aşamasında daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki; yargılama konusu birden fazla madde için birleştirilerek düzenlenen ilâmlar sorumlular itibariyle parçalanarak tebliğ edilmektedir. Bu şekilde yapılan tebliğ işlemleri ile ilâmların bütünlüğü bozulmuş, diğer bir deyişle ilâmların hukuki nitelikleri sakatlanmış olmaktadır. Dolayısıyla hem birden fazla madde için tek rapor ve tek ilâm düzenlenmesi hem de ilâmların parçalanarak tebliğ edilmesi yargılama usul hukukuna aykırı olmaktadır.

Sonuç olarak; aynı hesap ve işlemlerden doğan kamu zararlarına ilişkin olarak düzenlenen her bir sorgu maddesinin bağımsız olarak yargılamaya esas rapor konusu yapılması ve bu raporların yargılanması sonucunda da ilâmların her bir rapor için bağımsız (münferit) olarak düzenlenmesi gerektiği düşünülmektedir.

Turgut AŞCI
E. Sayıştay Uzman Denetçisi

(*) Anayasa Mahkemesi’nin 13.11.2014 tarih ve E:2014/172, K:2014/170 sayılı Kararı.

Not: Sayıştay Dairelerinin Çalışma Usul ve Esaslarında “Yargılamaya esas raporda yer alan her maddeye ilamda yer verilir.” Denilmiş ise de; Anayasanın 142 nci maddesinde, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenlenme zorunluluğu getirilmiş olması karşısında, mevcut düzenlemenin hukuki bir geçerliliği bulunmamaktadır.