Mesajı Okuyun
Old 05-10-2011, 23:00   #3
Deniz YÜKSEL

 
Varsayılan

Benzer bir Hukuk Genel Kurul Kararı var, umarım işinize yarar.
(ÖZETTİR)


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2009/4-11
KARAR NO : 2009/99

… Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacı tarafından satın alınan aracın sol arka kapısının boya tonunun orijinal olmadığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, alıcının ton farkını ayırt edemeyeceği ve araçta 2000 YTL değer kaybına neden olacağı belirtilmiştir. Somut olayın özelliğine göre, aracın davacı tarafından uzun süre kullanılmış olması, 2004 model oluşu ve aynı model araç temin etme güçlüğü gibi nedenler gözetildiğinde, aracın misliyle değiştirilmesi hakkaniyet ölçüsüyle bağdaşır nitelikte değildir. Mahkemece yapılacak iş, davacının talep ettiği zarar bakımından aracın değer kaybı yeniden belirlenerek sonucuna göre hüküm kurmak yönünde olmalıdır.



4077 say. Kanun Madde4, Değişik üçüncü fıkra: 21/2/2007-5582/22 maddesi ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir…”



Satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4/2. maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmelidir. Ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz. Ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisi dikkate alınır.



Somut olayda, davacı tüketicinin 17.05.2004 günlü faturayla satın ve 19.05 2004 tarihinde teslim aldığı otomobili, sol arka kapısının boyasında ton farkı olduğu iddiasıyla ertesi gün (20.05.2004 tarihinde) satıcı davalı şirkete götürerek, durumu tespit ettirdiği yukarıda değinilen 31.05.2004 tarihli belge içeriğiyle sabit ve böylece, davacının ayıp ihbarını yasal süre içerisinde yapmış olduğu hususu ve ayrıca, satıma konu aracın üreticisi durumundaki davalı …..Assan Otomotiv San.Tic.A.Ş. nin de müteselsil sorumluluk altında bulunduğu, çekişmesizdir

….

Somut olayda; davacı tüketicinin başvurusu üzerine aracın üretim hatasından kaynaklanan bir ayıp taşıdığı davalı satıcının servisince tespit edilip, bunu ortaya koyan belge düzenlenmiş, ancak, davacının tercihi yönünde herhangi bir işlem yapılmamış; satış sonrası hizmetler ile ilgili olarak yukarıda değinilen Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin gerekleri yerine getirilmemiştir.
Davacı tüketicinin davaya kadar, hatta dava açtıktan sonra aracı kullanmış olması, davalıları yasal sorumluluktan kurtarmaz. Zira; somut olayda davacı, baştan beri sözleşmeyi ayakta tutarak malın ayıpsız bir yenisi ile değiştirilmesini istediğine göre, ayıpsız yeni mal kendisine teslim edilinceye kadar, elindekini iade yükümlülüğü altında değildir; iade yükümlülüğü ancak, davacının, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde gündeme gelebilecek bir olgudur.