Mesajı Okuyun
Old 28-06-2009, 16:35   #147
Gemici

 
Varsayılan Ehrenmord = Namus Cinayeti

Ehrenmord son zamanlarda Alman dilinde sıkça rastlanan bir kavram. Bu kavrama eski sözlüklerde fazla rastlanmıyor. Kavramın Alman diline yerleşmesini göçmenler sağlamış diyebiliriz. Ehrenmord = Namus cinayeti kavramının anlamı, cinayeti işleyen kişinin, namusunu kirleten veya namusuna leke süren kişiyi, genelde bir kız veya kadını, kirlenen veya lekelenen namusununı temizlemek amacıyla öldürmesidir. Namus cinayeti belirli bir ruhsal duruma bağlı olarak plansız veya ön hazırlıksız işlenen bir çinayet değildir; Genelde planlı olarak, bazen aile ve yakın çevre tarafından, uzun süreli olarak hazırlanıp işlenir.

Benim namus cinayetleri konusundaki daha doğrusu bu cinayetleri işleyeler konusundaki düşüncem, bu kişilerin kendilerinin, belirli bir düşünce tarzının, belirli bir kolektif baskının kurbanları olduğu yönündedir. Asıl suçlu bu kişileri o cinayeti işlemeye zorlayan kolektif baskıdır, çevredir, cinayet işlendiğinde caniyi tebrik eden, o nu ‚bravo namuslu adammış, namusunu temizledi‘ diye öven çevredir; Caniden cinayeti işlemesini bekleyen ve işlemesi için baskı yapan, cinayeti işlemediği zaman o nu dışlayan ve namussuzlukla suçlayan ve dışlayan çevre. Benim gözümde asıl katil namus cinayetini işleyen kişi veya kişller değil, o na veya onlara bu cinayetleri işleten geleneksel düşünce tarzı, çevre ve kültürel yapıdır.

Yazdıklarımdan cinayeti işleyen kişilere daha az ceza verilsin anlamı çıkarılmasın; Planlıyarak ve öldürmek ve yok etmek kastıyla bir suç işleyen kişiye eylemine uygun en ağır ceza verilmelidir ama bu ağır ceza ile namus cinayetlerinin önünün alınamıyacağıda bilinmelidir. Bu türden cinayetleri önlemenin en etkin yolu, bu cinayetleri işleten düşünce tarzının eğitim yolu ile değiştirilmesi ve kolektif namus kavramı yerine insan haklarına saygılı bir düşünce tarzının yerleştirilmesidir.

Geçenlerde Alman basını kızkardeşini namus saiki ile öldüren bir Türk gencinin duruşması esnasında, gencin yakınlarının güvenlik güçlerine saldırdığını ve mahkemeyi baskı altına almaya çalıştıklarını bildirmişti. Aklıma şu soru takılıyor: ‚Nerede bu köhnemiş ve temel insan haklarını hiçe sayan düşünce tarzına karşı çıkacak olan insan hakları savunucuları, neden seslerini çıkarmıyorlar? İnsanlık onuruna saygı gösterilmesini sağlamaya çalışmak temel insanlık haklarına inanmış tüm güçlerin görevi değil mi, neden bu konuda sesini çıkaranların sayısı bu kadar az?‘

UNO tahminlerine göre bir senede namus cinayetlerine kurban giden kadın ve kızların sayısı 5.000 in üzerinde. Namus cinayetlerini islam dini veya belirli bir kültür çevresi ile açıklamaya çalışmak imkansız. Avrupadaki İslami çevreler bu cinayetleri açıkça kınıyorlar. Buna rağmen Almanya’da işlenen namus cinayetlerinin nüfuslarının çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu ataerkil bir toplumsal yapıya sahip ülkelerden gelen kişiler tarafından işlendiği de bir gerçek . 2005 senesinde yapılan bir araştırmaya göre işlenen toplam 42 cinayetin yüzde olarak sıralaması şöyle: Türkiye77, Lübnan 10, eski Yugoslavya 7, Afganistan 2, Ürdün 2, Fas 2

Alman basını 2006 senesinde Türkiye’deki üniversitelerde yapılan bir araştırmada öğrencilerin yüzde 30 unun namus cinayetlerini onaylamasını dehşet verici olarak değerlendiriyor. Almanya‘nın Entegrasyonla ilgili devlet bakanı Maria Böhmer bu sonuçtan yola çıkarak ‚namus cinayetleri‘ kavramının sadece alt tabakaya değil toplumun tün katmanlarına özgü bir olgu olduğu ve sonucunu çıkarıyor ve tabulaştırmadan konu üzerinde tartışılması gerektiğini beliertiyor. .

Alman basını Türkiye’deki bazı çevrelerin Almanya’da işlenen namus cinayetlerini burada yaşayan Türk kökenlilere mal etmeye çalıştıklarını ve bu düşünce tarzının gerçekleri inkar etmek anlamına geldiğini belirtiyor.

Bu mesajı yazamaın sebebi Almanya’nın Schweinfurt kentinde yaşıyan bir Türk babanın 15 yaşındaki kızını, basında çıkan haberlere göre, birkaç düzine bıçak darbesiyle öldürmesi. Öldürmeye gerekçe olarak kızın yaşayış tarzı ve bir erkek arkadaşının oluşu gösteriliyor. Komşuların anlattıklarına göre baba sakin ve çevresi tarafından sevilen ve şimdiye kadar herhangi bir kötü hareketi görülmeyen birisi olarak tanımlanıyor.

THS üyelerine iki soru:
1. Namus cinayetleri Türkiye’nin mi sorunu yoksa Türkiye’nin belirli bir bölgesinin mi?
2. Almanya’da ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde işlenen namus cinayetleri, daha Türkiye’deki büyük bir şehri görmeden doğrudan doğruya Avrupa’ya gelen ve okuma yazması bile olmayan, köyünden getirdiği değerleri konserveleyn bir azınlığın sorunu mu yoksa Türk toplumunun bir sorunu mu?
İki dedim ama üçüncü bir soru:
‚Kadının Namusu‘ var mı?


Saygılarımla