Mesajı Okuyun
Old 12-07-2007, 14:39   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
CMK 203/1 maddesi gereğince sanık müdafiinin müdafilik görevine bu dosya açısından sona erdirilmesine karar verildi

CMK 203/1 ise şu şekildedir:

Alıntı:
MADDE 203.- (1) Duruşmanın düzeni, mahkeme başkanı veya hakim tarafından sağlanır.
(2) Mahkeme başkanı veya hakim, duruşmanın düzenini bozan kişinin, savunma hakkının kullanılmasını engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emreder.

Ben maddede, avukatın müdafilik görevine son verdirilmesine ilişkin bir hüküm göremedim.Hikmetinden sual olunmaz ama hakim görmüş.

CMK'da avukatın görevine son verilmesine ilişkin başka bir madde var:

Alıntı:
MADDE 151.- (1) 150 nci madde hükmüne göre görevlendirilen müdafi, duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, hakim veya mahkeme derhal başka bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemi yapar. Bu durumda mahkeme oturuma ara verebileceği gibi oturumun ertelenmesine de karar verebilir.

(2) Eğer yeni müdafi savunmasını hazırlamak için yeterli zaman olmadığını açıklarsa oturum ertelenir.
(Ek fıkra: 5353 - 25.5.2005 / m.22)

(3) 149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan suçlar ile terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklanabilir.(Ek fıkra: 5353 - 25.5.2005 / m.22)

(4) Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, müdafi veya vekil hakkında açılan kovuşturmanın yapıldığı mahkeme tarafından gecikmeksizin karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz edilebilir. İtiraz sonucunda yasaklama kararının kaldırılması halinde avukat görevini devam ettirir. Müdafilik görevinden yasaklama kararı, kovuşturma konusu suçla sınırlı olmak üzere, bir yıl süre ile verilebilir. Ancak, kovuşturmanın niteliği itibariyle bu süreler altı aydan fazla olmamak üzere en fazla iki defa uzatılabilir. Kovuşturma sonunda mahkumiyet dışında bir karar verilmesi halinde, kesinleşmesi beklenmeksizin yasaklama kararı kendiliğinden kalkar.
(Ek fıkra: 5353 - 25.5.2005 / m.22)

(5) Görevden yasaklama kararı, tutuklu veya hükümlü ile yeni bir müdafi görevlendirilmesi için derhal ilgili baro başkanlığına bildirilir.
(Ek fıkra: 5353 - 25.5.2005 / m.22)

(6) Müdafi veya vekil görevden yasaklanmış bulunduğu sürece başka davalarla ilgili olsa bile müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişiyi ceza infaz kurumunda veya tutukevinde ziyaret edemez.


Bu maddede geçen 149 uncu madde sanığın müdafisini kendisi seçme hakkını; 150 inci madde ise sanığa baro tarafından atanan müdafiye ilişkin hususları düzenlemektedir.

Bu maddenin işletilebilmesi için; sanığın veya hükümlünün TCK 220-314 maddeden veya terör suçlarından yargılanması yetmemekte; müdafinin de aynı suçlar nedeniyle kovuşturma geçirmesi gerekmektedir.

Olaya dönersek...Sayın Kavili, müvekkiliniz hakkındaki suçlama neydi bilemiyorum ama sizin yukarıda belirtilen suçlardan kovuşturma geçirmediğinizi biliyorum.(Zaten siz sadece 'Heyete hakaret' edersiniz)

O halde bu maddenin sizin hakkınızda uygulanmasını hukuk gafı olarak değil; hukuk cinayeti olarak nitelendiriyorum.

Ara kararda isnat edilen maddeyle, verilen ceza (Evet resmen ceza-hüküm kurulmuş) arasında ilişki yok...

Aslında mahkeme hakimi bir ara kararla 2 ceza vermiş görünmektedir.(Bir taşla iki kuş değil ama savunma hakkını vurmuştur)

Ceza 1: Duruşmanın inzibatı bozulduğu için, duruşmadan atmıştır.

Ceza 2: Müdafilik görevinden yasaklamıştır.

Ben söyleyecek laf bulamıyorum.Söylemek istiyorum aslında...Ama söylersem ve o hakim bu yazımı okursa; beni bilumum ceza maddeleriyle suçlamasından; THS yöneticiliğinden azletmesinden; herhangi bir ceza davasında müdafilik yapmamı engellemesinden; hatta icra takibi yapmaktan yasaklamasından; korkarım...

Sormayı unuttum; hakimin adı Dumrul mu?

Saygılarımla