Mesajı Okuyun
Old 23-06-2002, 09:32   #2
Emin GÜNEŞ

 
Varsayılan KRALLIĞIN ADINI "DEMOKRASİ" KOYMAK NEYİ DEĞİŞTİRİR.

Kendisini koruma amacıyla tedbirler almak, krallıklara monarşiler özgü bir tutumdur. Zira bu rejimlerde yönetim halka ait olan "yönetme hakkını" gaspetmiştir. Bu hakkı tekrar geri almak peşinde olan halka karşı çeşitli önlemler almak bu bakımdan anlaşılabilir. Ancak demokraside yönetme hakkı halkın elinde olduğuna göre halk kime karşı niçin önlem alsın.
Gerçek demokratik rejimlerde böyle tartışmaların akla gelmesi imkansızdır. Çünkü bir bakıma mantık kuralları ile çelişkilidir. Halkın kendisini halktan korumak için önlem alması akla mantığa uygun değildir. Dolayısıyla bu tür tartışmaları akla getiren demokrasi kılıklı krallıklardır. Krallığın; saltanatını sürdürmek için kendi saltanatını koruma çabasına, "demokrasiyi koruma kılıfı" geçirmeye çalışmasıdır.
"Demokrasi kılıklı krallıklar" gerçek krallıklardan çok daha tehlikelidir. Bu vesileyle ben krallığın bu tür demokrasiden üstün yönlerini herkesle tartışmaya her zaman hazırım. İnsanların bir kısmının demokrasi karşıtı olması da bu tür sahte demokrasilerle karşılaşmalarındandır. Gerçek bir demokraside demokrasiye karşı olmak ancak "akıl hastalığı" olarak açıklanabilir. Bu düşünceye sahip olanların oranı da bir toplumdaki akıl hastalarının topluma oranını geçmez.
Gerçek demokrasilerde halktan güçlüsü olamaz. Halkın taleplerinden meşrusu da olamaz. Halkın yönetim hakkını kendi isteği ile bir kişi veya aileye devretetmesi halkın hakkıdır, demokratiktir, tartışılmazdır. dilediği yöneticiden yönetim hakkını geri alması da en doğal hakkıdır. Ancak Türkiye'de olduğu halkın %100 de yönetimi değiştirmeyi talep etse dahi birilerinin bunun tehlikeli olduğunu ileri sürerek bunu engellemesi, halkın üzerine "sözüm ona halkın hakkını koruma adına" topunu tankını sürmesi hakın çok sevdiği önderlerini asması veya zindana atması ancak tipik bir "saltanatın korunması refleksi" ile izah edilebilir.

Saygılarımla