Mesajı Okuyun
Old 24-02-2008, 22:21   #29
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/8550

K. 2006/7387

T. 4.7.2006

• İŞ KAZASI SONUCU MALULİYET ( Usule İlişkin İşlemlerin Tamamen ya da Kısmen Islahı Mümkün Olduğu - Ancak Her İki Durumda da Usulüne Uygun Açılmış Bir Davanın Bulunması Şart Olduğu )

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Islah Dilekçesi İle Manevi Tazminat İstemi Dikkate Alınarak Manevi Tazminatın Kısmen Kabulüne Karar Verilemeyeceği )

• MANEVİ TAZMİNATA İLİŞKİN AÇILMIŞ BİR DAVA OLMAMASI ( Islah Dilekçesi İle Manevi Tazminat İstemi Dikkate Alınarak Manevi Tazminatın Kısmen Kabulüne Karar Verilemeyeceği )

• ISLAH ( Açılmış Bir Davada Taraflarca Yapılmış Usule İlişkin İşlemlere Yönelik Olarak Yapılması Gereği )

• ISLAHIN ŞARTLARI ( Taraflarca Yapılmış Usule İlişkin İşlemlere Yönelik Olarak Yapılması Gereği - Bu Bağlamda Yargılaması Devam Eden Bir Dava İçinde Islah İle İkinci Bir Davanın Açılamayacağı )

1086/m.83

ÖZET : Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır. Islah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır.
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 26.032.74.-YTL.nin maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılar vekilince istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.01.2006 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar vekili Avukat U G geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi R. Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere kararın dayandığı gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, iş kazası sonucu beden tamlığı bozulan davacı işçinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırmış ve ayrıca dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır. HUMK.'nun 83. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. İnceleme konusu olan bu olayda manevi tazminata ilişkin dilekçenin nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği ve ancak başvuru harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü dahi mümkün değildir.
Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Bu nedenle davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine" şeklinde karar verilmesi gerekirken "davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 16.000,00.YTL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine" peklinde hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Davalılar yararına takdir edilen 450.00 YTL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 04.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/12777

K. 2006/3431

T. 3.4.2006

• MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT ( İş Kazası Sonucu Maluliyet - Islahla Dava Konusu Olmayan Bir Talebin Dava Kapsamına Alınamayacağı/Dava İle Talep Edilmeyen Manevi Tazminatın Islah Yoluyla İstenemeyeceği )

• ISLAHLA MANEVİ TAZMİNAT İSTENEMEMESİ ( Dava İle Talep Edilmeyen Manevi Tazminatın Islah Yoluyla İstenemeyeceği - İş Kazası Sonucu Maluliyet )

• İŞ KAZASI SONUCU MALULİYET ( Islahla Dava Konusu Olmayan Bir Talebin Dava Kapsamına Alınamayacağı - Dava İle Talep Edilmeyen Manevi Tazminatın Islah Yoluyla İstenemeyeceği )

818/m.41,55

1086/m.83

ÖZET : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı işçi tarafından konusu maddi tazminat olan bir -dava açılmış olup; bu davanın yargılaması sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırdıktan sonra ayrıca manevi tazminat isteğinde de bulunmuştur. Islahla dava konusu olmayan bir talebin dava kapsamına alınması mümkün değildir; yani, dava ile talep edilmeyen manevi tazminatın ıslah yoluyla istenmesi olanaksızdır.
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. B. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı gerektirici sebeplere göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, geçirdiği iş kazası sonucu beden tamlığı bozulan davacı işçinin maddi tazminat istemine ilişkin olup, yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırmış ve ayrıca manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
H.U.M.K.'nun 83. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah kurumu, mahkemeye yönetilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile taraflara dilekçelerinde belirttikleri vakıaları dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmeleri imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür.
Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla; ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.
Somut olayda, davacı işçi tarafından konusu maddi tazminat olan bir dava açılmış olup; bu davanın yargılaması sırasında ( yargılama devam etmekte iken )davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırdıktan sonra ayrıca manevi tazminat isteğinde de bulunmuştur. Islahla dava konusu olmayan bir talebin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Diğer bir deyimle dava ile talep edilmeyen manevi tazminatın ıslah yoluyla istenmesi olanaksızdır. Kaldı ki davalı ıslah ile talebin, genişletilmesine muvafakatta etmemiştir. Bu durumda "manevi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekirken takdir olunan manevi tazminata hükmolunarak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde dava konusu olmayan manevi tazminata da hükmolunması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 03.04.2006 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Davacı; iş kazası nedeniyle fazlaya dair haklarını saklı tutarak maddi tazminat istemiş, yargılama sırasında dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını arttırma yanında, ayrıca manevi tazminat isteğin de bulunmuştur. HUMK. 83.madde hükümleri nazara alındığında, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile 2.bir davanın açılması mümkün olamaz. Mahkemede bu değerlendirme anlamında açıkça manevi tazminat talebinin reddine demeyip, kesinleşmiş bir karar olmaması için, manevi tazminat talep ve dava hakkının saklı tutulmasına karar vermiştir. Bu sonuç usul ve yasaya uygun olup hükmün bu kısmının onanması görüşü ile çoğunluk bozmasına katılmıyorum. Hükmün bu kısmının onanması gerekir.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/2813

K. 2006/4802

T. 8.5.2006

• ISLAH ( Dava Konusu Olmayan İstemin Dava Kapsamına Alınması Mümkün Olmadığı - Bu Nedenle Davacının Ayrıca Dava Açma Hakkı Saklı Kalmak Üzere Manevi Tazminata İlişkin Islah İsteminin Reddi Gereği )

• MANEVİ TAZMİNAT ( İlişkin Açılmış Bir Dava Olmadığı Halde Islah Dilekçesi İle Manevi Tazminat İstemi Dikkate Alınarak Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulü İsabetsiz Olduğu )

• MADDİ TAZMİNATIN ISLAHI ( Manevi Tazminata İlişkin Açılmış Bir Dava Olmadığı Halde Islah Dilekçesi İle Manevi Tazminat İstemi Dikkate Alınarak Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulü İsabetsiz Olduğu )

4857/m. 77

1086/m. 83

ÖZET : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dava, iş kazası sonucu beden tamlığı bozulan davacı işçinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırmış ve ayrıca dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır.
Islahta, dava konusu olmayan istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Bu nedenle davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine şeklinde karar verilmesi gerekirken, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi ve davacı E Lojistik A.ş, vekilince duruşma talep etmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Osman Bülbül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438, maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere kararın dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının tüm davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine.
2- Dava, iş kazası sonucu beden tamlığı bozulan davacı işçinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırmış ve ayrıca dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır. HUMK'un 83, ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakı alan, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.
Islahta dava konusu olmayan bir istemin daya kapsamına "alınması mümkün değildir. Bu nedenle" davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine" şeklinde karar verilmesi gerekirken " davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000.00 YTL, manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" seklinde hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 08.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/10871

K. 2006/13331

T. 27.11.2006

• İŞ KAZASI SONUCU MALULİYET NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ ( Islah İle Maddi Tazminat Miktarının Artırılması ve Dava Dilekçesinde Yer Almayan Manevi Tazminat Talebinde Bulunulması - Yargılaması Devam Eden Bir Dava İçinde Islah İle İkinci Bir Dava Açılamayacağı )

• ISLAH ( Yargılaması Devam Eden Bir Dava İçinde Islah İle İkinci Bir Dava Açılamayacağı - Islah İle Maddi Tazminat Miktarının Artırılması ve Dava Dilekçesinde Yer Almayan Manevi Tazminat Talebinde Bulunulması/Manevi Tazminatın Reddi Gereği )

• MANEVİ TAZMİNATIN ISLAH İLE TALEP EDİLMESİ ( İş Kazası Sonucu Oluşan Maluliyet Nedeniyle/Reddi Gereği - Yargılaması Devam Eden Bir Dava İçinde Islah İle İkinci Bir Dava Açılamayacağı )

• YARGILAMASI DEVAM EDEN DAVA ( Islah İle İkinci Bir Dava Açılamayacağı - Islah İle Maddi Tazminat Miktarının Artırılması ve Dava Dilekçesinde Yer Almayan Manevi Tazminat Talebinde Bulunulması )

1086/m. 83, 87

ÖZET : Dava, iş kazası sonucu oluşan maluliyet nedeniyle tazminat talebine ilişkindir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir ifadeyle ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılmasına olanak bulunmamaktadır. Somut olayda davacı ıslah ile maddi tazminat miktarını artırmış ve ayrıca dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Bu durumda manevi tazminata ilişkin ıslah talebinin reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi O.B. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, iş kazası sonucu beden tamlığı bozulan davacı işçinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırmış ve ayrıca dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır. HUMK'nun 83. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davacıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır.
İnceleme konusu olan bu olayda manevi tazminata ilişkin dilekçenin nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği ve ancak başvuru harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü dahi mümkün değildir.
Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Bu nedenle "davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine" şeklinde karar verilmesi gerekirken "davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000,00.- YTL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin manevi tazminatın koşullarının oluşup oluşmadığına ve miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına; temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/13566

K. 2007/2765

T. 26.2.2007

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( İşçi Sağlığı ve Trafik İş Güvenliği Konularında Uzman Bilirkişilerce Konuyu Yeniden İnceletmek ve Verilen Rapor Dosyadaki Bilgi ve Belgelerle Birlikte Değerlendirilmesi Gereği )

• MURİSİN İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜMÜNDEN DOĞAN TAZMİNAT ( İşçi Sağlığı ve Trafik İş Güvenliği Konularında Uzman Bilirkişilerce Konuyu Yeniden İnceletmek ve Verilen Rapor Dosyadaki Bilgi ve Belgelerle Birlikte Değerlendirilmesi Gereği )

• ISLAH ( Manevi Tazminata İlişkin Açılmış Bir Dava Olmadığı Halde Islah Dilekçesi İle Manevi Tazminat İstemi Dikkate Alınarak Manevi Tazminatın Kısmen Kabulüne Karar Verilmesi Hatalı Olduğu )

• YARGI HARCINDAN MUAFİYET ( Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdaresi Olup Yargı Harcından Muaf Olduğu Halde Mahkemece Karar ve İlam Harcı İle Sorumlu Tutulmuş Olması Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

1086/m.83

4857/m.77

818/m.332

ÖZET : Davacı murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve trafik iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerce konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır. HUMK.'nun 83. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanı sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür.
Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdaresi olup yargı harcından muaf olduğu halde mahkemece karar ve ilam harcı ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup kabul şekli bakımından bozma nedenidir.
DAVA : Davacı murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Dava, davacının yalanı olan sigortalı işçinin iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradığı maddi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının maddi zararının SSK'ca bağlanan gelirin peşin sermaye değeri ile karşılanmış olması sebebiyle reddine, davacının ıslah dilekçesi ile talep ettiği manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Olay iş kazası olup, iş hukuku ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş aktinden doğan işçiyi gözetme ( koruma )borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu'nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu'nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının davalı işverene ait işverenin diğer bir işçisinin sevk ve yönetiminde olan çekici de taşınırken çekiciye bağlı roley tankı körüğünün patlaması, frenin tutmaması nedeniyle iniş eğimli yolda çekicinin hızının artması ve buna bağlı olarak ta sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek çekicinin şerit değiştirmesi üzerine paniğe kapılarak araçtan atlaması sonucu öldüğü anlaşılmaktadır.
Gerek işverence tutulan 29.9.2004 tarihli tutanaktan gerekse ceza davasında yargılama sırasında mahkemece alınan raporlardan olayın roley tankının körüğünün patlaması sonucu frenlerinin tutmamasından kaynaklandığı tartışmasızdır. Daha açık bir anlatımla olay" teknik arıza"ya dayalıdır. Teknik arıza; araçtaki bozukluğun kazayı etkileme hali olup arabanın eskimesinden dolayı malzeme yorulması, malzeme bozulması veya malzemedeki imalat hatası nedenlerinden kaynaklanır. Teknik arızanın bu üç sebebinden işleten, işveren, araç sahibi tam sorumludur. Aynı nedenle, teknik arıza hukukta kaçınılmazlık kategorisinin tamamen dışında kalmaktadır. Giderek Karayolları trafik araçlarında teknik arıza sebebiyle tazminattan veya sorumluluktan bir azaltmaya gidilemeyeceği 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası'nın 86. maddesi hükmü gereğidir.
Teknik arıza mesuliyeti kaldıran veya daraltan bir sebep değildir. BK'nun 332 ve 4857 sayılı İş Kanununun 77. maddesi hükmünde malzemeleri işe noksansız ve tekniğe uygun olarak tahsis işverenin asli borcudur. Teknik arıza bir bozukluğu anlatır. Karayolları Trafik Kanununun 86. maddesi hükmü bozulmayı açıkça kurtuluş sebebi olmaktan çıkarmış, işverenin kazadan mesuliyetini düzenleyen BK 332. ve 4857 sayılı İş Kanununun 77. maddesi araçları noksansız bulundurma ilkesi ile tam sorumluluk kuralını düzenlemiştir.
Diğer yandan " panik" ansızın meydana gelen bir olay veya etkenin insanın psikolojik yetileri ve özellikle iradesi üzerinde oluşturduğu bozulma hali olup insanın kontrol mekanizmasını yok eden ve yaklaşıldığı zannedilen hayati tehlikeden kurtulmak için insanı normal durumda olağan sayılmayacak tavır ve kararlara zorlayan bir ruh halidir.
Somut olayda roley tankının körüğünün patlaması sonucu frenlerinin tutmaması ve roley tankının yükünün iniş eğimli virajlı yolda çekicinin hızının artması ve sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek şerit değiştirilmesi şeklinde gelişen olayın araçta yolcu olarak taşınan sigortalıda paniğe yol açması sonucu sigortalının araçtan atladığı, paniğe yol açan olayın sigortalının dışında gelişen bir olay olması karşısında paniğe kapılan sigortalı yönünden bir kusur oluşturamaz. Paniğe kapılan sigortalının araçtan atlama veya araçta kalma seçeneklerinden hangisinin doğru olduğunu kestirmesi mümkün olmayıp bu kestirememe sigortalının psikolojisinden değil teknik arızanın yol açtığı tehlikenin şiddetinden ve niteliğinden kaynaklanmaktadır ki sigortalıya kusur izafe edilmesi mümkün değildir. Teori ve içtihat bunun dışında bir çözüm öngörmemektedir.
Hal böyle olunca mahkemece hükme dayanak alınan 27.12.2005 tarihli kusur oranlarının dağılımına ilişkin bilirkişi raporunun oluşa uygun olmadığı giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olmadığı açıktır.
Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve trafik iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerce konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
2- Yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır. HUMK.'nun 83. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanı sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür.
Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterin kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. İnceleme konusu olan bu olayda manevi tazminata ilişkin dilekçenin nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği ve ancak başvuru harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü dahi mümkün değildir.
Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.
Bu nedenle " davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine" şeklinde karar verilmesi gerekirken "davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 25.000 YTL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3-Diğer yandan davalı Karayolları Genel Müdürlüğü Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdaresi olup yargı harcından muaf olduğu halde mahkemece karar ve ilam harcı ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup kabul şekli bakımından bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin maddi tazminat hesabına ve manevi tazminatın miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 26.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.