Mesajı Okuyun
Old 13-02-2019, 14:03   #17
serdarserdar

 
Varsayılan 3.Şahıs işletmeyi devralmadığını, boşken sıfırdan işyeri açtığını iddia ederse?

İyi günler arkadaşlar,

2008 yılında Av.Bozkara isimli arkadaşımız "3.şahıs şirketi devralmadığını, boş olarak aldığını ve yeni bir şirket kurduğunu iddia etmekte" şeklinde bir soru sormuş ancak yanıtlanmamış.
Ancak uygulamada genellikle 3.şahısların iddiaları bu şekilde geliyor. Kimse ben borçludan devir aldım demiyor. Borçlu işyerini kapattı gösteriyor. Akraba olmayan bir kişi ayarlanıyor. Güzel bir çalışma ile muvazaaya ilişkin delil de bırakılmıyor.

Borçlu İİK.44'e göre ticareti terk ederken ilan-mal beyanı yapmamışsa ve işyerini kapatmışsa, 3.şahıs da hemen sonra boş dükkanda işe başlamışsa muvazaaya ilişkin deliller bulunamasa bile İİK.44 sebebiyle yine 3.şahıs aleyhine istihkak davası kazanilabilir mi?

Aşağıda benim bulduğum Yargıtay kararlarını ekliyorum. Ancak çok önemli bir konu olduğu için yine de emin olamadım. Böyle bir konu ile karşılaşan arkadaşımız veya elinde başka Yargıtay Kararları olan arkadaşımız var mı?




T.C.
YARGITAY
21.Hukuk Dairesi

Esas:2005/12178
Karar:2005/12345
Karar Tarihi:29,11,2005

ÖZET: Borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Takip dayanağı borç, devredilen işyerinin işletmesine ilişkin olduğundan devralan üçüncü kişi işletmenin borçlarından sorumludur. Belirtilen nedenlerle davanın reddi gerekir.

(2004 S. K. m. 44, 96) (818 S. K. m. 179)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı (alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Havva Aydınlı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar: Uyuşmazlık İİK'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı olarak açılan 3.kişinin istihkak davasıdır.

Batman İcra Müdürlüğünün 2003-1973 E. ve 2003/1971 sayılı takip dosyalarındaki ödeme ve icra emirleri borçlu şirket temsilcisine bizzat haciz adresinde 23.6.2003 tarihinde tebliğ edilmiştir.Davacı 3. kişi limited şirket haciz adresini 2003 yılı sonbaharında boş teslim alarak işletmeye başladığını borçludan devralmadığını belirterek istihkak iddiasında bulunmaktadır.

İİK'nun 44. maddesine göre ticareti terk eden tacir 15 gün içinde durumu kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifleriyle alacaklıların ismi ve adreslerini gözeten bir mal beyanında bulunmaya zorunludur. Keyfiyet ticaret sicil memurluğunca ticaret sicili ilamlarının yayınlandığı gazete ve alacaklıların bulunduğu yerlerde açılmış ve uygun vasılalarla yapılır. Aksi halde borcun doğumundan sonra gerçekleştirilen devir alacaklı haklarını etkilemez. Ticari hak kavramına tacirin işletmesini başkasına devretmesi, ticari işletmeyi kapatması veya dağıtması bir ticari işletmeyi kısmen çalıştırırken terk etmesi işlemleri de girer. Yargıtay uygulamaları bu yöndedir.

Somut olayda borcun doğumundan takipler haftası ödeme emri tebliğinden sonra borçlular haciz adresini tamamen boşaltması ve davacının binayı işletmeye başlaması ticari işletme devri niteliğindedir. Bu durumda İİK'nun 44 ve B.K.'nun 179. maddelerinin uygulanması gerektiği açıkça ortadadır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilmemiştir.

Gerçekten borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur.

Diğer yönden takip dayanağı borç, devredilen işyerinin işletmesine ilişkin olduğundan B.K.'nun 179. maddesi uyarınca devralan 3. kişi işletmenin borçlarından sorumludur. Belirtilen nedenlerle davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.11.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)




T.C. YARGITAY
8.Hukuk Dairesi

Esas: 2015/359
Karar: 2015/4829
Karar Tarihi: 23.02.2015

İSTİHKAK İDDİASININ REDDİ DAVASI - BORÇLU İLE DAVACI ARASINDAKİ İLİŞKİ TİCARİ İŞLETME DEVRİ NİTELİĞİNDE BULUNDUĞU - İŞLETMEYİ DEVRALAN KİŞİNİN DEVRALDIĞI İŞLETMENİN BORÇLARINDAN SORUMLU OLDUĞU - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Bir an için yapılan devir işlemlerinin danışıklı olmadığı düşünülse dahi, borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan ve takibe dayanak borç işletme devrinden önce doğduğundan, İİK’nun 44. ve 6098 sayılı TBK’nun 202. maddelerinin uygulanması gerekecektir. İşletmeyi devralan kişi, devraldığı işletmenin borçlarından sorumludur. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 44, 97, 99) (6098 S. K. m. 202)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı alacaklı vekili tarafından, davalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi istemine ilişkin olarak açılan davanın yapılan yargılaması sonunda; ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.

Alacaklı tarafından Mersin 3. İş Mahkemesi'nin 2012/299 Esas ve 2013/445 Karar sayılı ilamına dayanılarak, işçi alacaklarının tahsili için 18.12.2013 tarihinde Mersin 5. İcra Müdürlüğü'nün 2013/10701 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte, 25.02.2014 tarihinde haczedilen mallara ilişkin olarak davalı üçüncü kişi tarafından istihkak iddiasında bulunulmuştur.

Takibe dayanak ilamdaki açıklamalar ve dosya kapsamından; davacı alacaklının, davalı borçlunun işyerinde işçi statüsünde çalıştığı ve 20.07.2009 tarihinde iş aktinin son bulduğu anlaşılmıştır. Haciz mahallinde, davalı borçlunun çelik kapı ticareti kapsamında faaliyette bulunduğu sabittir. Haciz esnasında, haciz mahallinde yapılan aramada borçlu adına elektrik faturası, borçlunun eşinin adına gönderilen Mahkeme çağrı kağıdı ile, elektrik faturası ödemesine ilişkin makbuz bulunmuştur. Davalı üçüncü kişi, işyerini boş olarak takibe dayanak borcun doğumundan sonra,10.12.2013 tarihinde kiraladığını savunmuştur. Bu kapsamda; haczin İİK'nın 97 maddesi kapsamında yapıldığının ve eldeki davada ispat yükünün davalı üçüncü kişide olduğunun kabulü gerekir. Haczin İİK'nın 99. maddesine göre yapılmasının veya davanın alacaklı tarafından açılması bu durumu etkilemez. Bu durumda; eldeki dosya itibariyle mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır.

Davalı borçlu 21.03.2014 tarihli cevap dilekçesi ile işyerini tamamen kapattığını ve değişik iş yerlerinde kapı montaj işinde ücretli olarak çalıştığını açıklamış, başka bir anlatımla işletmesini başka yere taşımadığını yani işletmesini kapattığını bildirmiştir.

Davacı alacaklı vekili, borçlu ile üçüncü kişi arasında ilişki bulunduğunu iddia ederek, bu kapsamda Mersin 4. Aile Mahkemesi'nin 2014/51 Esas sayılı dosyasında davalı- karşı davacı olan borçlunun eşi tarafından verilen dilekçe örneğini sunmuştur.

Davalı üçüncü kişi, öncesinde davalı borçlunun reklam ve basın işleriyle uğraştığını, işyerinde bulunan belgelerin borçlunun boşanma davası devam eden eşinin yanında kalan çocukları tarafından borçluya verilmek üzere kendisine verildiğini, kendisi kabul etmeyince de işyerinde unutularak kaldığını açıklamıştır.

Davacı alacaklı tanığı F. A. 18.06.2014 tarihli yargılama oturumda, davalı borçluyu bir buçuk-iki ay önce haciz yapılan işyerinin önünde gördüğünü açıklamıştır.

Bu kapsamda; borçlunun takibe dayanak ilam borcunun doğum tarihinden sonra işyerini kapattığını açıkladığı, borçlu ile arasında tanışıklık olan davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun daha önceden faaliyet gösterdiği adreste borçlunun işletmeyi kapattığını açıkladığı tarihten çok kısa süre sonra faaliyete başlığı ve borçlu ile üçüncü kişinin faaliyet konularının aynı olduğu, dava dışı olan borçlunun eşi adına haciz adresi dışında başka bir adrese gönderilen Mahkeme çağrı kağıdının haciz mahallinde bulunduğu ve buna ilişkin davalı üçüncü kişinin savunmasının çağrı kağıdına konu olayda borçlunun eşinin müşteki sıfatına haiz olması da gözönüne alındığında hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı alacaklı tanığı F. A.'ün yeminli beyanında işletmeyi kapattığını açıkladığı tarihten sonraya tekabül eden tarihte borçluyu haciz yapılan işyerinin önünde gördüğünü bildirdiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde; üçüncü kişinin işletmeyi borçlunun işletmesinden bağımsız olarak faaliyete geçirdiği iddiasını ispatlayamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Aksine, borçlu ile üçüncü kişinin alacaklıların alacaklarına ulaşmasını engellemek amacıyla danışıklı (muvazaalı) olarak birlikte hareket ettiklerinin kabulü gerekecektir. Yapılan bu işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Bir an için yapılan devir işlemlerinin danışıklı olmadığı düşünülse dahi, borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan ve takibe dayanak borç işletme devrinden önce doğduğundan, İİK’nun 44. ve 6098 sayılı TBK’nun 202. maddelerinin uygulanması gerekecektir. İşletmeyi devralan kişi, devraldığı işletmenin borçlarından sorumludur.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366. HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)