Mesajı Okuyun
Old 18-12-2010, 19:02   #12
Av.Melis Ersöz

 
Varsayılan

Kat Mülkiyeti satışı aslında taşınmaz satışı niteliğindedir. Gerek eski noterlik kanunu madde 44 ve gerekse yeni noterlik kanunu madde 60⁄.b 3'e göre taşınmaz satış vaadini noterler de düzenleyebilirler. Noterler önünde yapılan taşınmaz satımı sözleşmeleri noterlerin düzenlemeye yetkili olduğu taşınmaz satış vaadine çevrilerek (tahvil edilerek) geçerli tutulmak gerekir. Bundan dolayı aslında taşınmaz satışı niteliğinde bulunan Kat mülkiyeti kurulması ya da satışı sözleşmesi noterlerin düzenlemeye yetkili olduğu taşınmaz satış vaadine çevrilerek (tahvil edilerek) geçerli sayılmaldır (Sungurbey Eleştiriler II. Sh. 110⁄117; Sorunlar, sh.19 vd). Bu anlatılanlar yapılacak yada yapılmakta olan yapılar içinde geçerlidir. Yüksek Yargıtay da 6217 sayılı yasanın yürürlüğü döneminde TK.md. 26 daki açık hükme karşın (rağmen) "şahsi irtifak hakkını kurma vaadinin" noterlerce düzenlenmesinin geçerli saymış daha evvelki evrede "sattım" "aldım" sözlerini yorumlayarak ya da çevirme (tahvil) yoluna başvurarak noterlerin yaptıkları taşınmaz satış vaadi sözleşmelerine geçerlik tanımış üstelik böyle bir sözleşmenin borç doğurmasının ve sözleşmenin kurulmasında malik olmanın bir koşul bulunmamasını gözönünde tutularak bir kimsenin malik olmadığı taşınmazın satışını vaad edebileceğini iştirak durumunda mülkiyeti bağlı bir taşınmazla ilgili noterlerin senetledikleri satış vaadi sözleşmesinin de geçerli olduğunu kabul etmiştir. Bkz:

http://www.integrahukuk.com/Kararlar...001975_108.htm

Taşınmaz satışının noterde yapılmasını, taşınmaz satış vaadi olarak yorumlayan Yargıtay'ın, ipotek kurma sözleşmesini noterde yapmanın da ipotek kurma vaadi olacağını düşünüyorum. Zira "Çoğun içinde az da vardır" kuralı da Yargıtay tarafından uygulanan bir kuraldır. Usus fructus ve abusus yetkilerinin hepsinin resmi şekle aykırı satışı tahvil olup vaade dönüşebiliyorsa, mülkiyeti malikte kalacak olan ipotek kurma sözleşmesnin noterde resmi şekle aykırı olması da, onun tahvil edilerek vaad olarak nitelendirmesini sağlar. Bu durumda ipoteği tapuda tescil etmeyen malike karşı, tescile zorlama davası açılabilir ve alınan karar malikin iradesi yerine geçer.