Mesajı Okuyun
Old 07-03-2007, 13:57   #12
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.Jeanne D'arc,

İzin verirseniz bazı katkılarım olsun isterim.

1. böyle = bunun gibi örneğini genişletelim {böyle, şöyle, öyle} = {{bu,şu,o} nun gibi}

2. dolayı = ötürü ye denecek birşey yok; ama binaean uymadı. '...dan dolayı', '...dan ötürü' diyoruz, ama '..na binaen' diyoruz. Demek ki bir fark var. Bence binaen = dayanarak olmalı.

3. teşekkür ederim = sağ olun a da denecek birşey yok; ama var olun uymadı. Çünkü 'sağ olun, var olun' diyemezdik eğer eş anlamlı olsalardı. Sağ olun, karşınızdakine minnetinizi ifade ettiğiniz bir durum. Var olun ise minnetinizi değil, övgünüzü, takdirinizi, hayranlığınızı öne çıkarıyor.

4. Muhterem; saygı gören, seçkin demek. Aziz ise yüce. Zaten bu nedenle 'Aziz dostum' ve 'Muhterem kardeşim' kalıplarını kullanıyoruz. Çünkü dost yüce olabilir, kardeş ise olamaz. İkisi de sayın anlamına gelmez. Muhterem, olsa olsa 'saygın' anlamına gelebilir.

Sayın ise bir hitaptır, sıfat değil. Saygın kişiye hitapta kullanılır. Zaten bu nedenle 'Sayın (bilmem kim)' diyen insanlara ceza verilmektedir. Çünkü bu hitabı kullananlar, binlerce vatandaşın katlinden sorumlu kişiyi saygın olarak nitelendirmiş, yasalarca suç sayılan fiili övmüş olmaktadırlar.

Sonuçta bu üç sözcüğün eşanlamlı olmaları mümkün değildir. Ama:

saygın = muhterem
aziz = yüce

denebilir.

5. Aynı ile muadilin eşanlamlı olması mümkün değildir. Çünkü muadil, karşılık gelen, benzer, yerine kullanılabilen demektir. Hatta konu başlığıyla ilgili olarak, burada sözcüklerin muadilini aradığımızı söyleyebiliriz. Yani, muadil, eşanlamlı anlamına da kullanılabilir. Ama aynı anlamına kullanılamaz.

6. Türkçe olduğunu umduğum tek sözcük 'an' dır. Zaman, lahza, vakitin dilimizden olmadığını biliyorum. Bütün dillerde zaman konusu şöyle değerlendirilir:

a) anı belirleyen veya ondan söz eden
b) yaradılıştan bu yana geçen an tıklarının içerisindeki yeri belirleyen
c) bir olayın başlangıcıyla bitimi arasında geçen tıkları belirleyen
d) bu konuların dayandığı boyutu ifade eden

sözcükler gereklidir. Türkçe' de (a) 'an', (b) 'vakit',(c) 'süre', (d) ise 'zaman' dır.

Bu arada lahza = an dır. Dolayısıyla söz ettiğiniz eşanlamlılık ilişkisine katılamıyorum.

7. 'Şerait' in yeni Türkçe' si şartlar dır; yani şart' ın çoğulu. Şart, koşul demektir; burda sorun yok. Ancak ortam koşuldur dendi mi, akan sular durur. Ortam; bir durum, o durumda etkin olan güçler ve uymak zorunda olunan koşullar sonucunda ortaya çıkan şeydir.

Ortam, Türkçe harikalarından sadece biridir. Her ne kadar İngilizce' deki 'environment' karşılığı öne sürülmüş olsa da, çok daha farklı bir uygulama alanı bulmuştur. Ata' mızın nutkundaki 'ahval ve şerait' ortamın karşılığıdır, şerait olamaz. 'her ahval ve şeraitte' sözünü 'her türlü durumda ve koşulda' diye çevirebileceğiniz gibi, 'her ortamda' diye de çevirebilirsiniz.

8. nasip = kısmet çok tartışılabilir, dilimizin derinliklerinde kalmış, mistik (?) bir konu. Benim bu konuyla ilgili merakım 1980 lere dayanır. Askerler 'teğmenliğe nasbı ...', 'nasbedilmesi sonrası ...' gibi sözler ederlerdi. Bense bu ne demek diye kafa patlatırdım. Peşinden öğrendim ki, nasbetmek = atamak. Bu arada da 'neye nasip, neye kısmet' gibi, bana çok da anlamlı gelmeyen sözleri de bilmekteydim. Yıllar sonra, 2003 yılında Arapça eğitimi alırken olayın farkına vardım. Çok basitmiş: nasip = atanan, eşlenen iken; kısmet = payına düşen, denk gelen; demekmiş. Birincisinde bilinçli, anlaşılır ve hedefi belli bir pay edinme söz konusu iken; ikincisinde bir biçimde kendine düşmüş olan pay söz konusu. İlkinde insan iradesi varken, ikincisinde yok. Şans mıdır, nedir siz karar verin artık.

9. tekrar = yine = yeniden = gene dediğimizde; bunların kullanım yerlerine bakmamız gerekiyor. tekrar = yine = gene de pek bir sorun yok. Ama yeniden farklı birşey. Yeniden, herşeyin sıfırdan ele alınarak yinelenmesiyle ilgili. Yani sonuç aynı, ama işlemler farklı olabilir. Tekrar, yine, gene sözcükleriyle sadece son eylemin yinelendiğini kasdetmekteyiz. Halbuki yeniden deyince, son eylemin aynı olması yanında, arkasında veya öncesinde aynı şeylerin tekrar edildiğinden söz etmekteyiz.

Diye düşünüyorum.

Sn.mutlakadalet,

'sebeplere mebni' diye bir terimi nereden buldunuz? Yargıtay karalarında mı? Böyle bir terimi hiç duymadım. Sizlere kolay gelsin diyorum.

Saygılarımla,