Mesajı Okuyun
Old 28-07-2010, 11:09   #22
halit pamuk

 
Varsayılan

1) İdare tarafından açılan kamulaştırma nedenilyle kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili davasında, tespit edilecek bedelin içinde ürün zararının da bulunması gerekir.

Kamulaştırma Kanunun 20. maddesinde "Ekili arazinin boşaltılması hasat sonuna bırakılır. Hasat zamanının beklenmesi mümkün olmadığı hallerde kamulaştırmayı yapan idare, mahkemece takdir edilecek ekin bedelini tazmin etmek şartıyla, arazinin boşaltılmasını talep edebilir. Ekin bedeli 11 ve 12 nci maddeler uyarınca yapılan kamulaştırma değerinin tespitinde nazara alınmış ise, taşınmaz malın boşaltılması için tekrar bu bedelin tespit ve ödenmesi gerekmez."


"Davaya konu taşınmazın irtifak hakkı kurulan 136.67 m2'lik kısmı ile birlikte mülkiyet kamulaştırmasına konu olan 5377.82 m2 lik kısmında da mısır ürünü ekili olduğu ve davacı idare tarafından toplam 5514.49 m2 lik alanda ekili olan ürüne hasat zamanı beklenmeden el konulması nedeniyle zarar verildiği saptanmış olduğu halde, yalnızca 136.67 m2 lik alan için ürün zararı hesaplanıp hükmedilmesi," (18. HD Esas : 2005/8907 Karar : 2005/11370 Tarih : 01.01.2005)


2) Hasat zamanı beklemeden ürüne zarar verilmişse ve bu bedel kamulaştırma bedelinin içinde de değilse; ayrı bir dava ile bu bedelin tazmini adli yargıda talep edilebilir.

T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi

Esas : 2006/5181
Karar : 2006/7577
Tarih : 10.10.2006





KAMULAŞTIRMA YOLUYLA DAİMİ İRTİFAK HAKKI
EL KOYMA EYLEMİNİN HAKSIZ OLMASI
İDARENİN FİİLEN EL KOYMASI NEDENİYLE OLUŞAN ZARAR
HASAT ZAMANI BEKLENMEDEN FİİLİ EL KOYMA


Özet davalı idarenin fiilen el koyması nedeniyle dava konusu taşınmazlara güzlük ve kışlık ürün ekilememiş olmasından dolayı oluşan zararın gideriminin istenilebilmesi için, öncelikle bu el koyma eyleminin haksız olması, başka bir anlatımla idarenin taşınmazlara kamulaştırmasız el koyması yada el atmanın yasal dayanağının bulunmaması gerekir.

Somut olayda, davalı idarenin dava konusu taşınmazlara Kamulaştırma Yasasının 27. maddesi hükmüne uygun biçimde elkoymuş olması karşısında, ortada haksız eylem niteliğinde bir el koymadan söz edilemeyeceğinden; mahkemece, salt anılan Yasanın 20. maddesi hükmünde öngörüldüğü üzere idarenin hasat zamanını beklemeden fiili el koyması nedeniyle taşınmazlarda ekili bulunan karpuz ürününe verilen zarar bedeline hükmedilmesiyle yetinilmesi gerekirken, idarenin tesis kurma faaliyeti (doğalgaz borularını döşeme çalışmaları) yüzünden irtifaklı alanın davacı tarafından tasarruf edilememesi (bu alana güzlük ve kışlık sebze ekilememesi) nedeniyle oluştuğu ileri sürülen ekilemeyen ürün zararına da hükmedilmiş olması doğru değildir.



( 2942 s. Kamulaştırma K. m. 4, 10, 11, 20, 27 )




YARGITAY İLAMI

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümlerine göre yapılan kamulaştırma işleminden kaynaklanan zararın tazmini istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davacı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davacı ve davalı adına gelen olmadı. Dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Dava dilekçesinde, davalı idarece doğalgaz boru hattı geçirilmek üzere kamulaştırma yoluyla daimi irtifak hakkı tesis edilen 262 ve 263 parsel sayılı taşınmazlarda ekili bulunan karpuz ürününün hasat zamanı beklenmeden, idarenin Kamulaştırma Yasasının 27. maddesi uyarınca aldığı karara dayanarak bu taşınmazlara el koyması sonucu üzerlerindeki karpuz ürününün tamamen hasara uğradığı, ayrıca bu elkoyma tarihinden tesis kurma faaliyetinin (doğalgaz borularının döşenmesi çalışmalarının) sona erdiği güne kadarki süre içinde bu taşınmazların tasarruf edilememesi (irtifaklı alana güzlük ve kışlık sebze ekilememesi) nedeniyle davacının zarara uğradığı ileri sürülerek; fazlaya ilişkin işlem saklı kalmak kaydıyla 262 ve 263 parsel sayılı taşınmazlarda hasat edilemeden hasara uğrayan karpuz ürünü zararı ile güzlük ve kışlık ürün ekilememesinden dolayı oluşan zarar tutarı olarak 6.000.000.000 TL'nin fiilen elkoyma tarihinden itibaren işleyecek kamu alacakları için öngörülen en yüksek orandaki faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

Mahkemece davanın kabulü ile 6.000.000.000 TL. maddi tazminatın 2.7.2004 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

Davalı idarenin fiilen el koyması nedeniyle dava konusu taşınmazlara güzlük ve kışlık ürün ekilememiş olmasından dolayı oluşan zararın gideriminin istenilebilmesi için, öncelikle bu el koyma eyleminin haksız olması, başka bir anlatımla idarenin taşınmazlara kamulaştırmasız el koyması yada el atmanın yasal dayanağının bulunmaması gerekir. Somut olayda, dava dilekçesi içeriği ile tüm dosya kapsamından, özellikle Tarsus Asliye 2.Hukuk Mahkemesinin 2004/351 ve 2004/352 esas sayılı dosyaları içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu 262 ve 263 parsel sayılı taşınmazlardan kamulaştırma yoluyla doğalgaz boru hattı geçirilmek üzere idarece 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasının 27. maddesi uyarınca mahkemeye başvurularak 10. madde esasları çerçevesinde tespit edilen değerlerinin hak sahipleri adına bankaya yatırıldığı ve böylece 27. madde hükmü gereğince idarenin o taşınmazlara 2.7.2004 gününden itibaren fiilen elkoyma hakkının doğmuş bulunduğu anlaşılmaktadır.

Saptanan bu duruma göre, davalı idarenin dava konusu taşınmazlara Kamulaştırma Yasasının 27. maddesi hükmüne uygun biçimde elkoymuş olması karşısında, ortada haksız eylem niteliğinde bir el koymadan söz edilemeyeceğinden; mahkemece, salt anılan Yasanın 20. maddesi hükmünde öngörüldüğü üzere idarenin hasat zamanını beklemeden fiili el koyması nedeniyle taşınmazlarda ekili bulunan karpuz ürününe verilen zarar bedeline hükmedilmesiyle yetinilmesi gerekirken, idarenin tesis kurma faaliyeti (doğalgaz borularını döşeme çalışmaları) yüzünden irtifaklı alanın davacı tarafından tasarruf edilememesi (bu alana güzlük ve kışlık sebze ekilememesi) nedeniyle oluştuğu ileri sürülen ekilemeyen ürün zararına da hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 10.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.