Mesajı Okuyun
Old 25-01-2007, 13:27   #22
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

"KANUN NO: 4320

AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN

Kabul Tarihi: 14 Ocak 1998

Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 17 Ocak 1998 - Sayı: 23233

5.t. Düstur, c.37 - s.


Madde 1 - Türk Kanunu Medenisinde öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi halinde, (Değişik ibare: 4787 - 9.1.2003 / m.9) "Aile Mahkemesi Hakimi" re’sen meselenin mahiyetini gözönünde bulundurarak aşağıda sayılan tedbirlerden, bir ya da bir kaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başkaca tedbirlere de hükmedebilir."

Bu maddeden de anlaşılacağı üzere yasanın başlığının değiştirilmesi ( kadının korunmasına dair kanun) teklifi, yasa metninde de uyarlama gerektirecek ve çocukları ve diğer eşi dışarda bırakma riski taşıyacaktır.

Ruh ve beden bütünlüğünü korumak tüm insanlar için vazgeçilemez bir haktır. Bu akkın korunmasına ilişkin düzenlemeler "aile kurumu" çerçevesinde bu yasada yapılmak istenmiştir. ( Becerilebildi mi , bu ayrıca konuşulmalı elbette.) Bu yasaya evilik dışı ilişkilerin de dahil olması daha önce de belirttiğim gibi bir politik tercihtir. Dolayısıyla, yasanın değişmesi için önce bu tercihin değişmesi gereklidir.

Yasa koyucunun bu tercihinin yakın zamanda değişmeyeceğini düşünüyorum. Bunun sebepleri de hepimizce malumdur, sanırım. Bu durumda, daha pragmatik davranılmalı belki de. Kadınların şiddeti görme biçimlerinin tam ve doğru analizi tüm dünyada yapılmıştır, bu yeni bir bilgi değil. Bu bilgiler ışığında gerekiyorsa ceza yasasında ek düzenlemeler yapılmalı ya da ayrıca kadının korunmasına dair bir yasa önerisi üzerinde durulmalıdır.

Bunlar, kadına kaşı şiddetle ilgili pansumanlar olarak düşünülmeli, bence. Zamanımız ve toplumumuz için daha radikal olan ve salt bu nedenle daha uzun süre isteyen "aile"nin yeniden tanımlanması çabaları elbette sürdürülmelidir.

Saygılar.