Mesajı Okuyun
Old 05-05-2002, 12:08   #4
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Bilirkişilerin Sayısı

HUMK.m.276/III uyarınca, "yalnız bir kişi ehlivukuf intihap edilebilir. Üçten ziyade intihap olunamaz".
Ceza usulünde ise, bilirkişi sayısı konusunda herhangi bir sınır öngörülmemiştir.
Bazı kanunlarda, bilirkişi görüşüne başvurulması öngörüldüğü gibi bilirkişi sayısı da belirtilmiştir.
Örnek olarak TK.m.396/I’de anonim şirket esas sermayesinin azaltılmasına dair kararın alacaklıların menfaatlerine zarar vermeyeceği hususunun üç bilirkişi tarafından verilecek müşterek bir raporla” belgelenmesi aranmıştır.
HUMK.m.276/III hükmü, bilirkişinin en az bir en fazla üç kişi olabileceğini emretmektedir.
Buna rağmen, uygulamada üçten fazla bilirkişi seçilmesine az da olsa rastlanmaktadır.
Doğrusu, üçten fazla bilirkişi seçilmesi durumunda, eğer rapor usulünce hazırlanmış ve oybirliği ile imzalanmış ise, sadece bilirkişi sayısının kanuna aykırılığı gerekçesiyle raporun geçersiz sayılmaması gerekir.
Yargıtay, HGK., 12.03.1980, 7-1119/1404: "... Taşınmaz başında beş kişilik bilirkişi heyeti dinlenmiş olup bunlar aynı şekilde beyanda bulunmuşlardır. Her ne kadar HUMK'na göre 3 kişiden fazla bilirkişi seçilemezse de, bilirkişiler ittifakla beyanda bulunmuş olduklarından yapılan usuli hata sonuca etkili değildir..." (Aksi yönde bir karar için bkz. 15. HD., 09.11.1979, 1849/2230, YKD., 1980/9, s.1267 vd.).
İki kişinin bilirkişi olarak belirlenmesi, kanunun açık hükmü karşısında pekala mümkündür.
Ceza usulünde otopsinin iki hekim tarafından yapılması hükme bağlanarak bilirkişi sayısı kanunla belirlenmiştir (CMUK.m.79/II). Yargıtay HGK., 04.11.1981, 12-201/714: “Bir ya da üç kişi dışında iki kişilik bir bilirkişi kurulunun da oluşturulması mümkündür ve bilimsel görüşlere paralel olarak uygulama da bu doğrultudadır. İki kişilik bilirkişi kurulu seçilmesinin bazı sakıncalar doğurduğunun gözlenmesi, sonucu etkilemez” (YKD., 1982/5, s.625).
Fakat, iki kişinin ortak bir görüşte buluşması mümkün olmadığında, birbirini çürüten (nakzeden) iki farklı görüşten ibaret bir rapor hakime ışık tutamayacağından, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması zorunluluğu doğacaktır.
Özellikle, birden fazla uzmanlık bilgisinin gerekli olduğu ve farklı açılardan konunun tartışılması gereğinin bulunduğu vakıaların incelenmesinde birden fazla bilirkişiye başvurulmasının yararlı olacağı tartışmadan uzaktır.
Nitekim orman mühendisliği ve harita mühendisliği konularında uzman bilirkişilere ihtiyaç duyulan bir davada, Yargıtay bilirkişi kurulunun iki kişiden ibaret olması gerektiğini belirtmekten çekinmemiştir. 20. HD., 28.12.1995, 10488/17623 (YKD., C.23, S.5, s.762-764).
Fakat bunun dışında, birden fazla bilirkişi seçilmesinden mümkün olduğu ölçüde kaçınılması gerektiği, ilke olarak bir kişinin tercih edilmesi, birden fazla bilirkişinin gerekli olduğu durumlarda da -cimri davranılarak- ikinin üzerine çıkılmamasının daha pratik ve daha yararlı olduğu görüşündeyim.
Yargıtay, bazı kararlarında bilirkişi seçilmesini tavsiye ederken, bilirkişilerin sayısını da (çoğu kere üç olarak) belirlemektedir.
10. HD., 21.03.1996, 2331/2352: “SSK Hastanesinin kusurlarının uzman bilirkişilerce belirlenmesi gerekir. Bu konuda mahkemece yapılacak iş, tıpta uzman olan bir bilirkişi, iş güvenliği uzmanı bir bilirkişi ve bir de hukukçu olan üç kişilik bir bilirkişi heyetinden kusur raporu almak ..” (YKD., C.22, S.7, s.1074 vd.).
Uygulamada görüldüğü üzere, birden fazla kişiden oluşan bilirkişiler kurulunda, dosyanın genellikle kurul üyelerinden biri tarafından mahkeme kaleminden teslim alındığı, dosyanın tek başına incelendiği, diğer üyelerin inceleme ve tartışmalara ilgisiz kaldığı ve raporu da tek kişinin yazdığı ve diğer üyelerin raporu sonradan imzaladıkları bilinmektedir.
Bazı bilimsel görüşler:
Nevzat GÜRELLİ: “Birden fazla bilirkişiyi bir araya getirmek ve müzakerelerini sağlamak sadece teoride kalmaktadır. Fiiliyatta raporu genellikle bir bilirkişi yazmakta diğerleri imza etmektedirler. Muhalefet şerhlerine nadiren rastlanır. Heyet halinde bilirkişiliğin ne kadar zorluğa ve zaman kaybına neden olduğunu bilmeyenlerimiz yoktur. Bu nedenle naçizane tavsiyemiz, çeşitli dallara mensup uzmanların varlığını gerektirmedikçe, heyet halinde bilirkişiye başvurulmaktan kaçınılmasıdır” ;
Ejder YILMAZ: “Bazen uygulamada bilirkişi raporunun bir kişi tarafından hazırlanıp, bilahare (hatta birbirlerini görüp tanımadan bile) diğerlerinin imzaladıkları bir gerçektir”.
DOĞANAY: “Şayet siz, kanuni ve vicdani sorumluluk duygusundan yoksun iseniz, o zaman iş kolay, dava dosyasını mahkeme kaleminden imza mukabili teslim alan o bilirkişinin tek başına veya diğer ikinci bilirkişi ile birlikte hazırlayıp imzaladığı bilirkişi raporuna, dosyayı okumadan ve uyuşmazlığın içine hiç girmeden, açığa imza vermek suretiyle imza atarsanız iş basit. Bu hal maalesef gerçek!” Kuru'nun haklı olarak vurguladığı gibi "hakimin, özellikle müddeabihi düşük olan davalarda birden fazla bilirkişiye başvurmaması gerekir".