Mesajı Okuyun
Old 25-10-2011, 15:52   #7
concardia

 
Varsayılan

Uzun süredir foruma giremediğim için cevaplarınızı göremedim. Tüm meslektaşıma cevapları ve Yargıtay Kararları ile yol gösterdikleri için teşekkür ederim.

Bu sürede ben de bir kaç kitap çalıştım , yanıtlarınızla birlikte de kafamda yol haritam oluştu diyebilirim.

Alıntı:
Yazan egemen48
3.kişiye yolsuz tescil nedeniyle dava açamazsınız çünkü burada şu an 3.kişi sahte kimliğe güvenen kişi değildir,kimliğe güvenen kişi 2.kişidir şu an taşınmazda bulunan kişi 2.kişiden tapu kaydına güvenerek taşınmazı almıştır

Olayımı yanlış ifade etmiş olmalıyım, burada bahsettiğiniz şekilde 3.kişi bulunmamakta, yani sadece sahte kimliğe güvenen 2.şahıs bulunmaktadır. Bu nedenle sahte belgeye dayalı olarak tapu kaydına güven ilkesinin korunması söz konusu olmayacaktır. Çünkü MK 1024 "Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. " diyerek tanımı açıkça yapmıştır.

Diğer meslektaşlarımın da belirttikleri gibi yolsuz tescil söz konusu olduğu için MK 1023 hükmüne dayanılarak iktisabın geçerli olduğu ileri sürülemeyecektir.
Bu durumda Tapu İptal ve Tescil davası neticesinde tescilin asıl mülkiyet sahibi müvekkil adına geçirilmesi söz konusu olacaktır. Arsa üzerine yapılmış bulunan binanın, şahsın iyiniyeti aleyhine de delil teşkil edeceğini umuyorum.

Aynı zamanda sayın mylassos'un da belirttiği gibi Tapu İptal ve Tescil davasının reddedilmesi halinde, devletin sorumluluğuna da gidilerek kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminat davasından sonuç elde edilebilecektir. Nitekim Yargıtay Kararları da bu durumu destekliyor.

Ve kafamı karıştıran bina hususunda da; tescilin gerçekleşmesinden sonra men-i müdahale ve kal davası açılabilecektir gerçi iyiniyet ve bina değeri durumu güçleştirecektir. Ancak binaya ilişkin tek yapılabilecek yolun bu olduğunu düşünüyorum...

İlk defa tapuya ilişkin dava açacağım için fikirlerinize başvurma ihtiyacı hissettim, yol göstericiliğiniz için tekrar teşekkür ederim