Mesajı Okuyun
Old 21-08-2008, 23:42   #150
Av. Lale Beşe

 
Varsayılan Bu konuya dönmek istemiyordum. Fakat.......

Bazı İİBF ya da Kamu Yönetimi öğrenci ya da mezunlarının devam ettirdiği uyarısı gelince yeninden uğramak zorunda hissettim kendimi.

Sayın Burcuozoğuz, burada tartışılan mesele sizin bildirdiğiniz görüşlerden çok farklı.

Mesela işe şuradan bakmakla başlamak lazım: Bir hukukçu olarak, İdari yargı alanı ayırımının hukuka aykırı olduğunu, genel olarak idare dediğimiz kamu kurum ve kuruluşlarının yani kısaca devlet idaresi ile ilgili davaların ayrı yargı koluna tabi olmasının, üst hukuk normlarında düzenlenen "eşitlik" ilkesine aykırı olduğuna inanıyorum. Tabii ki bu dediğimi genel olarak hukuk fakültesi mezunları anlayabilir.

Bu arada adli yargı hakimliği yapmış olduğumu da belirteyim de farklı yorumlarda bulunmayın. Ayrıca hematolojiden de çok iyi anlarım ve bu alana ilişkin çözülmedik TUS sorusu bırakmayacağıma inanıyorum ama ben sınav versem bile doktor olabileceğimi iddia etmediğim gibi böyle bir şeyi son derece sakıncalı bulurum. Yani o test sınavını öyle ya da böyle geçsem bile tıp fakültesi mezunu olmadığım sürece hematolog olmayı haketmem mümkün değildir. Ha unutmadan hukukta adli tıp da okuduk ancak yüksek lisansını yapmış olsak bile tıp fakültesi mezunu olmadığımız için yerinde bir uygulama ile "adli tıp uzmanı" olamıyoruz. Ayrıca biz avukatlar da "ama biz de adli tıp okuduk hem sınavı geçmemiz bile mümkün ve neden biz de adli tabip olamıyoruz?" diye sitem edip durmuyoruz. Zira olmamız doğru değildir.

Dolayısı ile bırakın hukuk fakültesi mezunu olmayan idari yargı hakimini, öncelikle idari yargı kolunun varlığı hukuka aykırıdır.

Not: Bir idari davamda heyetin dava ettiğimiz memurla ilgili ceza usul hukukuna ilişkin bir sürü şikayet, iddia ve itirazımızı ciddiye almayıp değerlendirmediğini söylemiş miydim daha önce? Söylemiştim sanırım ama hukuk mezunu olmayan idari yargı hakimlik idealli arkadaşların bu konuları düşünmek pek de işlerine gelmiyor maalesef.

Not2: Bir idari davada belli bir mücadeleye giriştim ve bu sürecin sonunda neler olduğu belki de duyulacaktır. O yüzden buraya yazmıyorum ancak... duruşma salonunda, duruşma sırasında mahkeme ara kararını beklerken katip notebook ta takıldı. Bir türlü düzenleyemedi ara kararı. Karşı tarafta idarenin temsilcisi olarak bir emniyet müdürü mü yardımcısı mı herneyse işte öyle bir üniformalı vardı (İdarenin hukuka verdiği önem; kendisine karşı açılmış olan bir davada duruşmaya üniformalı personelini gönderiyor). İşte sayın idare mahkeme heyeti bu üniformalı davalı temsilcisine "buyrun oturun" dedi. Beni de öylece ayakta bekletti. Sonra da baktılar iş uzun sürecek, dışarı çıkardılar ikimizi de. Koridorda tutanak yollandı bana ve mübaşir imzamı aldı. Adeta bir şok geçirdim. Yani duruşma tutanağı salondan dışarı yollanır mı? Neyse zaten o heyeti reddetmiş olduğum için fazla bir olay yapmadım. Belki de reddettiğim için öyle davrandılar bilemiyorum. Neyse mücadele sürüyor ve ilerde bu konunun sürecine ve gelişimine göre ayrı bir topic açabilirim. Heyetin dosyaya bakmaya devam edeceğine ve davayı kaybedeceğime, hatta mimleneceğime de emin gibiyim. Çekilmediler zira. Fakat karşı taraftaki polise "buyrun oturun", bana da "nane mollalık". Bu mudur yani? Hukuk fakültesi mezunu olmayanın davama bakmasını istemiyorum. Müvekkilim de istemiyor hukukçu olmayan hakimi. Dolayısı ile gideceğim işte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine! Zorla yolluyorlar zaten!