Mesajı Okuyun
Old 07-10-2010, 19:16   #81
üye25928

 
Varsayılan

Burada genel olarak yargıtay ile hem fikirim.

Sayın Saim Dikici'nin dediği gibi her haksız fiil bir suç olarak düzenlenmemiştir. Buradan çıkarabileceğimiz gibi haksız fiil genel olarak suçları içine kapsayan ancak her zaman da suçları kapsamayan bir hukuki durumdur. (Bkz: Borçar Hukuku Genel bilgiler, Sayfa 468, Fikret Eren)

Burada bakılması gereken iki nokta vardır, ilk bir haksız fiilin olabilmesi için haksız fiile konu olan kişinin kusurunun olmasıdır. Burada 3. kişi, evlilikten haberdar iken arkadaşlıkları başlamış eşi ile tanışmış daha sonra bu aşka dönüşmüştür. Burada 3. kişinin evli bir insanla ilişki kurarak o kişinin eşine haksız bir fiil ika ettiğini söyleyebiliriz.

Burada kafamı karıştıran nokta haberde değinilmeyen ve benden önce de değinilmediği için merak etmeme sebep olan can alıcı noktadır. Sıkıntı bence şimdi bahsedeceğim noktada, çünkü öncesi hem kanunda belirtildiği üzere hem de doğasında olduğu üzere bir haksız fiildir.

Türk Medeni kanunun zinayı düzenleyen 161. maddesi gereğince aldatılan eş, aldatıldığını öğrendiği andan itibaren 6 ay içerisinde dava açması gerekmektedir, bu bir boşanma sebebidir. Boşanma olmaksızın eşini affederek haksız fiilin tazmini için nasıl dava açılır benim anlamadığım nokta burası. Çünkü buradaki haksız fiilde manevi tazminatı 3. kişi kendi tasarrufuyla değil, bu manevi tazminata sadakat kusuruyla ortak olan eş ile birlikte sebep olmuştur ve bu şekilde bir illiyet bağı kurulmuştur.

Burada davanın ne zaman açıldığı gibi bir çok şeyi bilmediğim için teknik ihtimallere değinmek istemiyorum.

Ama buradaki manevi tazminat cezası 3. kişiyi cezalandırmak için değil, kusurlu eş ile birlikte sebep oldukları haksız fiilin sonuçlarını tazmin içindir. Eş öldükten sonra açılma ihtimali varsa çok hukuki bir karar olduğunu söyleyemem, ama yine de bir nebze hukukilik ifade eder.

Ek olarak gazetede yazıldığı şekilde değil de davacı taraf olan eş, ölen eşinin intiharına sebep olması nedeniyle 3. kişiye (çünkü hamile olduğu iddiasıyla kusurlu eşin ortak konuttan ayrılmasına sebep olması) daha sonra da o kişinin intiharında pay sahibi olmasını göz önüne alacak olursak belki yargıtay bu noktadan hareketle bir tazminata hükmetmiş olabilir. Çünkü intihar eden kişinin, bariz psikolojik bunalıma sürüklendiği, yıllarca çocuk sahibi olamayacağı gerçeği ile yaşarken (doktor raporu) 3. kişinin hamile olduğunu iddia etmesi gibi şeyler göz önüne alınırsa hukukilik boyutunda pek fazla tartışma kalacağını sanmıyorum.

Sonuç olarak bir kaç gazete haberiyle dava dosyasını görmeden bu şekilde tartışmaya girmenin farazi olduğunu söyleyebilirim.

Esenlikler.