Mesajı Okuyun
Old 19-03-2012, 19:27   #17
av.buğra

 
İnceleme

Faydalı olacağını düşündüğüm bir analizi aktarıyorum;

alacak veya tazminatın eki ve ödemede gecikmenin bedeli niteliğindeki “faizin zamanaşımı” ile “faiz davasının zamanaşımı” aynı süreye (asıl alacak ve tazminatın zamanaşımı sürelerine) bağlı olmakla birlikte, bağımsız faiz davalarında bu sürelerin hesabı, asıl alacak ve tazminatın zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasından farklıdır. Çünkü, asıl alacak ve tazminatın zamanaşımı süreleri ileriye doğru işlerken, bağımsız faiz davalarında zamanaşımı süresi, davanın açıldığı tarihten geriye doğru hesaplanmak gerekir.

Öte yandan, asıl alacak ve tazminatın zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile, eğer açılan dava sürmekte ise veya dava sonuçlanmış olup ta para henüz tahsil edilmemişse, borçlunun temerrüdü para tahsil edilinceye kadar devam edeceğinden, faize ilişkin davanın açıldığı tarihten geriye doğru “asıl alacağın zamanaşımı süresi kadar” faiz istenebilir.

Görüldüğü gibi, “faizin zamanaşımı” asıl alacak ve tazminatın zamanaşımı süresi kadar olmasına karşın, asıl davada istenmesi unutulan veya istenmesine karşın mahkemece hüküm altına alınmayan faiz için ayrı bir dava açıldığında, bunun zamanaşımı (faiz davasının zamanaşımı) dahi asıl alacak ve tazminatın zamanaşımı süresi kadar olmakla birlikte, dava açılma zamanı, zamanaşımının başlangıcı ve sürenin hesabı, asıl alacak ve tazminatın başlama, kesilme ve sürelerinin hesaplanmasından farklı olmaktadır.

Faiz davasının zamanaşımı konusunda şu ayrıntıları belirtmeliyiz:

a) Dava ve takip konusu olan alacak tamamen ödenmiş olmadıkça borçlunun temerrüt hali devam eder ve bu suretle temerrüt faizi de her yıl sonunda gerçekleşir. Bu itibarla dava tarihinden geriye doğru gerçekleşen (asıl alacağın zamanaşımı süresi kadar) faiz isteğinde zamanaşımı yoktur.

b) Asıl alacağın eklentisi olan temerrüt faizi de aynı zamanaşımı süresine bağlı olup, asıl alacak ödenmediği sürece temerrüt hali devam eder.

c) Alacak veya tazminat faizi, asıl alacak ve tazminat ödenmediği sürece her gün doğan ve asıl alacak ve tazminatın bağlı olduğu zamanaşımına bağlı olan ek bir zarar niteliğindedir. Bu nedenle, faize ilişkin davanın açıldığı günden önceki (tazminat ve alacağın zamanaşımı süresi kadar) alacak veya tazminat faizine hükmedilmek gerekir.

d) Faiz alacağı zaman geçtikçe doğan bir alacak olup, kural olarak davacı, faiz alacağının doğduğu tarihten asıl alacağın ödendiği tarihe kadar faiz isteyebilirse de davalı zamanaşımı def'inde bulunmuşsa, bu durumda, davacı, faize ilişkin dava tarihinden geriye doğru (asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımı süresi kadar) faiz isteyebilir.

e) Faiz alacağından açıkça feragat edilmediği sürece bu alacak hukuki varlığını koruyacağından alacaklı, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile, zamanaşımı süresinin dolmasına kadar ilamda yazılı faiz alacağını her zaman isteyebilir.


f) Dava dilekçesinde faiz istenmesine rağmen, mahkemece bu hususta bir karar verilmemişse, ana para tahsil edilmiş olsa dahi, ayrı bir dava ile istenen faiz alacağına ilişkin davanın kabulü gerekir.

h) Ekleyelim ki, sadece tazminat alacağına ilişkin olup, faiz istenmeyen ilk davanın açılmış olması faiz istemi yönünden zamanaşımını kesmez. Ayrıca bilindiği gibi, kısmi davada zamanaşımı, istenen miktarla sınırlı olarak kesilmiş olur; fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, gerek tazminat ve alacağın tespite ilişkin bölümü ve gerekse ilk dilekçede unutulan faiz yönünden zamanaşımını kesmez.