Mesajı Okuyun
Old 10-08-2008, 13:43   #8
Av.YBayrak

 
Varsayılan

Sevgili Meslektaşlarım;
Öncelikle belirteyim ki kesinlikle savcılık, avukatlık ve yargıçlık mesleklerini yapacak olanların mesleki donanım olarak birbirinden üstünlüğü gibi bir düşünceye kapım kapalıdır. Elbette ki her mesleki alandakinin belirli bir düzeyde donanıma sahip olması gerekir. Ancak, sadece teknik anlamda bu donanıma sahip olmakla her kişi bu üç mesleği de yapamaz. Öncelikle kişi olarak mesleğinin gerektirdiği hukuk bilgisi ve mesleki teknik bilgiden başka, yaşam birikimi ve olgunluk düzeyine ulaşması gerekir.Avukatların ise bu alanlarda, savcı ve yargıçlardan daha fazlasına sahip olmaları gerekli ve zorunludur. Adalet Bakanlığı ve HSYK, böylesine bir nitelendirmeyi ve eğitim yaklaşımını kabul edebilecek, buna tepki göstermeyecek insanları arıyor. Çünkü, oraya ait olmalılar, oralarda oluşturulan çizgilere bağlı olmalılar. Zaten bu nedenle avukatlardan yargıçlık ve savcılık mesleğine girişlere sıcak bakmıyorlar. Biliyorlar ki, Fakülteden mezun olmuş, avukatlığa girerek uygulama ve hukuk bilgisi birikimi yetersiz, yaşam deneyimi kazanmış olmayan kişiler kendine daha güvensiz olacak ve işte o kişileri istedikleri gibi şekillendirecekler. Barolar etkin bir eğitim ve etkin bir disiplin çalışması yapıyor olsalar avukatlar böylesine küçük düşüncelerin muhatabı olmazlar. İşte o zaman bu zihniyet hak ettiği cevabı alır. Ekonomik kaygıları olmayan ve sadece heves ettiği için sınava girenlerin haricinde Avukatlıkta başarılı kaç avukat yargıçlık ve savcılık sınavına girmiştir? Eğer hukuk bilgisi yetersiz ise bu kişilere avukat kimliğini verenlerin değil, Hukuk Fakültelerinden mezun edenlerin, geçer not verenlerin ayıbıdır. Bunları yeri geldiğinde kürsülerden de toplantılarda da hukuk fakülteleri hocalarına aktarmak gerek.Bu onların ayıbıdır. Avukat kimliği ile girdiği bu sınavlarda hukuk bilgisi yetersiz olduğundan başarısız olanlar, değil avukat, gerçekten hukukçu bile değiller. onları mezun edenler, geçer not verenler kendi kalitelerini de ortaya koyuyor. Ellerindeki belge hiçbirşey ifade etmez. Kıssa dan hisse : Bir ülkede çocuk 18 yaşını tamamladığında kendisine bir miktar sermaye verirlermiş ve 'git kendi işini kur' derlermiş. çocuk bu parayla kurduğu işte başarısız olursa, ikinci kez sermaye verirlermiş ve 'git kendine yeniden bir iş kur' derlermiş. Ancak, bu ikinci kez verdikleri sermaye ilkinden çok daha az olurmuş. Nedeni,ilk kezki başarısızlıklarında edindiği bilgi ve deneyimi de sermaye olarak değerlendirmesi beklenirmiş. İkinci kez de başarısız olur ve işi batırırsa 'anlaşıldı, sen git memur veya işçi ol' derlermiş.
İşte, Baro'lar da gerekli eğitim ve disiplini sağlayacak olsa, isterlerse yüzlerce avukat adayı göndersinler ancak bu misyonu üstlenebilecek olanlar eksiklerini tamamlayabilecek, hukuk hocalarının ayıbını kapatacak ve bu mesleği de icra edebilecekler. Diğerleri de doğal olarak yargıç ve savcı veya başka 'memuriyete' müracaat edecekler. İstiyorlarsa, Oralarda yeterli donanım sahibi olduktan ve ekonomik kaygılardan kurtulmuş olarak, insanlarla -özellikle ticari hayattakilerle- iradi mücadele ve ekmeğini kazanabilme başarısını gösterme becerisine ve başarısına sahip olma zorunluluğu da olmadan yaşamlarını sürdürebilirler.