Mesajı Okuyun
Old 08-08-2007, 10:36   #1
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan Yargı, kırmızı bültenle aranan sanığın dosyasını 'unuttu'

Sendikacı Süleyman Yeter'in öldürüldüğü dava yüzünden kırmızı bültenle aranan polis Ahmet Okuducu, yargılandığı başka bir işkence davasında mahkeme kaydını yapmadığı için kurtuldu. Dosyayı takip etmeyen hâkim HSYK'ya şikâyet edildi.

İSTANBUL - Gözaltına alınan üç kişiye işkence yapmakla ilgili davanın firari sanığı, ana davadan ayrılan dosyası kayda geçirilmeyince zamanaşımından kurtuldu. Yargının 'unuttuğu' sanık Ahmet Okuducu, sendikacı Süleyman Yeter'in gözaltında öldürülmesi davası kapsamında İnterpol tarafından 'kırmızı bültenle' aranıyor. İşkenceye uğrayan mağdurların avukatları dosyayı takip etmeyen 7. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı hakkında Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) şikâyette bulundu.

1998'de işkence gördüler

İstanbul'da 11 Kasım 1998'de düzenlenen bir örgüt operasyonunda Kızıl Bayrak ve Ekim Gençliği isimli dergilerin sahibi ve yazıişleri müdürü Ahmet Turan'la Müslüm Turfan ve Dinçer Erduvan gözaltına alındı. Dört gün sonra savcılığa çıkarılan zanlılar, 'kaba dayak, kollardan ters askıya alma, elektrik verilmesi, cinsel organın sıkılması, basınçlı soğuk suya tutma, ayakta bekletme ve psikolojik işkenceye tâbi tutulduklarını' iddia ettiler.

Doktor muayenesinde de işkence izleri rapor edildi. Dönemin Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli Mahmut Yıldız, Şeref Bayrakçı, Mehmet Hallaç ve Ahmet Okuducu isimli polisler hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Bundan bir yıl sonra Haziran 2000'de dava açıldı. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava 2004'te sonuçlanabildi. Mahkeme doktor raporları, mağdurların teşhislerine karşın 'iddiaları kanıtlayacak delil bulunamadığından' beraat kararı verdi. Bu arada yakalanamayan sanık Ahmet Okuducu'nun dosyası ayrıldı. Okuducu'nun dosyasının kalemde ayrı bir kayıt altına alınması ve yakalanana kadar yargılamasının dosya üzerinden sürmesi gerekiyordu.

Bu arada ana dava Yargıtay'a taşındı. Yargıtay zamanaşımına yaklaşık 20 gün kala 24 Nisan 2006'da kararını verdi. Yüksek mahkeme, raporlarla işkencenin kanıtlandığını, yerel mahkemenin dosya içeriğine uymayan bir gerekçeyle beraat karar verildiğini belirterek kararı bozdu. Davan yeniden görülmeye başlandığında zamanaşımı süresi doldu ve dava düştü.

Dosya kaydedilmemiş

Bu arada avukatlar yakalanamayan diğer sanık Okuducu'nun dosyasını takip etmek istedi. 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kalemine gidip, dosyayı sordular. Ne bilgisayarda ne defterde Okuducu'nun ismine rastlanmadı. Sonunda dosyanın kaydedilmediği anlaşıldı. Mahkeme hemen bir tutanak tutup, yeniden kayıt yapılması için dosyayı Yargıtay'dan istedi. Ancak üç yıl boşuna geçmişti. Dosya Yargıtay'dan geldiğinde bile işlem yapılmamıştı. Okuducu hakkındaki dava da bu şekilde zamana yenildi ve düştü.

Mahkeme, dosyayı kaydetmeyen çalışanlar hakkında suç duyurusunda bulunurken, mağdur avukatları da bu durumdan sorumlu tuttukları mahkeme başkanı hakkında HSYK'ya başvurdu. Dilekçede, ana davanın da gereksiz yazışmalarla uzatılıp zamanaşımına girdiği belirtilerek şöyle denildi: "7. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı tefrik kararı (ayrılma) verdiği dosyanın akibetini takip etmemiş, incelememiş, denetim görevini yerine getirmemiş ve sanığın yargılamasını yapmamıştır. Üstelik bu sanık başka bir olayda işkenceyle adam öldürmek suçundan uluslararası düzeyde aranmaktadır. Bu davranış biçimi, Türkiye'de işkence gibi tüm toplumu ilgilendiren ve tüm insanlığın ağır bir suç saydığı eylemleri yapanların gerekli cezayı almalarının mümkün olmadığı izlenimini de uyandırmaktadır."