Mesajı Okuyun
Old 09-09-2011, 16:39   #29
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Tespit Davası

Aşağıdaki karar TESPİT Davasının madde 106'nın açıkça anlatımı gibi..

T.C. YARGITAY

7.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/2288
Karar: 2005/2425
Karar Tarihi: 19.07.2005


Taraflar arasında aidiyetin tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı A____ A____ tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava niteliği ve içeriği itibariyle 3573 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatların aidiyetinin tespitine ilişkindir.

Mahkemece asıl davanın kabulüne karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Saptanan dava niteliği ve dosya içeriğine göre davacı tarafların dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirlenmiştir. Kural olarak tespit davasının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka iki özel koşula daha ihtiyaç vardır. Gerçekten sözü edilen ve aşağıda açıklanan koşulların öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında "TESBİT DAVASININ KENDİNE ÖZGÜ KOŞULLARI OLARAK NİTELENDİRİLMEKTEDİR"

Sözü edilen özel koşullara gelince;

1- Özel koşulların ilki, tespit davasının konusunu ancak bir hukuki ilişkinin oluşturabileceği tartışmasızdır. Gerçekten, tespit hükmü, hak ve alacakların doğduğu hukuki ilişkinin mevcut olup, olmadığını tespit etmekte olup, miktarları hakkında bir şey içermez. Bu nedenle uygulamada, konusu, yalnızca maddi vakıa yada vakıalar olan tespit davaların dinlenemeyeceği sonucuna varılmıştır, Kural olarak maddi vakıa yada vakıalar ancak hukuki bir ilişki ile birlikte tespit davasına konu olabilirler.

2- Davacının sözünü ettiği açık bir anlatımla öne sürdüğü hukuki ilişkinin, mevcut olup olmadığının, hemen tespitinde, hukuki bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar koşulu, tespit davasını hükme bağlayan tüm yasalarda öğretide ve uygulamada kararlılıkla aranmaktadır.

Öte yandan, bir hukuki ilişkinin, hemen tespitinde,
hukuki yararın varlığının kabul edilebilmesi için, üç koşulun birlikte olması zorunludur. Sözü edilen üç koşulu hemen açıklamak gerekirse;

A) Davacının bir hakkı veya hukuki durumunun halihazır bir tehlike İle ciddi biçimde tehdit edilmiş olması ve sözü edilen TEHLİKENİN YAKIN VE TEHDİDİN CİDDİ OLMASI GEREKİR.

B) Bu ciddi tehdit sebebiyle davacının hukuki durumunun tereddüt yada belirsizlik içinde olması, bu hususun davacı için bir zararı meydana getirebilecek nitelikte bulunması gerekir. Tehdit, objektif olarak değerlendirildiğinde, bir zarar doğurabilecek nitelikte olmalıdır.

c) Yalnızca koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hükmün sonuçlarını meydana getiren, cebri-icray'a yetki vermeyen bir başka deyişle icra ve infaz kabiliyeti bulunmayan TESBİT HÜKMÜNÜN BU TEHLİKEYİ ORTADAN KALDIRACAK NİTELİKTE OLMASI ZORUNLU OLDUĞU GİBİ, DAVACININ, HUKUKEN KORUNMA İHTİYACI DA HALİHAZIRDA BULUNMALIDIR. ÖZELLİKLE HUKUKİ YARAR KOŞULU TESBİT DAVASININ AÇILDIĞI GÜNDE MEVCUT OLMALI VE HÜKÜM VERİLENE DEĞİN VARLIĞINI DA SÜRDÜRMESİ ZORUNLUDUR. Açıklanan nedenle davacının, hukuki korunma (himaye) ihtiyacını, başka bir vasıta ile tamamen tatmin edebilmesinin, mümkün olduğu hallerde, hukuki ilişkinin mücerret tespitinde, hukuki yararının bulunmadığı bu nedenle tespit davası açamayacağı kuşkusuzdur.

Kural olarak, öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında "EDA DAVASI" açılmasının mümkün olduğu hallerde tespit davası açılmasında hukuki bir yararın bulunmadığı kabul edilmiştir.

Sözü edilen kuralın ayrık hali olarak "eda davası" ile elde edilecek tespit hükmünün kapsamı, tespit davası ile elde edilecek tespit hükmünün kapsamından daha dar ise, "eda davası" açılması mümkün olmasına rağmen, eda davasından, bağımsız olarak ayrı bir tespit davası açılabileceği de öğretide ve uygulamada kararlılık kazanmıştır.

Az yukarıda genel dava şartlarından ayrık olmak üzere tespit davasına özgü koşulların mahkemece resen gözetilmesi zorunludur. Bu hukuksal olguların ışığı altında duraksamasız belirtmek gerekirse HUKUKİ YARAR, DAVA KOŞULUDUR.

Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz davalı-karşı davacı A____. A____. tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 19.07.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

**Bu durumda işçi alacağı için "alacak miktarı için" tespit davası açılamaz gerçeği ortaya çıkıyor. Çünkü anlaşılan o ki, hizmet ilişkisinin varlığının tespiti yani hukuki ilişkinin varlığının tespiti istenebiliyor. hakkın varlığından kasıt "hakkın özü" o halde. Likit alacak değil.

*** E peki yasa koyucu 107/3'de kısmi eda davası açılabilen hallerde, tespit davası da açılabilir derken neyi kast etmektedir

Kısmi eda davası para alacaklarına (bölünebilir nitelikteki talep konusu) açılıyor. Tespit davaları Miktar içermiyor

Ne bileyim ben

Saygılarla...