Mesajı Okuyun
Old 08-04-2007, 00:58   #28
Hak Hukuk

 
Varsayılan Avukatlık ve Uçan Halı

Yapılan yorumların ekserisi, konu “Genç Bir Meslektaşın Mektubu” olunca, ister istemez, “Avukatlıkta ilk yıllarda para kazanılamadığı, iş gelmediği” minvali üzre yapılmış.Fakat mektubun satır aralarında biraz daha derine dalınca mektupta “ilk yıllarda iş gelmeme, para kazanmama”dan çok başka bir şeyden sözediliyor gibi geldi bana.Bunun ne olduğu açıklıkla belirtilmemiş:
“mesleğimi en iyi şekilde yapmak istememe rağmen 1 yıl içinde karşılaştıklarım hem ürküttü hem de yıprattı ve geri çekilmeme neden oldu. Herkese asılın diyemoral vermeme rağmen içimdeki uçurum giderek büyüyor kendimi burada kaybolmuş ve küçücük hissediyorum. Neleri beklerken nelerle karşılaştık”
İnsanın bu meslekte küçülmesine kaybolmasına neden olanlar “iş gelmeme, para kazanmama” değil, başka şeyler sanırım.Nedir bunlar?Aklıma gelenleri sıralayabilirim:
Mesleğe başlar başlamaz insanın içinde büyük bir şevk ve heyecan:Hukukun üstünlüğü..insanlara en iyi hukuki hizmeti sunacağım.En ufak bir hukuki eğrilik karşısında herkesi ayağa kaldıracağım.Yürürken, taşıdığım hukuki bilgi ve yeteneğimle her tarafı aydınlatacağım..
Tabi bunun için, daha önce hıtmettiğimiz ders kitaplarından sonra hemen Yargıtay içtihatlarına sarılırız;hiçbir açık bırakmamak için.Bir yıl iki yıl.. karıştırılacak kitap,içtihat kalmaz.Aşkla şevkle çalışmaya devam..Ama ne oluyor!Akşam okuduğumuz sabah aklımızdan gitmiş.Neden?Bunca kitabı dergiyi niye okudum?Neden her şey akşamdan sabaha değişiyor veya işe yaramıyor,hayatıma kolaylık katmıyor,beni uçurtmuyor bunca gayretim? Bir ömür sonra fark ediyor insan:her şeyden önce Türkiye’de içtihatlarda somut olay açıklanmıyor.Bir sürü uzun söz ama insanı asıl hayatın içine sokacak dosyadaki somut olay bize söylenmiyor.Bir Aihm kararını okuyorsunuz, o konudaki davada avukatlık yapmışsınız gibi yıllarca capcanlı gözlerinizin önünde;çünkü içtihatta verilmiş somut olay size o kadar zaman kazandırıyor ki,o kadar hamallıktan kurtarıyor ki!Şahsen yıllarca gece gündüz okuduğum içtihatların hukuk hayatımda çok az katkı yapmalarının nedeninin somut olayın içtihada hemen hemen hiç yansıtılmamış olmasından kaynaklandığını düşünüyor ve uçan halının üstünde yükselen “meslektaş”ları gördükçe o kadar çok hayıflanıyorum ki:Bu içtihatlara neden bu kadar zaman ayırdım;çünkü onlar o kadar hayatın dışında kalıyorlar ki ve somut olayı içermedikleri için, uçan halının üstünde giden “hukukçu”ların işlerini o kadar kolaylaştırıyorlar ki ( Kurt dumanlı havayı sever.)
Dediğim gibi aşkla şevkle işe sarılmış koşuyorken, yanıbaşınızdan uçan halıya binmiş gibi geçip yukarı basamakları çıkanları görüyorsunuz;ne ellerinde kitap,ne dergi ne içtihat!Ya nedir onları uçan halıya uçurtan.Bunların ayrıntısına, ancak meslektaşların görebileceği bir forum olsa girmek daha doğru olur.Bu yeteneklerin başında iktidarlara , bilirkişilere, ilgili ve yetkililere yakın olmak..yani “özel ve gizil iletişim” yeteneğine sahip olmak. Ama uçan halının üstünde gidenlerin yani avukatlık vitrinini dolduranların hukuki bilgi ve yetenekle çok az ilgisi olduğu rahatlıkla söylenebilir.Onların at oynattığı alan “hukukdışı ilişkiler”dir.
Avukatlık vitrinini dolduranlar..Yani “uçan halı”nın üstündekiler.Dışarıya halka avukatlık mesleğinin vitrinini maalesef bunlar dolduruyor.Bunlar kimdir,tarifleri nasıl yapılabilir:Bir kere,yüzde ondurlar; aşkla şevkle kitabı dergiyi, somut olayı anlatmak yerine onun kenarından köşesinden dolanmakla yetinen içtihatları okumakla zamanı telef etme icraatını kısa zamanda mesleğin hemen başında bırakıp başka kulvarlara geçme becerisini gösterenler..Hukuki bilgi ve yetenek yerine başkaca “gizil ve özel yetenek”lerini ön plana çıkaranlar..Bu yüzde onlardır bizi dışa karşı temsil edenler.Onların meslekte küçülmek kaybolmak veya mesleğini en iyi yapmak gibi bir sorunları olmaz,böyle şeylerle ilgilenmezler.
Her şeye rağmen, mesleğini en iyi şekilde yapmaya gayretinde olan bizler yüzde doksanız.Bir gün gelir yüzde doksanlar avukatlık vitrinini ele geçirecek ve uçan halıyı yırtıp atacağız.İşe Yargıtay içtihatlarına SOMUT OLAYI sokmak zorunluluğunu getirtmekle başlayabiliriz.Buradan kazanacağımız zamanla başımızı kaldırıp hukuku gerçek mecrasına oturtmak için daha çok uğraş verebileceğiz.İkincisi “çalışanla çalışmayan hiçbir olur mu” ilkesini çalıştırmak, bunu halka göstermek için yapılması gerekenler vardır.Mesela her beş yılda yapılacak, memuriyetteki kurumiçi sınava benzer bir sınavla, avukatlık vitrininin hukukun gerçek emekçileri ile doldurulması sağlanabilir. Adalet Bakanımız katıldığı her seminerde, “Şu bilirkişi saltanatından hukuku nasıl kurtaracağız” diye yakınıp duruyor.Türkiye’deki bütün bilirkişilerin benzer konulardaki raporları Barolar Birliği elinde toplanabilir ve buradan ilgili ilgisiz her avukatın ulaşabilmesi sağlanarak bu sayede olacak bir öz denetimle, aynı bilirkişinin benzer konuda “uçan halı üstündeki avukat dosyasına” başka, “aşağdakiler”e başka rapor vermesi önlenebilir.
Meslek hayatımda beni yıpratan ve ürkütenler yukarıdakiler oldu.”İş gelmeme, para kazanmama” nın mutluluğuma gölge düşürmesini şu sözle önlemeye çalıştım:”Çok eski bir bilmiş, mutluluk hiçbir yerde değildir demiş;eğer senin içinde değilse"