Konu: Yorumsuz
Mesajı Okuyun
Old 26-04-2004, 15:09   #4
sbudak

 
Varsayılan

Türkiye’de yasa yapma sorunu olduğu kesin. Ama yasa yapma sorunu olduğu kadar yasayı yorumlama ve uygulama sorunu olduğu da muhakkak. Türk Hukuk Uygulamasında yaşanan bütün sorunların yada büyük çoğunluğunun yasa koyucunun beceriksizliğinden kaynaklandığını söyleyerek kimse haksızlık yapmasın. Hemen her yanlışlıkta ve aksaklıkta Yasama Organını günah keçisi olarak görme ve gösterme alışkanlığı gelişti ülkemizde. Böyle olduğu için de birçok meselenin özü ve bütün boyutları tartışılmadan bir iki cümlede sorunu ifade edip kaynağı olarak da yasama orgnının anlayış ve tutumu gösterildi mi teşhis yapılmış ve sebep olan unsur ortaya konmuş sanılıyor. Bu yaklaşım tarzı Türkiye'nin kökleşmiş sorunlarına çözüm bulmaktan uzak bir anlayıştır.

Alıntı:
...Bütün bildiğiniz kurallar altüst oluyor.Bir dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir diyorsunuz,Anayasa Mahkemesinin iptal kararları geriye yürümez diyorsunuz ama tam tersine Yargıtay kararları da var...


Dile getirilen bu durum zaten sorunun tek sorumlusunun yasama organı olmadığını, mahkemelerin (uygulamanın) de yaşanan hukuki karmaşada payı olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye’de yargının bağımsızlığı ve sorunları denildiği zaman hemen “Adalet Bakanı ve müsteşarı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK) ’da olduğu sürece bağımsızlık yoktur...” denir. Sanki bütün mesele bundan ibaretmiş gibi. Meselelere bütün yönleriyle bakıp bütün yönleriyle konuşmuyor ve konunun bütününü kavrayamıyoruz. Türk Yargısı’nın bağımsızlığı ve sorunları meselesi bu kadarcık mı, bu kadar basit mi? Fiziki altyapı, hakimlerimizin (esasen hukukçularımızın) yetiştirilmesindeki eksiklikler, hakimlerimizin mali hakları, hakimlik güvenceleri, yasal düzenlemelerdeki eksiklikler, yasa yapım anlayışındaki yanlışlıklar, hakimlerimizin avukatlara, bireylere, özgürlüklere bakış açısı ve yargılama sürecinde, hukuk kurallarını yorumlamada ve hukuk yaratmadaki vizyonu ve takındıkları tavır vs. konu başlıklarıyla sorunlar yığını ortada dururken ve bunların bütünü üzerinde konuşup çözüm aramak gerekirken ve bütün bu konulara el tan bir yargı reformunun gerekliliğini dile getirilmek gerekirken konuyu sadece Adalet Bakanı ve Müsteşarının HSYK üyesi olmasına hapsetmek Türk yargısının içende bulunduğu durumu ve sorunlarını idrak edememek olur. Konuya bütün yönleriyle bakmasını, sorunları hele de Türk Yargısının sorunlarını ve açmazlarını dile getirirken bütüncül bakmayı öğrenmemiz gerek.

Şimdi yeni bir anayasa değişiklik paketi gündemde. Mayıs ayının ortasına kadar yasalaşması planlanan bu değişiklik paketinde yer alan konulardan biri de Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK üyeliğine son veren üzenleme olduğu söyleniyor. Sorunu bundan ibaret görenler bakalım bu düzenleme yasalaştıktan sonra Türk Yargısının ve Hukuk Uygulamasının içinde bulunduğu durumu ve sebepleri konusunda ne söyleyecek?