Mesajı Okuyun
Old 14-12-2016, 10:41   #7
Av. Göztepeli

 
Varsayılan

Aşağıda sunduğum emsal Yargıtay kararında da görüleceği üzere, alacağınızı paydaşlardan herhangi birinden talep edebilirsiniz.

T.C. YARGITAY

18.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/11483
Karar: 2010/16087
Karar Tarihi: 13.12.2010


ÖZET: Borçlu kat malikinin müteselsil sorumluluğu yönünden tek başına bağımsız bölüm maliki olması ile paydaş olarak malik olması arasında fark bulunmamaktadır. Borcun tamamını ödeyen paydaşın diğer paydaşlara rücu etme hakkı her zaman mevcuttur. Mahkemece bu durum dikkate alınarak açılan davada bağımsız bölümün ortak gider ve aidat borcunun tamamına hükmedilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 67) (634 S. K. m. 20, 22)

Dava: Dava dilekçesinde icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve duruşma istemi pul yokluğu nedeniyle reddedildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, dava ve ıslah dilekçesinde anataşınmazın 350 numaralı bağımsız bölümün maliki olan davalının ortak gider ve aidat borçlarını ödemediğini ileri sürerek davalı borçlu aleyhine icra takibine giriştiğini, takibe itiraz edilmesi sonucu takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptalini takibin devamını, alacağın %40'ından az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini istemiş, davalı savunmasında dava konusu bağımsız bölümde paylı mülkiyete sahip olduğunu ve söz konusu borçtan tapudaki payı oranında sorumlu olması gerektiğini savunmuş, mahkemece davalının bu savunması doğrultusunda borcun tapudaki payına isabet eden bölümünden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.

634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 22. maddesine göre kat malikinin 20. madde uyarınca payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerin birinde kira akdine, oturma hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlarda müştereken ve müteselsilen sorumludur. Kat maliki ile kiracının, oturma hakkına veya başka bir sebebe dayanarak bu bağımsız bölümden devamlı surette yararlananların haklarıyla bağımsız bölümde paylı mülkiyete sahip olan tüm maliklerin hakları arasında herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. Söz konusu borcun Kat Mülkiyeti Yasasının 20. maddesinden kaynaklanması halinde bu borcun bağımsız bölümde payı bulunan kat maliklerinden müteselsil sorumluluk hükümlerine göre istenmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Müteselsil borcun özelliği gereği alacaklı borcun tamamını, ödeme kabiliyetine sahip olduğuna inandığı herhangi bir paydaştan isteyebilir. Borçlu kat malikinin 22. maddedeki müteselsil sorumluluğu yönünden tek başına bağımsız bölüm maliki olması ile paydaş olarak malik olması arasında fark bulunmamaktadır. Borcun tamamını ödeyen paydaşın diğer paydaşlara rücu etme hakkı her zaman mevcuttur. Mahkemece bu durum dikkate alınarak açılan davada bağımsız bölümün ortak gider ve aidat borcunun tamamına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.