Mesajı Okuyun
Old 30-01-2009, 11:22   #2
abay

 
Varsayılan

Sorun, feragatin ne şekilde yapıldığıdır. Hakkın özünden feragat anlamında bir işlem varsa, vekalet ücreti verilebilir. Ancak, feragat kelimesi kullanılsa bile asıl ortaya konulmak istenen iradenin davayı geri alma olduğu anlaşılıyorsa, sulh havasının hakim olduğu ve bu nedenle vekalet ücreti takdir edilmeyeceğine ilişkin kararlar mevcuttur. Olayda feragate ilşikin, karşı tarafın bir beyanda bulunmadığından bahsedilmesi, haricen ödeme nedeniyle davadan vazgeçildiğini düşündürmektedir. Ancak davanın açılmasına sebebiyet verilmesi hususu davacı için de uygulanmaktadır ve ilk celsede feragat halinde yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemektedir. Aşağıdaki karar buna ilişkindir.

T.C. YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 1989/14756
Karar: 1989/3235
Karar Tarihi: 20.02.1989
ÖZET: Davacı dava açtıkdan sonra idare dava konusu parayı ödemiş olduğundan davacı davasından feragat etmiştir.Davacı bu nedenle dava açmakta haklı olduğundan ve ilk celse davadan feragat ettiğinden davalı vekiline ücreti vekalet takdir edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.


(1086 S. K. m. 94)
Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin ödenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Feragat nedeniyle davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okundu iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı dava açtıkdan sonra idare dava konusu parayı ödemiş olduğundan davacı davasından feragat etmiştir.

Davacı bu nedenle dava açmakta haklı olduğundan ve ilk celse davadan feragat ettiğinden davalı vekiline ücreti vekalet takdir edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 20.02.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/5324
Karar: 2002/10089
Karar Tarihi: 07.11.2002
ÖZET : Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi, dava açıldıktan sonra ödemede bulunmuş ve bu ödeme nedeniyle davacı tarafından 27.09.2000 tarihli ibraname ile davadan feragat edilmiştir. Davalı sigorta şirketi, dava açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı ise dava açmakta haklıdır ve açtığı dava sonucunda haksız çıkmış da değildir. Bu durum karşısında mahkemece, davalı sigorta şirketi yararına vekalet ücreti takdir etmenin mümkün bulunmadığı gözetilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.


(6762 S. K. m. 1301) (818 S. K. m. 386)
Dava: Taraflar arasında görülen davada Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 05.12.2001 tarih ve 2000/153-2001/404 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, davalıların maliki ve zorunlu trafik sigortacısı bulundukları aracın %75 kusurlu olarak çarpması sonucu, müvekkil şirkete kasko sigortalı aracın uğradığı ( 915.766.000 ) TL.nın sigorta ettirene ödendiğini, TTK.nun 1301. maddesi uyarınca onun haklarına halef olunduğunu ileri sürerek ( 686.824.500 ) TL.nın ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hasan G. vekili, müvekkilinin kusursuz olduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, davalı sigorta şirketi vekili, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı sürücünün 6/8 kusurlu bulunduğu, talep edilebilecek tazminat miktarının ( 649.324.500 ) TL. olduğu, davalı G...1 Sigorta A.Ş.nin 15.11.2000 tarihinde ( 528.220.000 ) TL.nı davacıya ödediği, bu meblağ düşüldükten sonra ( 91.104.500 ) TL.nın diğer davalı Hasan Gedik'ten tahsili gerektiği gerekçesiyle, davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davanın reddine, ( 91.104.500 ) TL.nın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı Hasan G.'ten tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili, temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Ancak dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi, dava açıldıktan sonra ödemede bulunmuş ve bu ödeme nedeniyle davacı tarafından 27.09.2000 tarihli ibraname ile davadan feragat edilmiştir. Davalı sigorta şirketi, dava açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı ise dava açmakta haklıdır ve açtığı dava sonucunda haksız çıkmış da değildir. Bu durum karşısında mahkemece, davalı sigorta şirketi yararına vekalet ücreti takdir etmenin mümkün bulunmadığı gözetilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.11.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.