Mesajı Okuyun
Old 19-04-2024, 12:26   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. Bir yıllık süre içinde açılan davanın teknik anlamda " itirazın iptali" davası niteliğinde olduğuna dair görüşler olmasına karşın, aşağıdaki 18.HD.si kararında da ifade edildiği gibi, bir yıllık süre içinde alacaklı itirazın iptali davası açabileceği gibi ,itirazın iptalini istemeden doğrudan alacak davası da açabilir.Süresinde açtığı itirazın iptali davasını ıslah yolu ile alacak davasına dönüştürebilir.

2. İhtiyati haciz,aşağıdaki 12.HD. kararında işaret edildiği gibi, "daha etkili tedbir " niteliğinde olduğundan ,bir icra takip işlemi sayılmaz. İhtiyati haciz ile icra takibi ayrı hukuki düzenlemeler olup ayrı ayrı hukuki sonuç doğurur. Bu yönden ortada itiraz edilen ilamsız takibin bulunması , ihtiyati haciz kararı talebinde bulunulmasına ve verilmesini engel teşkil etmez diye düşünüyorum.


YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
Esas No.: 2016/12844
Karar No.: 2016/12987
Karar tarihi: 15.12.2016


Y A R G I T A Y K A R A R I: Dava dilekçesinde; itirazın iptali talebi olmayıp alacak davası açıldığı belirtilmiştir. Alacakla ilgili olarak daha önce icra takibi yapılmış olması davanın alacak davası şeklinde açılmasına engel teşkil etmemektedir. Alacağını tahsil için icra takibi yapan alacaklı, itirazın iptalini isteyebileceği gibi itirazın iptalini istemeden doğrudan alacağın tahsilini de isteyebilir. İtirazın iptali davası açılması halinde dahi ıslah yoluyla davasını alacak davasına dönüştürebilir. Mahkemece bu maddi ve hukuki vakıalar gözetilmek suretiyle davanın alacak davası şeklinde görülüp sonuçlandırılması gerekirken itirazın iptali davası şeklinde görülüp sonuçlandırılması ve davalının icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulması doğru değildir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2009/993
Karar Numarası: 2009/8950
Karar Tarihi: 22.04.2009


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

İhtiyati haciz, İİK.nun 257 ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenmiş "rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş alacaklar ile muayyen ikametgahı bulunmayan, mal kaçıran borçlular için vadesi gelmemiş alacakları temin bakımından" borçlunun malları ve hakları üzerinde konulan tedbir niteliğinde bir işlemdir. İİK.nun 264. maddesinde "ihtiyati haciz yaptıran alacaklının 7 gün içerisinde takip talebinde bulunması veya dava açmasını" zorunlu kılan hükmünden de anlaşılacağı üzere ihtiyati haciz ile icra takibi ayrı hukuki düzenlemeler olup ayrı ayrı hukuki sonuç doğurur. Bu nedenle açılacak davadan önce uygulanan ve HUMK.nun 101 ve devam eden maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri ancak daha etkili bir tedbir işlemi olduğundan bir takip muamelesi sayılamaz. Bu nedenle alacaklının itirazla duran icra takibi aşamasında ihtiyati haciz kararı alıp uygulatması genel anlamda bir takip işlemi olmadığından niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan takibin durmuş olması ihtiyati haczin uygulanmasına engel teşkil etmez. İcra mahkemesince şikayetin bu nedenler reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.