Mesajı Okuyun
Old 14-11-2014, 18:50   #29
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.medine
Sayın meslektaşlarım ben bu türden bir davada hak düşürücü süre ile karşılaşmaktan korkuyorum. Görüşlerinizi bildirirseniz sevinirim.
Davacı müvekkil davalı işyerinde 12.09.2005 ve 31.01.2014 tarihleri arasında aralıksız çalışmış . Fakat arada işveren 30.04.2008-04.05.2008 tarihleri arasında 4 gün sigortalı göstermiş. Şimdi biz bu tarihler arasında hizmet tespiti davası açsak ;dava tarihinden önceki 5 yıldan evvelki yıllar için hak düşürücü süre ile karşılaşırmıyız.Benim aklımı karıştıran arada sigortalı gösterilen 4 gün. Acaba işveren bu 4 günü ;işçinin tespit davası açmasını engellemek için mi yapmış.
Ayrıca 30.04.2008 -04.05.2008 tarihindeki işe giriş bildirgesinde davacının imzası var ise ; davacının dava tarihinden itibaren hangi yıllara ait hizmet tespiti zamanaşımı savunması ile geçersiz olur. Ayrıca bu süre ZAMANAŞIMI mı HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE mi. Kafam karıştı

Sayın av.medine;

Hizmet tespiti davalarındaki 5 yıllık süre zamanaşımı değil, HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜREDİR. Bu süre de, kural olarak işverence kuruma hiç bildirim yapılmayan hizmetlerin geçtiği yıllar için işler. Kuruma hiç bildirilmeyen çalışmaların geçtiği yıllar konusundaki 5 yıllık hak düşürücü süre, her yıl için ayrı ayrı hizmetlerin geçtiği yılların son gününden (yani 31 aralık gününden) itibaren işlemeye başlar. Ancak, kuruma hizmetlerin eksik de olsa bildirildiği yıllardaki çalışılan tarihler arası için ise 5 yıllık hak düşürücü süre söz konusu değildir (zamanaşımı ise zaten yoktur; zamanaşımı savunması yerinde olmaz).

Bu durumda, mevcut olayda 30.04.2008 – 04.05.2008 arası için kuruma bildirim yapılmış olduğundan; işe giriş bildirgesinde işçinin imzası var ise, 05.05.2008 - 31.12.2008 tarihleri arası için -5 yıl geçmiş olsa da- hak düşürücü süre söz konusu olmayacaktır. Ancak, eğer ki işe giriş bildirgesinde işçinin imzası yok ise veya imza kendisine ait değilse, kanımca 01.01.2008 – 29.04.2008 arası da hak düşürücü süreye uğramaz (Yargıtay 21. H.D.’nin 2004/6010 – 9621 E./K. sayılı kararından: “……. Kural olarak işe giriş bildirgeleri sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, bildirgeyi hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını söylememiş ise, işe giriş bildirgesinin verildiği tarihten önceki çalışmalar, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurulmazsa hak düşürücü süreye uğrar. …… Ancak, işe ilk giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olmadığının saptanması halinde diğer deliller hep birlikte değerlendirilerek çalışmanın tespitine karar verilebilir. ..... Somut olayda, davacı, 03.03.2003 tarihli celsede işe ilk giriş bildirgesindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. Bu durumda mahkemece, hizmet tespiti davalarının özelliği dikkate alınarak işe giriş bildirgesindeki imza üzerinde yöntemince uzman bilirkişiler aracılığı ile inceleme yaptırılmak oluşacak sonuca göre hak düşürücü sürenin geçip geçmediği belirlenmek ve tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, .....").

01.01.2009 tarihi itibariyle de, 5 yıllık hak düşürücü süre ancak 31.12.2014 tarihinde dolacağından; 01.01.2009 – 31.01.2014 tarihleri arasındaki çalışmaların tespitini 31.12.2014 tarihine kadar hak düşürücü süreyle karşılaşmadan talep edebilirsiniz.

Neticeten, mevcut olayda 05.05.2008 ilâ 31.01.2014 tarihleri arasındaki hizmet süresi için hak düşürücü süre henüz dolmamıştır. 01.01.2008 ilâ 29.04.2008 arasını ise, işe giriş bildirgesinde davacının imzasının bulunup bulunmamasına ve yukarıda alıntıladığım gibi diğer emsal Yargıtay kararlarına göre ayrıca değerlendiriniz.

01.01.2008 öncesi ise, kuruma hiç bildirilmediğinden hak düşürücü süreye uğramıştır (Zira ben; hak düşürücü süre ile ilgili olarak işe giriş bildirgesinde işçinin imzasının bulunup bulunmaması konusundaki Yargıtay kararlarını, “işe giriş bildirgesinde işçinin imzası yoksa veya imza kendisine ait değilse, sadece bildirge tarihinden geriye doğru o yılın başından itibaren olan çalışmaların hak düşürücü süreye uğramayacağı şeklinde değerlendiriyorum. Yoksa, bu ve diğer emsal içtihatların, “işe giriş bildirgesinde işçinin imzası yoksa veya imza kendisine ait değilse, hiç bildirim yapılmayan önceki yıllardaki hizmetler de hak düşürücü süreye uğramaz” şeklinde değerlendirilemeyeceğini düşünüyorum).

Saygılarımla…