Mesajı Okuyun
Old 23-06-2011, 14:50   #4
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Av.Hakan EREN,

Alıntı:
Yazan Av.Hakan EREN
...Ancak ortada bir takip yoksa ve dolayısıyla iade edilecek bir icra da yoksa işte bu durumda kesinleşme şartı aranmaz; çünkü artık davanın konusu sadece bir paranın ödenmesinden ibarettir...
İİK m.72 düzenlemesinde, şartların gerçekleşmesi halinde verilecek olan tedbir kararı: İCRA TAKİBİNİN VARLIĞINA ilişkindir; başka bir deyişle İİK m.72'de bahsedilen tedbir, ortada bir icra takibi olduğunu/olması halini/olacağını ön şart olarak kabul eder.

İİK m.72: "...İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir..."

İstirdat davası nedir?

İİK m.72: "...Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.(1)

Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.(2)..."

(1) Menfi tespit davası zımnında alın(may)an tedbir kararından bahsedildiğine ve tedbir kararı da icra takibinin varlığı halinde söz konusu olduğuna göre istirdat davası, icra takibinin varlığı halindeki davadır.

(2) Takibe itiraz edilmemiş veya takibe itiraz edilmiş, fakat itirazın kaldırılmış olması halinden bahsedildiğine göre; istirdat davası, icra takibinin varlığı halinde söz konusu olan davadır.

Yani istirdat davası, borçlu olunmayan paranın, "icra takibinin varlığı" sebebiyle cebri icra tehdidi altında ödenmesi halinde söz konusu olan davadır. Sebepsiz zenginleşme davasının bir çeşididir; lakin kendisi değildir. Bu durumda şöyle diyebiliriz (konuyu açıklamak maksadıyla ) sebepsiz zenginleşme davası sonucunda alınan ilamın icrası için kesinleşmesi gerekmez; sebepsiz zenginleşme davasının bir çeşidi olan istirdat davası bunun istisnasıdır.

Neticeten sayın hocamın "ortada bir takip yoksa" ile başlayan cümlesindeki görüşüne sonucu itibariyle katılıyorum; lakin bu halde bahsedilen davanın adı, (ortada bir takip olmamakla) istirdat davası değildir* (diye düşünüyorum ).

* Farklı yönde yargıtay kararları ve doktrin görüşleri vardır; lakin yukarıda açıkladığım gerekçe sebebiyle bu görüşlere katılmıyorum.

Saygılar...