Mesajı Okuyun
Old 03-02-2012, 01:32   #2
nephilis

 
Varsayılan

Sorunuzda "Takip Talebi İle Takibin Kesinleşmesi Arasında Gerçekleşen Zamanaşımı" durumu sözkonusudur. Bu durumda takibin kesinleşmesinden sonraki devre ile ilgili İİK.nun 71/II. maddesindeki zamanaşımı itirazında bulunulamaz. Eğer itiraz süresini kaçırmamış olsaydınız icra mahkemesince İİK.nun 168/5. maddesi gereğince İİK.nun 169/a madde koşullarında değerlendirme yapılarak bir karar verilebilecekti. Fakat sorunuzdan anladığım kadarıyla süre kaçırılmış gözüküyor. Bu durumda yapılabilecekler;
1-) Eğer müvekkilinize yapılan tebligat usulsüz ise öğrenme tarihinizide belirtmek suretiyle usulsüz tebligata ve zamanaşımına ilişkin itirazlarınızı aynı dilekçe ile İcra Mahkemesine yapabilirsiniz. Mahkeme tebligatın usulsüz olduğuna karar verir ve bildirmiş olduğunuz tarihi öğrenme tarihi olarak kabul ederse bu durumda zamanaşımı itirazınızı inceler.
2-) Yok eğer tebligat da usulüne uygunsa bu durumda yapılabilecek tek şey sanırım; alacağın takibin kesinleşmesinden önceki dönemde zamanaşımına uğradığından bahisle borcunuzun olmadığına dair menfi tespit davası açmak olabilir.

Kolay gelsin..

Ekleme: Gerçi 1975 tarihli şöyle bir karar var.Bu kararda böyle bir durumda menfi tespit davası açılamayacağı belirtilmiş. Yargıtay ilerleyen yıllarda bu konuda görüş değiştirmiş mi bilmiyorum. Belki farklı görüşte olan yeni tarihli kararlar mevcut olabilir.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1975/2912
K. 1975/4679
T. 7.7.1975
• MENFİ TESPİT DAVASI ( Zamanaşımına Dayanarak )
• ZAMANAŞIMI SAVUNMASI ZAMANI ( Ödeme Emrine Karşı )
818/m.62
2004/m.71,33,72
ÖZET : Zamanaşımı kurumu, alacağın takip tarihinden önce ya da sonra zamanaşımına uğraması durumları için ayrı ayrı sonuçlara bağlanmıştır. Takibin kesinleşmesinden sonra kimi sürelere uyulmamasından dolayı, alacağın zamanaşımına uğraması ve takibin yenilenmesi durumunda, İİK m.71,33-a ve 33 gereğince borçlunun zamanaşımını ileri sürmesi olanaklıdır. Buna karışılık, ikinci durumda, yani alacak, takip talebinden önce zamanaşımına uğramışsa, bunun, ödeme emrinin bildirimi üzerine, borçlu tarafından itiraz biçiminde ileri sürülmesi zorunluğu vardır. Tersi durumda, takip talebinden önce gerçekleşmiş zamanaşımına dayanılarak, takibin iptali istenemeyeceği gibi, icrada ödenmiş olan böyle bir borcun geri alınması da dava edilemez ( Borçlar Yasası, m.62 ) Yani icra takibine karşı borçlunun zamanaşımı itirazında bulunmaması, bu itirazından vazgeçmesi anlamındadır. Aynı nedenlerle, ödeme emrine karşı zamanaşımı savunmasında bulunmayan ya da hiç itiraz edemeyen borçlunun, artık borcun zamanaşımına uğradığından söz ederek "menfi tespit davası" açması olanağı yoktur.