Mesajı Okuyun
Old 18-10-2006, 12:26   #15
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan Topumsal cinsiyet

Sn.korayad'a kendi adıma teşekkür ederim, tartışmacı sayısına arttırdı.
Sn.Kayar'ın toplumsal cinsiyet üzerine yolladığı metin geçekten tüm tartışmaya ışık tutan nitelikte.

Sn.korayad, mesajında, benim Hume'dan mealen alıntıladığım doğa-akıl/kadın-erkek ikiliğinin üzerinde durmuş ve kadını doğanın varlığı, erkeği bu varlığın koruyucusu saydığını belirtmiş. İşte toplumsal cinsiyet meselesi tam da burada düğümleniyor.

Kadın = doğa, akıl-dışılık; erkek=müdahale, akıl. Tüm bir batı felsefesinin kadın-erkek ayrımına yüklediği anlamın özeti gibi. ( Bu nedenle daha evvelki yazımda Hume'un belirlemesini aktarmakta bir beis görmemiştim.)

Sn.gerunsal'ın yanıtında, evrimin doğal değil, topumsal olduğu yolunda bir açıklama var. Buna ne kadar evrim denir, emin değilim. Ancak, mesele doğa/doğal olan değil, öğrenilmiş/toplumsal olan bence de. Yoksa cinslerin birini üstünlüğü temeline dayanan bir görüş ister istemez faşizan olmanın tuzağına düşecektir.

Sn.gerunsal'a birkaç yanıtım olacak, tabii toplumsal cinsiyet ekseni üzerinde sunacağım yanıtlarımı.

Kendisi, Sn.Kayar'a hitaben yazdığı ilk paragrafta, cinslere yüklenen rollerin eşitlenmesinin "başta kabul edilecek eşitlik" ile giderileceğini belirtmiş.Ben bu "başta" ifadesini tarihsellikle birlikte ele almak istiyorum.Böyle bir eşitlik ya da "gender" anlayışı tarihsel süreçte kabul edilmediğine göre, hangi başa nasıl döneceğiz. Bu başlangıç bizim üşünce düzeylerimize ilişkin bir algılama mı? eğer öyle ise, Sn.gerunsal alınmasın, bu çözümü ya da öneriyi biraz naif buldum.
Tarihsel olarak "başta" kabul edilmemiş bir eşitlik ( toplumsal sözleşme teorilerini ve feministlerin bu teorileri nasıl yaylım ateşine tuttuklarını hatırlayın) ile bu sorunu çözümü, ancak zaman makinesinin icadı ile mümkün olabilir.

Sn.gerunsal'ın ne dediğini çok iyi kavrıyoruz, aslında: Kadınlar kendilerini erkeklerle eşit olarak görmedikleri sürece, gerçekte bir eşitlik olmayacak! Çok doğru, samimiyetle katıldığım bir görüş. Ancak, bu görüşün yaşama geçirilmesi yolundaki yöntemlerimizde anlaşamıyoruz. Biz ( ben ) pozitif ayrımcılık ile bir yol alınabileceği görüşündeyim/z. Sn.gerunsal, kendi görüşü içinde bir tutarlılık sergileyerek, bu ayrımcılığın aslında ,kadının korunmaya muhtaçlığının bir sağlaması olduğunu belirtiyor. Feminist gruplar arasındaki tartışma da tam bu yönde. Ancak, önümüzdeki toplumsal engeller, yardımsız aşılabilecek türden değil. Kendimizi "eşit görmemizle" sorun bir anda çözülmüyor, maalesef.

Sn.gerunsal, kişisel olarak kadın-erkek eşitliğine inanıyor. Buna inanan çok sayıda insan olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak, bu "birçok" sayısı, yüzyıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan geleneğe, geleneğin "yeniden icadına", kadın kavramının içini dolduruluş biçimine karşı durmak için yetmiyor, yetemiyor. Eşitliği sağlamak için, yüzyılların geri kalmışlığının yarattığı durumu biraz olsun giderebilmek için biraz avansa ihtiyacımız var.

Çok uzun yazdım, tartışmanın gideceği yere göre başka şeyler söyleme hakkımı saklı tutarım
Saygılar.