Mesajı Okuyun
Old 19-04-2007, 12:34   #8
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Bu konu, komşuluk hukukuna göre çözülmelidir.
Aşağıdak iki karar yolluyorum, biri doğrudan evcil hayvan beslemek ile ilgili, diğerinde ise komşuluk hukuku ile ilgili genel ilkeyi bulmanız mümkün.

Saygılar.


T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 1992/13261

K. 1993/1653

T. 15.2.1993

• KAT MÜLKİYETİ ( Oturduğu Dairede Köpek Beslenmesinin Yasaklanması Talebi )

• EVDE KÖPEK BESLEMEK ( Yönetim Planında Bu Konuda Yasak Bulunmaması )

• YÖNETİM PLANI ( Kat Mülkiyeti Kanunu - Rahatsız Etmeme Koşulunun Kanıtlanması )

• RAHATSIZ ETMEME KOŞULU ( Rahatsızlık Verip Vermediğinin Kat Maliklerinden Tanık Dinlenmeden Karar Verilemeyeceği )

• KAT MALİKLERİ ( Dairesinde Köpek Besleyen Malikin Diğer Maliklerin Rahatsız Olmadığını İspatlaması )

634/m.18, 28


ÖZET : Yönetim planında köpek beslenmesi konusunda bir yasak bulunmadığına göre Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan rahatsız etmeme koşulunun kanıtlanması gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde kiracı davalının oturduğu dairede köpek beslenmesinin yasaklanması istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Mahkemece dava, evde beslenen köpeğin her halükarda komşuları rahatsız edeceği gerekçesi ile kabul edilmiştir.
Yönetim planında köpek beslenmesi konusunda bir yasak bulunmadığına göre Kat Mülkiyeti Kanununun 18. maddesinin 1. fıkrasında yazılı "rahatsız etmeme" koşulunun kanıtlanması gerekir. Köpek, evcil bir hayvan olup günümüzde bir çok ailenin beslediği hayvanlardandır. O nedenle köpeğin bizatihi varlığının rahatsız edici bir unsur olarak kabulü mümkün değildir.
Mahkemece, dava dilekçesinde tanık deliline de dayanıldığı dikkate alınarak tarafların süresinde göstereceği tanıkların dinlenmesi ve bu şahadet dikkate alınarak köpeğin komşuları rahatsız edip etmediği saptanıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
Köpeğin rahatsız verip vermediği konusunda hiç bir tanık dinlenmeden yazılı olduğu şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.2.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx
T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/3505

K. 2006/5212

T. 5.5.2006

• KEŞİF ( Davacının Davalıya Ait Taşınmazdaki Ağaç Dal ve Kökleri İle Gölgesinin Taşınmazındaki Ekili Bitkilerine Zarar Verdiğini İleri Sürerek Ağaçların Kesilmesini Talebi - Mahkemece Uzman Bilirkişi Kurulu Aracılığı İle Yerinde Keşif Yapılması Gereği )

• KOMŞU TAŞINMAZDAKİ AĞAÇ DAL VE KÖKLERİNİN ZARAR VERDİĞİ İDDİASI ( Yerinde Keşif Yapılarak Taraf Taşınmazlarının Konumu Nitelikleri Yöresel Örf ve Adetler Özellikle Teknik Tarım Kurallarına Göre Davacının Bir Zararının Doğup Doğmadığı Tespiti Gereği )

• KOMŞULUK HUKUKU ( Hakimin Komşuların Hoşgörü Sınırlarını Aşan Bir Taşkınlığın Bulunup Bulunmadığını Saptayarak Zararı Giderici Önlemlerden En Uygununu Bulmak Kaçınılmaz Müdahaleleri Yapmak Suretiyle Özverileri Denkleştirmesi Gereği )

• UZMAN BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASI ( Zararın Tazmini Yönünde Bilimsel ve Gerekçeli Rapor Alınarak Önerilen Önlemlerden Olaya En Uygun Düşeni ve Adil Olanı Seçilmesi Gereği - Komşuluk Hukuku )

4721/m.683,737,740,741

ÖZET : Bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi zorunlu temel hukuk kurallarına göre, somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırlarını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptamak, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulmak, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirmek durumunda olan hakim tarafından, zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde taraf delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Davacının, davalıya ait taşınmazdaki ağaç dal ve kökleri ile gölgesinin taşınmazındaki ekili bitkilerine zarar verdiğini ileri sürerek ağaçların kesilmesini talep ettiği davada, mahkemece, uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile yerinde keşif yapılarak taraf taşınmazlarının konumu, nitelikleri, yöresel örf ve adetler, özellikle teknik tarım kurallarına göre davacının bir zararının doğup doğmadığı, zararın saptanması durumunda zararın tazmini yönünde bilimsel ve gerekçeli rapor alınmalı, önerilen önlemlerden olaya en uygun düşeni ve adil olanı seçilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; davacı, kayden maliki olduğu 586 ada 157 parsel sayılı taşınmazına komşu davalının sınırına diktiği kavak, fındık ve meyve ağaçlarının kök ve dallarının arazisine geçmek ve gölge yapmak suretiyle zarar verdiklerini ileri sürüp Türk Medeni Kanununun 740 ve 741. maddeleri çerçevesinde karar verilmesini ve zarar veren ağaç, dal ve köklerinin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı, davacının talebi üzerine yapılan tespitte, halen tecavüzünün olmadığı, ancak ileride ağaçları büyüdüğünde tecavüzünün olabileceğinin bildirildiğini; muhtemel duruma göre dava açılamayacağını, fiili olarak dava şartının gerçekleşmediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının sınırı boyunca dikmiş olduğu meyve ağaçlarının köklerinin davacının taşınmazı üzerinde bulunan bitki örtüsüne zarar verdiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı taşınmazındaki ağaç köklerinin ve gölgesinin 157 parsel sayılı taşınmazındaki ekili bitkilerine zarar verdiğini ileri sürüp ağaçların kesilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davalıya ait ağaçların kesilmesine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle, mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevler de yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde, ""Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir."" hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı Kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun için de zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Somut olaya gelince, 157 sayılı parselin davacıya, kuzeyinde yer alan 160 nolu parsel ile güneyinde yer alan 460 nolu parsellerin ise davalıya ait olduğu kayden sabittir. Davalının diktiği ağaçların kendi mülkiyet alanında kaldığı da tartışmasızdır.
Ancak, dava açılmadan önce yaptırılan tespitte dinlenen ziraatçi bilirkişi davalı tarafından dikilen ağaçlar bakımından muhtemel zarardan sözettiği halde ilk keşifte dinlenen Ziraat Mühendisi Olcay, davalının ağaçları sık biçimde diktiğini, bu durumun davacı taşınmazının tarım arazisi olarak kullanılmasını engellediğini, aynı bilirkişi 31.03.2004 günlü raporunda da ağaçların kök ve gövde gelişmeleri gözönüne alınırsa yıllar sonra davacı taşınmazının tarımsal açıdan etkileneceğini rapor etmiş, önlemler konusunda net bir görüş bildirmemiş, ikinci kez yapılan keşifte dinlenen Ziraat Mühendisi Erkan da, sınıra dikilen ağaçların büyümesi ile oluşacak zararların giderilmesi için mevcut fidanların sökülüp uygun seviyede dikilmeleri gerektiğini bildirmiştir.
Görüldüğü gibi, raporlarda muhtemel zarardan sözedilmekte ve raporlar birbirleriyle çelişki arzetmektedir.
Türk Medeni Yasasının bu tür uyuşmazlıklara çözüm getiren 740. maddesi, "bir ağacın dallarının ve köklerinin komşunun mülküne geçip zararına sebebiyet vermesi" halinde, ağaçların kesilmesinin istenebileceğini hükme bağlamıştır. Bu maddenin uygulanabilmesi için zararın oluşması şarttır. İleride oluşacak muhtemel bir zararın giderilmesi istenemez.
Hal böyle olunca, mahkemece uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile yerinde keşif yapılarak bilirkişilerden, yukarıdaki ilkeler uyarınca, taraf taşınmazlarının konumu, nitelikleri, yöresel örf ve adetler, özellikle teknik tarım kurallarına göre davacının bir zararının doğup doğmadığı, zararın saptanması durumunda zararın giderimi yönünde bilimsel ve gerekçeli rapor alınması, önerilen önlemlerden olaya en uygun düşeni ve adil olanı seçilip ona hükmedilmesi gerekirken, çelişkili raporlara itibar edilerek, davalının mülkiyet alanındaki tüm ağaçların dipten kesilmeleri sonucunu doğuracak şekilde ve komşular arasında yarar dengesi kurulmasına ilişkin ilke gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMY'nin 428. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 05.05.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx