Mesajı Okuyun
Old 22-03-2012, 17:33   #34
Av. İlknur Çağın

 
Varsayılan

Avukatlık hem bedenen hem de zihnen yapılan bir iştir. Dünyadaki en saygın 2-3 meslekten biridir. Ülkemizde insanlar henüz değerini anlayamadı ama Avrupa'da ve Amerika'da avukatlar herkesten çok daha büyük saygı ve itibar görürler. Avrupa'da avukat olduğunuzu söylediğinizde karşınızdaki insan ceketini ilikler veya oturuşunu düzeltir vs.ama Türkiye'de ne yazık ki avukatlara hep yanlış ve kasıtlı yakıştırmalar yapılır. Bunun sebepleri kıskançlık, cehalet, bilinçsizlik olarak sıralanabilir. Ayrıca avukatlar aldıkları eğitimin ve mesleğin zorluğu dikkate alındığında genelde az kazanırlar. Meslek hayatı da çok yorucudur ve devamlı bir adliyeden diğerine koşturursun. Ancak; genellikle ülkemizdeki avukatlar ne kadar zorluklar çekselerde bu meslek güzel,onurlu ve saygın bir meslektir. "Siyah ve tek tip cübbemiz, hepimizin yasalar önünde eşitliğini, cübbemizin yeşil kısmı hukuk davalarını, kırmızı kısmı ise ceza davalarını temsil eder. Kamu hizmeti olduğundan cübbemizin cebi, bağımsız olduğumuzdan düğmeleri yoktur.
Siyah rengi ise yasaların otoritesini ve adalete hizmet eden mesleğimizin ağırlığını temsil eder. Adaletin rengi siyahtır. Zira tüm renkler siyahın içinde erirler. Yakamızdaki altın sarı yaldız ise idarenin temsilidir."

Avukatlığın ne kadar zor bir meslek olduğunu mesleğin çilesini çekenlerden başka kimse bilmez... Kimse bilmez o siyah cübbelerin içinde ne fırtınalar koptuğunu...
Haksızlığı haykırmak isterken düzgün cümleler kurmaya çalışmanın, kelimeler boğazına düğümlenircesine bir hakkın sancısını çekmenin ne demek olduğunu avukatlardan başkası anlayamaz... Avukat derdi satın alan insandır...

Cübbelerimizi giyip mahkeme huzuruna çıktığımızda unuturuz kadın ya da erkek, üzgün ya da mutlu olduğumuzu.
Temsil ettiğimiz tarafta yer aldığımızda kişiliğimiz cübbenin içinde kalır ve mesleğimiz konuşmaya başlar. Her gün gördüğümüz arkadaşımız bile olsa karşımızdaki, mahkeme önünde hak kavgası verir, duruşma bittikten sonra
arkadaşlığımıza devam ederiz. Ne de olsa aynıdır derdimiz; hakları sahiplerine ulaştırabilmek... Adaletin tecellisi için savaş veririz.

Her davada bir taraf kaybetmeye mahkum olduğundan bu avukatlığın başarısızlığı gibi görünür. Kimse hak yerini buldu demez. Kazanan hakim adildi der, kaybeden avukat
kötüydü der. Oysa adalet hakkı sahibine ulaştırmaktır, her hak iddia edeni hak sahibi yapmak değildir. Haksızlığı kabullenemeyenler mesleğimizi karalamak için avukatlara yalancı der. Onlara verilecek en güzel cevabı Mevlana söylüyor. "Biz bu mesleği hayal ettik, bu mesleğe aşık olduk.. "Aşk da davaya benzer, cefa şahididir... Şahit olmadan dava kazanılmaz.(Mevlana)"

Her şeye rağmen mesleğimizi sevdik ve sevmeye de devam edeceğiz... Çünkü avukatlar adaletin mimarıdırlar... Adalet olmazsa zulüm meydana çıkar...

Zulmün karşısında hiçbir toplum hayat bulamaz...