Mesajı Okuyun
Old 27-12-2010, 14:23   #19
detay82

 
Varsayılan

Sayın Av. Hakan Eren,

Yargıtay HGK nun bahsettiğiniz 23.06.2004 tarihli kararı, kendi içinde ve Yargıtay ın kendi yerleşik içtihatlarıyla çelişmektedir. Zira kararda manevi tazminatın ceza olmadığı ifade edilmesine rağmen ona caydırıcılık görevi yüklenmiştir.

Yargıtay HGK, yine manevi tazminata ilişkin, 2006/383 K. ve 2006/659 Karar sayılı kararlarının hiç bir yerinde caydırcılık gibi bir kriterden bahsetmemiştir.

Bilindiği üzere, caydırıcılık ceza hukukunun ve suç yaptırımlarının konusudur. Tazminat hukukunun konusu ise haksız eylemler sonucu doğan maddi manevi zararların tazminidir. Örneğin cezaların caydırıcılığından bahsedilirken tazminat miktarlarının caydırıcılığı pek tartışılmamaktadır.

Ceza hukuku ve tazminat hukuku arasındaki tek köprü ise şudur; kural olarak suç oluşturan her eylem, aynı zamanda haksız bir eylemdir.

Özel hukukta, suç vasfı taşıyan ve taşımayan haksız eylemlerde, caydırıcılık düşünülmeden, sadece zararın tazminine çalışılmalıdır. Suç oluşturan haksız eylemlerin caydırıcılığı ise ceza hukukuna bırakılmalıdır.

Ancak, sorumlunun ağır kusuru, umursamazlığı...vb hallerde manevi tazminatın daha fazla takdir edilmesi gerektiği iddia edilebilir.

Konu oldukça tartışmalıdır. Yargıtay da her olayda bu caydırıcılık kriterinden bahsetmemektedir. 4. HD. 2003/4618 E. sayılı kararında da hakaret suçuna ilişkin manevi zarar miktarında caydırıcılıktan bahsetmiştir. Ancak bu kararların istisna olduğunu ve genel kuralı kaldırmayacağını düşünmekteyim.
OĞUZMAN/ÖZ, s.679; HELVACI, s.167; ÖZEL, s.75 ( “telafi edici nitelik ister istemez tatmin ve caydırıcılık fonksiyonunu da beraberinde getirmektedir” demektedir). ; EREN, s.750. görüşü de kayda değerdir.

Konu, aşağıdaki makalede de çok güzel ele alınmıştır.

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_645.htm

Saygılarımla.